İnsanlar neden yalan söyler ki? Bir şey söylerler ama aslında söyledikleri şey olmamıştır, başka bir şey olmuştur.
Sayfa 13 - Doğan KitapKitabı okudu
– Anna Andreyevna, madrabazın biri! O, seni de beni de bütün dünyayı da aldatır! Öteki bayanla sorunu daha iyi halledeceğini bildiğim için seni bekledim. – O bayan da kim? – Mme Andrakova. Ben her şeyi biliyorum. Onun sendeki mektuptan korktuğunu kendin söyledin… Utanarak: – Hangi mektup? Yalan söylüyorsun… Onu gördün mü, diye homurdandım. –
Reklam
Hume'un saldırdığı bir diğer argüman, mucizelerden yola çıkan argümandır. Birçok din, mucizelerin olduğunu iddia eder. Ölüler dirilir, insanlar suyun üzerinde yürür, ölümcül hastalıklardan kurtulur; heykeller konuşur ya da ağlar, liste böyle uzayıp gider. Peki, sırf diğer insanlar bunu kabul ediyor diye biz de mucizelerin gerçekleştiğine inanmalı mıyız? Hume, inanmanız gerekmediğini söyler, bu konuya derin bir şüpheyle yaklaşırdı. Eğer biri, size, bir adamın mucizevi bir şekilde ölümcül bir hastalıktan kurtulduğunu söylerse, bu ne anlama gelir? Hume'a göre bir şeyin mucize sayılabilmesi için, bir doğa yasasına karşı gelmesi gerekirdi. Bir doğa yasası, "kimse öldükten sonra dirilmez," "heykeller asla konuşmaz" ya da "kimse su üzerinde yürüyemez" gibi bir şeydir. Bu yasaların geçerli olduğuna dair bol miktarda kanıt vardır. Ama bir insan mucizeye tanık olmuşsa, neden ona inanmamalıyız? Bir arkadaşınız koşarak odaya girseydi ve az önce suda yürüyen birini görmüş olduğunu söyleseydi, ona ne derdiniz? Hume'a göre ne olduğuna dair her zaman daha mantıklı bir açıklama vardır. Eğer arkadaşınız size suda yürüyen birini gördüğünü söylüyorsa, sizi aldatıyor ya da yanılıyor olması gerçek bir mucizeye tanık olmuş olmasından daha büyük bir ihtimaldir. Bazı insanların ilgi merkezi olmayı sevdiklerini, bunun için de yalan söyleyebileceklerini biliriz. Bu, olası açıklamalardan biridir. Öte yandan herkes hata yapabilir. Çoğu zaman gördüklerimiz ve işittiklerimiz konusunda yanılırız. Gözümüzün önündeki açıklamadan kaçınıp olağanüstü bir şey gördüğümüze inanmak isteriz.
Sayfa 156 - Alfa Yayınları
HABER FELSEFESİ Başka hiçbir delilimiz olmasaydı dahi biz, yukarıdaki ayetler­ den ve benzerlerinden, Nebinin (s.a.v.), “mucize” dediğimiz türden şeyler ortaya koyduğunu anlardık. Oysa geniş bir hadis külliyatı, bu­ nun örnekleri ile doludur. Ayrıca, bu mucizeleri nakleden sahabilerin, fedakârlıkları üze­rinden böyle şeyleri durduk yere
İnsan YayınlarıKitabı okudu
Yalan
“Söz, hayat ve hadiselerin ifade vasıtasıdır. Öyleyken insan niçin yalan söyler? Niçin hayat ve hadiselere uygun olmayanı uygunmuş gibi ileri sürer? Bunun cevabı ‘Aldatmak için’ den ibaret basit bir ifadedir. Ama niçin aldatıyorlar? Neden bir çok insanlar, olmayanı olmuş gibi göstererek başkalarına hakikat diye sunuyorlar?... Kuvvetli adam, sağlam ruh sahibi insan yalan söylemez. Yalan söyleyen adam hastadır”
... bir çocuğun kanayan yaraları, dinmeyen acısı, başka bir çocuğun doyacak karnı ve rahatı için feda edilebiliyordu. Neden yadırgayalım ki? Boynunuza taktığınız o pırlantalar, üzerinize giydiğiniz kürkler, yatağınızı saracak o kuş tüyü yorganlar için dünyada ne acılar yaşanıyor biliyor musunuz? Bir gece herhangi bir davette tüm gözler üzerinizde olsun diye boynunuza taktığınız pırlantalar, üzerinize geçirdiğiniz kürkler yüzünden dünyanın dört bir yanında ne çocuklar ağlıyor biliyor musunuz? Bu satırları okurken ne olur ah vah demeyin. Bizler insanız ve biz insanlar bu dünyanın kanseriyiz... ... O gün bana hayatın bazı gerçeklerini tanıttı, hayat felsefem oldu. Kimse değişmez. Bir kere yalan söyleyen her zaman söyler. Tecrübeler kanatmadan bırakmaz. Asla güvenme. Hayat her zaman kazanır.
Sayfa 69 - DestekKitabı okudu
Reklam
67 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.