Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferuatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
İnsan, tarihin rüzgârı karşısında, okyanusa düşmüş bir ceviz kabuğu gibidir. Ne kadar şuurlu davranmaya çalışırsa çalışsın, kaderi dalgaların insafına kalmıştır.
"Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar." Kim söylemişti bu cümleyi hatırlamıyorum, ne yazık ki doğru... Doğru, lakin eksik.
Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar, vatanımızı kaybetmekle neticelenir.
Yeni bir dünya, düşleri hava gibi soluyan zavallı hayaletlerin şans eseri çevresinde sürüklendiği yeni bir dünya, maddi ama gerçek olmaktan uzak... biçimsiz ağaçların arasından kendisine doğru akan o külrengi, acayip biçim gibi...