Albert Camus okumak, adeta insanı sarsıp kendine gel dedirten bir şeydir. Yine beni yanıltmadı yazar. Yazarın kendi iç dünyasını bu denli başarılı bir şekilde anlatması yüzyıllar öncesinde söylediği her şeyin günümüzde de geçerli olması o kadar etkileyici bir şey ki!
Düşüş, modern insanın, kendi bencillik ve çaresizliklerini anlatan bir roman. Romanda bir avukatın; çapkın ve soylu davaların savunucusu olan Jean-Baptiste Clamence, geçmişini anımsar. Kendisiyle yüzleşirken yaşadığı kesinlikler belirsizliklere , başarılar başarısızlıklara dönüşür. Âdeta kahramanın düşüşü adım adım gizler önüne serilmektedir. Yazar bir yandan da soylu kesimi alata alarak varoluşçuluğu sorgular ve bu da bizi romanda yer yer durup düşünmeye davet eder. Albert Camus okuyun, okutun!
"Başkaları hakkında verdiğiniz hüküm dosdoğru gelip kendi yüzünüze çarpar ve orada bazı yaralar acar sonunda."
"Başkalarını mahkûm edip de hemen arkasından kendini yargılamamak mümkün olmadığına göre, başkalarını yargılama hakkına sahip olmak için insanın kendisine yüklenmesi gerekir."
"Artık hiç kimse olmamak, herhangi biri uğruna kendini unutmak gerekirdi, hiç değilse bir kez. Ama nasıl?"