Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Jeolojik Devirler
"Jeoloji bilimi yerin tarihini, beş devre ayırıyordu; -Birinci Devirde toprak kalınlığı 30 kilometre kadardı. Oluşumu için 15 ya da 20 milyon sene gerekmişti. Burada ilk fosiller vardı. -İkinci Devirde toprak kalınlığı 6 kilometre kadardı ve 4 milyon senede oluşmuştu. -Üçüncü Devirde toprak kalınlığı 4 kilometreyi aşmıyordu ve 2-3 milyon senede meydana gelmişti. -Son devir olan Dördüncü Devirde toprakların kalınlığı 200 metre idi ve bu tabaka kabaca 100 ila 125 bin yılda oluşmuştu. Birinci devirde balıklar, ikincide kurbağa benzeri hayvanlarla sürüngenler, üçüncü devirde kuşlar ve memeli hayvanlar görülmüştü, insanlar dördüncü devirde ortaya çıkmıştı. Bütün bu söylenenler "Yaradılış Efsanesi"ne, kutsal yasaya ters düşüyordu. 20'li yılların hukuk alanındaki laik açılımı 30'lu yılların bilimini şekillendiriyordu."
Peter Schlemihl'in Acayip Macerası
"Bütün bunlar hep bir gölge için... Ve imza bu gölgeyi bana tekrar kazandıracaktı. Bu acayip teklifi ve benim reddedişimi tekrar düşündüm. İçim karmakarışıktı ne muhakeme ne de idrakim kalmıştı." "Gün sona erdi. Karnımı yabani yemişlerle doyurdum. Susuzluğumu ilk rast geldiğim derede giderdim. Gece oldu. Bir ağaç altına yattım. Sabahın rutubeti beni derin uykumdan uyandırdı. Bu uykuda ölüyormuş gibi hırıltılar çıkardığımı kendim de duymuştum. Bendel izimi kaybetmiş olacaktı ve bunu düşünmek beni sevindiriyordu. Dağlardaki ürkek, vahşi hayvanlar gibi korkarak kendilerinden kaçtığım insanlar arasına dönmek istemiyordum. Böylece üç sıkıntılı gün geçirdim."
Sayfa 92 - Dekalog Yayınları
Reklam
Şayet insanlar da hayvanlar gibi, maziyi de, geleceği de düşünmeden, birbirlerinin altını oymaya çalışmadan, şu anın içinde kalarak ve bir yudum suyun tadına vararak yaşayabilselerdi, şu dünya daha az mutsuz bir yer olabilirdi.
Sayfa 466Kitabı okudu
18/06/1931
İnsanoğullarının sürdüğü hayata alıcı gözle baktığımda, hayvanların hayatıyla arasında hiçbir fark göremiyorum. İnsanlar da hayvanlar da bilinçsizce olayların ve dünyanın ortasına fırlatılıvermişler, bazen biraz durup gönül eğlendiriyor; her gün aynı organik çevrimi tamamlıyor; düşündüklerinin ötesinde hiçbir şey düşünmüyor, yaşadıklarının ötesinde hiçbir şey yaşamıyorlar. Kedi güneşte yuvarlanır, oracıkta uyuyakalır. İnsan karman çorman hayatın içinde yuvarlanır ve oracıkta uyuyakalır. İkisinin de yazgısı neyse o olmaktır. İkisi de var olmanın yükünü sırtından atmaya yeltenmez.
502 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
“Sonuçta vampirler kalplerini korumanın ne kadar önemli olduğunu herkesten daha iyi biliyorlardı. Ve aşk, anla, her türlü kazıktan daha keskindir." Ölümcül davalar, cinayetler ve acımasız vampirlerle dolu, biraz kuru şakalar -ben güldüm ehe- içeren, düşman olmaya zorlanan insanlar arasında yavaş yavaş ilerleyen daha karanlık bir macera
The Serpent and the Wings of Night
The Serpent and the Wings of NightCarissa Broadbent · Nasyra Publishing · 021 okunma
"... sorun şurada, insanlar o kadar yalnız ki satın aldıkları zehirli hayvanlara bağlanıyorlar. Hayvanlar da ilginç, hissediyorlar durumu ve ısırmıyorlar o insanları."
Sayfa 38 - Sel Yayıncılık, 19. Baskı, Temmuz 2023, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Insanı sadece biyolojik bir varlık olarak göremediğimiz, onun varoluşuna çeşitli yüce anlamlar yüklediğimiz için, gövdeden akan kanın, can denilen şeyi çekip almasını, dolayısıyla o kişinin "ölmüş olmasını bir türlü kavrayamadığımızı düşünüyorum. Hayvanlar ölümü anlıyor ama insanlar anlayamıyor. Can denen şey, her türlü yaralanmaya, berelenmeye açık haldeki insan bedeninden bir saniyede çıkıp gidiveriyor ve insanlar bunun sonucunda aklını kaçıracak kadar sarsılıyorlar. "Tanrım, daha bir iki saat önce nasıl da canlıydı, nasıl da kahkahalar atıyordu, şimdi nasıl yok olabilir" diye tekrarlayıp duruyorlar. İnsanın algılama gücünü zorlayan bir durum bu. Hayatımıza, varoluşumuza yüklediğimiz hiçbir kavramla bağdaşıyor. Sahiden her şey saçma mı, hayatın hiçbir anlamı yok mu? Bence öyle! Yok, hiçbir şey yok. Insanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı bir anlam yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor.
Sayfa 16 - Doğan kitapKitabı okudu
Şuna inanın ki insanlar hiçbir zaman değişmeyeceklerdi, şimdiye kadar yaptıkları gibi gelecek asırlarda da içmeye, gülmeye, eğlenmeye devam edecekler, ne daha iyi ne daha kötü olacaklar ve devamlı aynı şeylerle meşgul olacaklardır.Bu iki ayaklı hayvanlar aşklarını, şehvetlerini ve nefretlerini kabartan her şeyi gerçek zannederler. İşte mantık buradan gelir.
Batı ülkelerinde hayvan adları, hakaret anlamında pek kullanılmaz. Tam tersine İskandinav dillerindeki Björn (ayı) gibi hayvandan gelen insan isimlerine çok sık rastlanır. Bizde de aslan, ceylan, gazal, şahin, doğan gibi isimler var ama hayvanlar arasında ayrım yapıldığı için bazı hayvan adları hor görülerek hakaret anlamında kullanılıyor. Bunların başında da şu güzel köpekler geliyor. Dünyada sadakati, koruyuculuğu ve sevimliliğiyle tanınan bu güzel yaratıklar bizde çoğu zaman aşağılanıyor. İnsanlar birbirinin canını yakmak istediğinde “köpek” ve “it” kelimelerini kullanıyorlar. Bu nefret ve aşağılama, eski Türk kültüründe yoktur. Hatta köpek, şamanların yer altına inerken bindiği kutsal bir hayvandır. Kırgız, Altay mitolojilerinde insanların köpekten türediği anlatılır.
Sayfa 121 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.