Birdenbire ayağa kalktı ve eliyle trenin penceresinden işaret ederek:
-İşte, dedi, şu gördüğünüz küçük yol, şu iki ağaç arasında tepenin eteğini kıvrılan patika… Fevkalâde hiçbir tarafı yok değil mi? Hemen her yerde bol bol rastgelebileceğimiz alelade bir şey… Bununla beraber nereye gittiğini, nereden geldiğini bilmediğim, bir dönemeçte kaybolan
Kimin kayığına binerse onun küreğini çekenlere inat
Biz hâlâ Bandırma Vapuru’ndayız!
O gece herkes tüm Türkiye her birimiz ÜÇER defa asıldık.
Abdi İpekçi 'nin de dediği gibi
"TANRIM BİR DAHA OLMASIN !"
Doğruları ve yanlışları ile ne olursa olsun, 'Atam geldikleri gibi gitmişlerdi, yine geldiler. Geldikleri gibi yine gidecekler'
"Mesele sevdiğiniz kitapları hayatınızın kırılma anlarında yeniden okumaktır. Kitapların canlı olduklarını, nefes aldıklarını, tıpkı insanlar gibi yaşlanıp huy değiştirdiklerini o zaman anlarsınız" dedi Akif.
"Yani kitaplardaki karakterler, cümleler zamanla değişir mi?" dedi Ayvaz.
"Esasında siz değişirsiniz. Siz değiştiğiniz için onlar da değişirler. Gideceğiniz yer neresi olursa olsun, başınıza neler gelirse gelsin kitaplara sığınmaktan vazgeçmeyin. Okumak, ruha can verir. İnsan açlığa dayanabilir lakin umutsuz ve hayalsiz yaşayamaz" dedi Akif.
İncelemeye nerden ve nasıl başlasam bilemedim. Çünkü incelemeye başlangıç yapmak zor geliyor bana. Meseleye nerden ve nasıl başlasam diye beyin hücrelerimi adeta falakaya yatıyorum. Zaten bu kitabı bitirdiğim andan beri bir şeyler yazma isteğim var ama nasıl yazacağıma dair bir fikrim yoktu. Hatta dikkat ettiniz mi bilmiyorum, gece Fareler ve
Gülmekten yerlere düşerek okuduğum hikayeyi aşağıya bıraktım. Bir kaç hikayeyi saçlarım kafama batıyormuş gibi hissettirdiğinden yarım bıraksam da... Bu abimizle muhabbet etmek isterdim doğrusu tabi iyi bir zamanında sülüğü olmak hoş olurmuş :))) Mesela at yarışında tutturduğunda, hayata daha az sinirli bir anında :)) Bir de size nasıl
Ben konuşurken büyük bir ilgi okunmuyordu yüzünde, ama sözlerimi yanıtlarken, gözlerinde utangaç bir ışık parladı.
"Yok, gerçekten haklıyım ama!" diye söze başladı. "Dünya yazınında kişisel mutluluğu betimleyen tek bir yapıt adı söyleyebilir misin bana? Söyleyemezsin, bunu sen de biliyorsun! Böyle bir yapıt yok yeryüzünde. Sanıyor
Sofi herzamanki gibi okul dönüşü aynı yolda gelip evine dönüyordu. Evin kapısına gelirken posta kutusunda annesine gelen mektupları almaya giderken sofia kendi adına gelen bir zarfın olduğunu görür ve zarfı açtığında zarfa kimsin? Sorusu yazılıdır, sofia şaşırır ve bu soru üzerinde baya düşünüp kafa yorar, eserde bütün felsefi akımlardan ve