"düşüncemi belirteceğim: fakat bu çok gereksiz ve yersiz bir çaba olacak; çünkü size söyleyeceğim her şey bunları kendilerine söylememize zaten gerek olmayan kişiler tarafından duyulacak yalnızca."
j.j.rousseau
Danca, "Cidden söylemek istiyorum," dedi, yanağıma doğru, "istedikleri için değil, gösteriş için de değil, şimdi şarkı söylemem gerekli de ondan." Sözlerinden, demin beni kurtarmış olduğu sert hoşgörüsüzlük akıyordu.
Katılıp uzaklaştığı topluluğun peşinden yavaşça yürüdüm. Yüksek bir kapının kenarında durdum ve onları,
bu tozları yeni alınmış sessizlikte
bir çift uysal bıçaktır saplanmış gövdemize
ağrısız, dingin, paslanır ayaklarımız
sevişmeyi öneren o ilk çağ resimlerinde
Edip Cansever
1956
Sevilen varlığı aldatabilirim veya ondan kesinlikle kopabilirim, bana doğan günü bahşeden ebediyet dakikalarının keyfine tek başıma vardığım zaman -veya bir ağacın batan günün sırrı üzerine uzun ve sessiz patlaması beni içine çektiği zaman. Onu salarım ve yanı başımda unuturum, tıpkı o zaman tüm “göttlische Natur”u (tanrısal doğayı) unuttuğum gibi ve tıpkı kendimi bir kumar masasının ucunda şansa veya bir arabanın direksiyonunda aynı şekilde hıza bıraktığımda, düşünce tarafından mesken tutulmuş bir varlık olan kendimi unuttuğum gibi...
Bir karşılaşma, hikaye kabilinden bu gibi ihtimallerden oluşmaz. Yani karşılaşma için hiçbir neden sunulamaz. Mesela aşk karşılaşmasında, âşık ne diğerine duyduğu sevgi için ne de kendisine duyulan sevgi için hiçbir şey, hiçbir neden sunmaz.(...) Karşılaşmaya giden yolu hazırlayan hiçbir neden yoktur; tam da bundan dolayı imkansız olarak kalmaya devam eder. O halde karşılaşılan şey tamamen gerçekleşmiş (bu zamanda burada olmasının bir dizi nedenini peşinden sürükleyen) başka bir şey değil, imkansızlığıyla (kendisini önceleyen ve çoktan yarı yarıya ihtimalle beklenen bir şey olarak yolumun üstüne yerleştiren hiçbir nedeni olmaksızın) gerçektir. Tekrar edelim, karşılaşmanın meydana gelmediği, gerçekleşemediği anlamına gelmez bu; rastlanan, karşılaşılan şey gerçek olarak, imkansız olarak –ya da gerçekleşmemiş bir şey olarak, deneyimlenir. Bu yüzden karşılaşma ikinin buluşması olarak değil, ancak bir yarılma, bir kopuş olarak temsil edilebilir.