Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Önceden uyarılmış bir insan iki insanın gücüne sahiptir."
Sayfa 75 - Üç nokta yayınlarıKitabı okudu
"Zekâ ve acı arasında çok sıkı bir bağ vardır,en zeki canlılar,en fazla acıyı çekmeye muktedir olanlardır."
Sayfa 6 - Üç nokta yayınlarıKitabı okudu
Reklam
oidipus
Phikion Dağı'nda yaşayan Sphinks, oradan geçen her Thebailiye Üç Musalardan öğrendiği bilmeceyi soruyor ve bilemeyenleri boğazlıyor, sonra parçalayıp midesine indiriyordu: "Tek bir sese sahip, bazen iki, bazen üç, bazen de dört ayağı olan ve dört ayaklıyken en zayıf halinde bulunan yaratığı" soruyordu. O güne kadar bilmeceyi çözemeyen talihsizler arasında İokaste'nin yeğeni Haimon da vardı; Sphinks yüzünden adı haimon yani "kanlı" ya çıkmıştı. Laios cinayetinin hemen ardından Thebai'ye gitmekte olan Oidipus cevabı bildi. "İnsan," yanıtını verdi, "çünkü bebekliğinde dört ayağının üzerinde emekliyor, gençliğinde iki ayağının üzerine dimdik duruyor, ihtiyarlayınca da bastona dayanıyor." Mahcup olan Sphinks kendini Phikion Dağı'ndan attı, aşağıdaki vadiye düşüp paramparça oldu. Bunun üzerine minnet dolu Thebaililer Oidipus'u kralları ilan edip, annesi olduğunu bilmedikleri İokaste'yle evlendirdiler.
Sayfa 465
"Acı güzelliktir," diye ekledi. "Richet şöyle der: 'Zekâ ve acı arasında çok sıkı bir bağ vardır, en zeki canlılar, en fazla acıyı çekmeye muktedir olanlardır.'
Duygu her şeydir. Size onların burun kıvırarak acıyı küçümseyen aptallar olduğunu söylersem, Stoacılar hakkında kesin ve yeterli bir görüş kazanmış olursunuz.
Hiç şüphesiz karısına aşıktı ve ona sahip olmaktan ötürü hoşnuttu, aşkı çiseleyen yağmur gibiydi; işletilmeyen, görülmeyen, durmak bilmeyen, insanın içine işleyen ve üşüten bir yağmur.
Reklam
Zeka ve acı arasında çok sıkı bir bağ vardır, en zeki canlılar, en fazla acıyı çekmeye muktedir olanlardır.
"Artık var olmamak ne kadar tatlı bir duyguydu..."
Sayfa 53 - Elpis YayınlarıKitabı okudu
Sfenks, Typhon ile Echidna'nın bir başka canavar kızıydı. Bir kadı­ nın başına ve göğüslerine, bir aslanın bedenine ve bir alıcı kuşun kanatiarına sahipti. Acımasız ve insan eti yiyen canavar Sfenks, avıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynardı. En sevdiği oyun, avı­ na bir bilmece sormaktı. Sfenks, bilmecenin cevabını bulursa onu özgür bırakacağı na dair kurban ı na söz verirdi. Kurbanlarının çoğu yanıtı bulmaya uğraşır ama başaramaz ve canavarın midesini boy­ lardı. Sfenks Tebai dışındaki dağlarda yaşar ve gezginler ile kent hal­ kını taciz ederdi. Tebai'ye gelen Oedipus Sfenks'le karşılaştı. Ca­ navar onu durdurdu ve şu bilmecenin cevabını bulmasını istedi: "Sabahleyin dört ayak, öğleyin iki ayak, akşamieyin de üç ayak üzerinde yürüyen yaratık hangisidir?" Daha önce düşünüp yan ıtı bulamayanları n aksine Oedipus "in­ san" diye cevap verdi. i nsan "sabahleyin" yani yaşamının ilk yılların­ da, bebekken, emekler, dört ayak üstünde hareket eder; "öğleyin" yani yetişkin olunca iki ayak üzerinde yürür ve "akşamleyin" yani yaşlandığında baston kullanır. Oedipus doğru yanıtı vermişti. Sfenks o kadar şaşırdı ve öf­ kelendi ki kendini uçurumdan aşağıya attı. Böylece Tebai kenti kurtulmuş oldu. Minnettar kalan halk Oedipus'u kral yaptı ve kısa süre önce dul kalmış kraliçeleri iokaste'yle evlendirdi.
Onlarca ömür yaşamış bir adam kadar yorgundu.
Reklam
Acaba ruhunun eski zaman anılarını gizlediği derinliklerinde, zamanla silikleşmiş olsa da, sevilen, özlenen, gidip de geri dönmeyen birisi mi vardı? Bu kederli kadının iç çekişlerinde, dönmemek üzere uzaklara, çok uzaklara giden birisi mi saklıydı?
Aşkı çiseleyen yağmur gibiydi; işitilmeyen, görülmeyen, durmak bilmeyen, insanın içine işleyen ve üşüten bir yağmur.
Ah! Var olmamak, ne kadar tatlı bir duyguydu.
Edebiyatta, 19. yüzyıldan beri var olan bu dil biçi­minde, iki gerçek özne, iki konuşan özne vardır - ihlal için Oidipus, ölüm için de Orpheus. Ayrıca hem söz konusu edilen hem de alçak sesle ve dolaylı olarak seslenilen sadece iki figür vardır - kutsallığı bozulmuş olan Iokaste ve kaybedildikten sonra bulunan Eurydike. Bana öyle geliyor ki, ihlal ve ölüm, isterseniz yasak ve kütüphane de diyebiliriz, bu iki kategori edebiyatın kendine özgü mekânı diyebileceğimiz şeyi aşağı yukarı bölüşürler. En azından edebiyat gibi bir şey bize bu mekândan gelir.
Acı
Ve bir yıl, dört ay, altı gün sonra ilk kez gülümsedi.
Sayfa 111Kitabı okudu
156 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.