İnsanlar neden mutsuz olurlar? Gerçek manada mutlu olmak mümkün müdür? Sosyal bilimlerin alt dalı olan psikoloji ve sosyolojinin ilgi alanına giren bu sorular, kolay görünmekle birlikte hala net bir cevaba kavuşmuş değildir. Mutlu olmayı ihtiyaçların azaltılmasında arayan kadim görüş, bugünün tüketim toplumuna intibak ettirilebilir mi, üzerinde düşünmeye değer doğrusu.
Sosyal bilimlerde mutluluğu aramanın mantıklı bir şey olmadığı söyleyen görüş, meselenin tamamen “idame-i hayat” ile ilgili olduğunu, hayatın yaşanılabilirliği üzerinde durulması gerektiğini öne sürer. Fakat modern psikoloji, insanın bizzat kendisiyle alakadar olduğu için “mutluluk” vakasına kayıtsız kalamaz. Russell eserinde, kendinden yola çıkarak bir reçete sunuyor. Kulak vermeye değmez mi? Bu eser bizim düşünce dünyamıza şunları fısıldayacak: ● Mutsuz kişi gençliğinde gönlünü yeterince tatmin edememiş kişidir. ● Mutsuzluğun en büyük sebeplerinden biri çekememezliktir.