112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ÖNÜM ARKAM SAĞIM SOLUM SOBE/DİLEK ERLETEN
#ÖnümArkamSağımSolumSobe #DilekErleten #UYANIŞYAYINEVİ Yaşlılığı değil belki ama yaşlıları anlamaya başlıyorsun. Kimseye güvenme, dediklerinde, kulak arkası ettiğin zamanlara, başkalarına öğüt verirken yakalanıyorsun. Her şeyi ile mükemmel yaratılmış insanın içindeki kusurlarını görmek, gözle görülmeyenlerin daha değerli olduğunu anlamana yardımcı oluyor. Çığlıklar atıyorsun. Sonrası derin sessizlik… İnsanlar, elinden umudu, neşeni alıp gidişlerini marifet sanıyor ve daha çok yanıyorsun. Küllerini topladıkça eksilen yanlarının farkına varıyorsun. Eskileri özlemeye böyle başlıyorsun. Hafızalardan çıkmayan çocukluk belki bu yüzden daha çok özleniyor. Dizinin kanadığı günü değil ama salça ekmek yediğin an duyduğun heyecanın, sana yetebilir olduğunu kavrıyorsun.. #kitapyorumum Deneme türü olmasına rağmen ben kişinin ruh gelişimi anlatıldığı için kişisel Gelişim tadında okudum diyebilirim. Yazar her başlıkta farklı konulara değinmiş ve kendi penceresinden yorumlamış. Yazar ile sohbet ediyormuş havasında okuyorsunuz. Kişi kendini geliştirmeyi seçerse şartları zorladığında bunu başarır. Yaşam amacımızı bulduğumuz da ki her insanın hayata gelme amacı farklıdır Farkındalığımız artacak, hayata bakış açımız değişecek. ☺ Bütün yazılar çok misyonu yüksekti, öğretisi büyüktü ama bana göre bir köpeğin ağzından sokak hayvanlarının zorluklarını dinlemek, empati yapmak güzeldi.
Önüm Arkam Sağım Solum Sobe
Önüm Arkam Sağım Solum SobeDilek Erleten · Uyanış Yayınevi · 201917 okunma
bireyin özneleştirilmesi
“Bunun sonucunda ortaya çıkan şey, en sofistike siyasal teknikler kullanılarak başarılan, insanın hayvanlaştırılmasıdır. Bütün tarih boyunca ilk defa olarak sosyal bilimlerin önündeki imkânlar orta yere seriliyor ve aynı anda hem hayatı korumak hem de bir soykırıma yetki vermek mümkün oluyor”. Özellikle de bu açıdan bakıldığında, bir dizi amaca uygun teknoloji kullanmak suretiyle deyim yerindeyse kendisine gereken “uysal bedenler"i yaratan söz konusu yeni biyo-iktidarın ulaştığı disiplinci denetim olmasaydı, kapitalizmin gelişimi ve zaferi mümkün olmayacaktı.
Sayfa 12 - ayrıntı
Reklam
bir dava kaderin kurduğu tuzak değildir. tüm gelişimi sanığın seçimine bağlıdır. başka hiçbir yerde insanın eline, bir araya gelmiş bunca gücü yenmek için bu kadar şans verilmez. orada, sadece silahlarını atan silahsızdır. dendi ki, iktidarsız ihtiras suçtur, cesaretsiz felaket de öyledir.
makale notları-17
Tarımın esas olduğu ve onu işleten aile yapısı ilişkilerinin merkeze alındığı; dolayısıyla da köylü zihin yapısından kaynaklanan Çin düşüncesi dört belirgin özelliğe sahiptir: "Geriye dönük bir tarih anlayışı, metafiziğin ve mantıksal düşünce biçiminin yokluğu ve ahlak üzerindeki aşırı vurgu. Aşağıda klasik Çin düşünce okullarına tek tek
İnsanın gelişimi esnasında iki seçenek vardır: Sevgi ve güç. Çoğu kültürün temelinde yatan güç, otorite ideolojisini yansıtan bir kendilik oluşturur. Bu kendilik, bölünmüşlük üzerine kuruludur; acı ve çaresizliği gerçek zayıflık olarak reddeden, çaresizliği inkâr etmek için güç ile otoriteyi ön plana çıkaran bir bölünmedir. Bu yolla elde edilen kendilik, hayatımızda başarı olarak kabul edilen şeyin prensibidir ve özerkliğin ilk olarak değineceğim karşı tezidir. Özerklik, bir insanın kendi duyguları ve gereksinimleriyle tam anlamıyla uyum içinde olduğu denge durumudur. Genelde özerklik denince, aklımıza kendi önemimiz ve bağımsızlığımız gelir. Bu, özellikle bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde iktidar ideolojisine uygun bir kendilik için geçerlidir. Özerk olarak tasvir ettiklerimiz, bu yüzden çoğunlukla soyutlaşma üzerine kurulmuş bir kendilik fikrine hizmet etmektedir. Böyle bir kendilik'ten yayılabilecek başkaldırma bile sadece ebeveynlerin, okulun ve toplumun zihnimize sıkıştırdığı kısıtlayıcı, bozucu ve bencil özellikler kategorisini yansıtır. Bu durumda özerklik olarak tasvir edilen şey, kendine ve başkalarına sürekli güçlü ve üstün olduğunu kanıtlama özgürlüğüdür. Bu kanıtların var olan normların yanında veya karşısında olması fark etmez. Önemli olan sürekli geçerli olan bir kanıtlama zorunluluğudur; bu durum sürekli bir savaşımı gerektirdiğinden, hayatı kucaklama yeteneğinden bizi uzaklaştırır. Bunun tersi ve benim kastettiğim türdeki özerklik ise bizi hayatı sevmeye, sevince, ıstıraba, kedere, yani kısaca yaşamaya götürür.
İnsanın aklı ve ahlaki gelişimi ne kadar yüksekse, ne kadar özgürse, hayat ona o kadar keyif verir.
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.