Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lilith
Çoğu kişinin isminden etkilenip kullanıcı adı olarak kullandığı , yarısından çoğunun ne olduğunu bilmediği hikayemizde bugün Lilith hanımefendi var. Kim ulan bu Lilith diye kısaca bir araştırma yaptım ( hiç yaşıma başıma da bakmıyorum eşek kadar adamım nelerle uğraşıyorum görüyor musunuz a dostlar :d ) Lafı çok uzatmadan bilgiselimiz başlasın..
ŞEYTAN BUNUN NERESİNDE?
Fantastik, Büyülü Gerçekçi, Gerçeküstücü, Bilim Kurgu edebiyat genelde birbirine karıştırılır. Bunun bir sebebi de edebi yayınlarda hiç düşünmeden, en acısı bilinmediği halde, sanki biliniyor gibi, okunan kurmacaları yanlış tasnif etme hastalığıdır. Kısaca ve anlaşılır bir tanımlama yapmaya çalışacağım. Belki faydası olur okurlara. Bu tür
Reklam
Kötü Aslında Yoktur.
İlk kez Epikür tarafından dile getirilen ‘Kötülük Problemi’ Tanrının iyi ve kötü ile olan ilişkisini ele alır. Bu paradoksun temelindeki soru şudur; Tanrı eğer mutlak olarak iyiyse neden kötülüğü yok etmiyor? Şimdi kötülük kavramına Spinoza’nın bakış açısını ele alalım. Spinoza, kötülüğün iyiliğin eksikliği, azlığı olarak değerlendirir. Tanrı, her şeyi yaratan olduğu için onun katında her şey iyidir... Bu durum - iyilik- olayları ve durumları yorumlayan insan açısından ise farklıdır. İnsan, kendi bakış açısından olaylara baktığında Tanrı tarafından kötü olmayan bir durumu kötü olarak niteleyebilir. Yani mantıksal olarak zorunluluk olan bir durum ya da davranış, kimi insanlar açısından kötülük ya da kötü bir davranış-durum olarak nitelendirilebilir.  Kötülük reel olmayan, subjektif bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki bazı olayların etkisi öznel fenomenlerde farklılık göstermekte, duygusal ve toplumsal bir varlık olan insanda da farklı davranış ve algılara yol açmaktadır. Kısacası Spinoza, kötülük problemini izafiyet (görecelik) temelli açıklamaya çalışmış; Epikür’ün sorusuna da Tanrı mutlak iyidir, mantıksal zorunluluk çinde duygusal bir varlık olan insanın algısı farklılaşabilir bu da onun gözünde kötülüğü, kötüyü yaratır der.
Aşkın kimyası ve içindekiler
Belki de aşık olmanın sadece nörokimyasal mercekten bakarak açıklanabileceğini düşünüyorsunuz. Ya da bu çekimin nörotransmitterlerin katıldığı süreçle ve aşkın kimyasıyla birlikte giden değişenlerin formülünden çıktığını sanıyorsunuz. Beynimizde büyünün, arzunun ve takıntının oluştuğu yerden… Ama sandığınız gibi değil. Her birimizin belirli,
KİTAPLARDA OKUDUKLARIMIZI UNUTUYORSAK HÂLÂ NEDEN OKUMALIYIZ? Cemal Tunçdemir ‘Okumak’, insanlar için, görmek veya dinlemek gibi doğal bir eylem değil. Iowa eyaletinin Ames kentinde yayınlanan yerel “Ames Daily Tribune” gazetesinin köşe yazarı Rod Riggs, hızlı okuma kurslarının yayılmaya başladığı 60’lı yılların ortasında, bir arkadaşının
"Her biçimin kendi ayrı anlamı vardır. Her insan kendi anlamını, biçimini ve amacını yaratır. Başkalarının neler yaptığı neden bu kadar önemli oluyor."
Reklam
"Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında, özgürlüğüne kavuşur insan." 19.yüzyılın ikinci yarısındayız. Dostoyevski intihar olgusunun en derin roman karakteri olan Kirilov'u yaratır. Öyle ki, Albert Camus bile bu derinlikten o kadar fazla etkilenir ki bununla ilgili bir tiyatro oyunu sergiler. "Yangın zihinlerde,
Spinoza'nın Tanrısı
Descartes, kendi zihninden başlamış ve Tanrıya ulaşmıştı. Spinoza ise tersi bir yol izler. Nitekim Spinoza'ya göre Descartes özneden başlayarak subjektif bir hareket noktası seçti. Yani ben önce kendi zihnimden yola çıktım ve sonrasında benim dışımdaki dünyanın, maddenin, Tanrının varlığına gittim. Spinoza tam tersini yapar. Ben olmayan
Mutlu Olmanın Hikayesi
Bir gün haşmetli bir kral, hayatının mutsuz bir döneminde, maiyeti ile şehirde bir sabah yürüyüşüne çıkar. Derken, insanlar arasında bir dilenci görür, haline azap ve elem duyarak yanına yürür dilenciye yaklaşır ve; “Dilenci! Dile benden, ne dilersen! Bir kereliğine, dileğini yerine getireceğim.” Der. Meğer dilenci kralın sandığı gibi bir
Yedinci Mühür (1957)
olabildiğince açık konuşmak istiyorum. ama kalbim boş. bu boşluk yüzüme tutulan bir ayna gibi, kendimi görüyorum. içim korku ve tiksintiyle doluyor. insanlara karşı duyarsızlığımla kendimi çevremden soyutladım. şimdi bir hayaletler dünyasındayım. rüyalarım ve hayallerimde tutsak kaldım. - yine de ölmek istemiyorsun. + hayır, istiyorum! - neyi
Reklam
Her insan kendi anlamını, biçimini ve amacını yaratır. Başkalarının neler yaptığı neden bu kadar önemli oluyor? Sırf kendinizin değil diye neden kutsal sayılıyor? Neden sizin dışınızdaki herkes haklı oluyor da bir tek siz olamıyorsunuz? Neden başkalarının sayısı gerçeğin yerini alabiliyor? Gerçek neden yalnızca aritmetik meselesi oluyor, onda da yalnızca toplama işlemi oluyor? Neden her şey eğilip bükülüp mantık dışına çıkarılarak başka şeylere uydurulmaya çalışılıyor? Bir nedeni olmalı. Bilmiyorum. Hiçbir zaman bilemedim. Anlamak isterdim. Ayn Rand- Hayatın Kaynağı
(Lilith) ilk feminist mi ?
Lilith; Musevilik ve Hristiyanlık'ta önemli bir yeri olan ve efsanelere konu olmuş bir kadın. Adem'in ilk eşi olarak Tanrı tarafından, Adem ile aynı anda çamurdan yaratılan Lilith ( eşitlik iddiasında bulunan ilk insan olarak tarihte yerini almıştır. Efsaneye göre, Tanrı insanı başlangıçta Adem ve Lilith olarak çift yaratır. Tanrının bir lütfu
SÜMER MİTOLOJİSİNDE YARATILIŞ
Soru: Âdem’in ve Havva’nın yaratılışı Sümerler’den Tevrat’a oradan da Kuran’a mı geçmiştir? Cevap: Sümerlerde (veya Babil’de) insanın yaratılışı çok değişik şekillerde anlatılmasına rağmen Tevrat’taki Âdem anlatımlarına benzer üç yönü vardır. Birincisi, bir mitte EA’nın veya Marduk’un insanı topraktan yarattığı yazar. İkincisi ise Enki-Ninmah
Kitaplarda okuduklarımızı unutuyorsak hâlâ neden okumalıyız?
Madem kitaplardan okuduklarımızı zamanla unutuyoruz o halde niye hala kitap okumalıyız?  Iowa eyaletinin Ames kentinde yayınlanan yerel “Ames Daily Tribune” gazetesinin köşe yazarı Rod Riggs, hızlı okuma kurslarının yayılmaya başladığı 60’lı yılların ortasında, bir arkadaşının bu kurslardan birine gittiğini yazacak ve şu şakayı
Fırsatlar İdeolojisi Kapitalizm
Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen kötü koşullara sabretmeyi öğütleyen kapitalizm, iyi bir dünya hayalini kapitalist sistemin gereklerini yerine getiren bireylere bir fırsat olarak sunar. TeknoSA, DiaSA, CarrefourSA, Philip MorisSA, Akbank… Sabancı ailesinin tüm bu holdinglere, pazarda limon satarak zengin olduğu söylenen Sakıp Sabancı’nın
452 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.