Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap_okuyanların_sayfası

Kitap_okuyanların_sayfası
@ironi_
128 syf.
·
Puan vermedi
Flaubert dünya yazınının en önde gelen romancılarından biridir. Yalnızca romanlarının biçimsel ve içeriksel yeniliği, şiirsel ve simgesel derinliğiyle değil, yazma edimine verdiği önemle de fazlasıyla hak eder bu yeri, yazın tutkunlarının gözünde bir söylen-romancı niteliği kazanır. Bu küçük kitap büyük yazarın tüm çabalarının, tüm yönelimlerinin, tüm özlemlerinin somutlaştığı bir yapıttır. Üç Öykü, Gustave Flaubert’in yalnızlık, şüphe, aşk temalarına odaklandığı “Saf Bir Yürek”, “Konuksever Aziz Julien Söylencesi” ve “Herodias” adlı öykülerinden oluşuyor. Daha ilk yayımlandığında neredeyse tüm eleştirmenlerce bir “edebiyat olayı” olarak karşılanan, okurlardan büyük ilgi gören bu küçük kitap, Tahsin Yücel’in deyişiyle, “Yazarın tüm çabalarının, tüm yönelimlerinin, tüm özlemlerinin somutlaştığı” bir yapıttır.
Üç Öykü
Üç ÖyküGustave Flaubert · Can Yayınları · 2019610 okunma
Reklam
206 syf.
·
Puan vermedi
Kaplumbağa günlüğü Kitabı okurken aklıma ilk gelen şey neden bir yazar kaplumbaları dert eder ki? diye düşündüm. Kitap birbirinden habersiz iki kişinin günlüğünden oluşuyor. Karakterlerimiz hayatının monotonluğundan sıkılmış  yazar ve kitapçıda çalışan iki kişidir. Sıkılmış hayatlarını birazcık da olsa renklendirmek için hayvanat bahçesini gezerken gördükleri kaplumbağaları özgürleştirmeyi düşünüyorlar. İlkin tek başlarına bunu düşünürken rastlantı sonucu ortak fikre sahip olduklarını anlıyorlar ve beraber kaplumbağaları özgürleştirmek için karar veriyorlar. Konu her ne kadar kaplumbağaları kaçırma gibi görünse de aslında günlükler ışığında karakterlerimizin hayatı nasıl yorumladıklarından oluşuyor. Özellikle günümüz modern çağda kalabalıklar içinde yalnızlığın nasıl bir yaşantı oluşturduğunu öğretiyor yazar bize. Bencillik, boşvermişlik, duygusuzluk ve günübirlik yaşamlara meftun olmuş insanlar. Monotonluğun ruhu kemirdiği bir yaşamda sosyal ilişkilerin samimiyetsizliği ve sıkıcılığı. İnsanların küçük de olsa  bir ortak paylaşıma nasıl ihtiyaç duyduğunu anlıyorsunuz. Konunun sıkıcı olduğunu sakın düşünmeyin, kitap kendini çok da güzel okutuyor. Ve ben beğenerek okudum. Tabi burda yazarın kalemini ustaca kullanması da çok önemli bir sebep.
Kaplumbağa Günlüğü
Kaplumbağa GünlüğüRussell Hoban · Yedi Yayınları · 202064 okunma
236 syf.
9/10 puan verdi
Ölüm bir varmış bir yokmuş Saramago'nun okuduğum üçüncü kitabı oldu. Yine Saramago ve yine gerçekleşmesi mümkün olmayan bir olayın gerçekleşmesi sonucu nasıl bir hayat sürülürdünün kurgusu. Körlük kitabında çoğu insan kör olduğunda hayat nasıl olurdu. Görmek kitabında kimse oy kullanmazsa hayat nasıl olurdu. Ölüm bir varmış bir yokmuş eserinde ise bir ülkede ölüm gerçekleşmezse hayat nasıl olurdunun cevabını arıyor Saramago. Yazarların en büyük özelliği bu olsa gerek bir kurumu, devleti ya da iktidarı sert bir şekilde eleştirecekse eğer önce distobik kurgusunu oluşturur ve başlar döktürmeye. Saramago ölüm yoksa din adamları ya da kurumları nasıl bir yol izleyeceğini sorguluyor. Hastalık anında din adamlarından yardım istenir ölmemek için ya da ölüm sonrasında cennet-cehennem yaşamına dair insanlara bilgiler verirler. Hatta bir çok savaşta, savaşçılara cesaret veren din adamlarıdır. İktidar sahipleri, iktidarlarının devamını çoğu kez din adamlarıyla sağlamlaştırmışlardır. Tartışma konusu sürekli gündemde olan bu konuyu Saramago, çok ince bir kurguyla okuyucuya sunuyor. Kitabı okurken kafanızda süreki şu soru oluşuyor. Ölümsüzlük bir nimet mi yoksa külfet mi? Soruya cevap verirken acı içinde kıvranan hastalar ne olacak diye düşünmeden de duramıyorsunuz.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
76 syf.
·
Puan vermedi
Öyküler o kadar çetrefilli ki gerçek mi masal mı anlayamadım. Kısacık ama roman yoğunluğunda öyküler. Çok beğendim yazı dilini ve kurguları.Ölüm, ayrılık, acılar, birikmiş öfkeler, iç içe geçmiş bir bütün gibi. İstanbul Büyük Ada'da sıkışıp kalmış insanların öyküleri. Ermeni kökenli insanların öyküleri ağırlıkta.
Hayâlî'nin Tesadüfleri
Hayâlî'nin TesadüfleriBora Abdo · İletişim Yayınevi · 202071 okunma
108 syf.
·
Puan vermedi
"Yugoslavya'nın Tolstoy'u" diye anılan Andriç'in yapıtlarında memleketi Bosna'nın önemli bir yeri vardır. Lanetli havlu Andriç'in hapsedilme deneyimi üzerine yazdığı öykülerin en başarılı olanıdır. Lanetli havlu, karamsar bakışı bir cezaevi avlusuna yönelterek tarih içinde tarih, öykü içinde öykü formunda bir hapishane kroniği sunar. Osmanlı toplumunun farklı yönlerini simgeleyen tipleri sıkıştırılmış bir zaman ve mekanda buluşturan bu hapishane kroniği aslında büsbütün karamsar sayılmaz. Andriç, insanın karamsarlık ve kötülük karşısındaki direncine çevresindeki olumsuz şartları değiştirme yetisine inanmaktadır. Cezaevindeki zorluklara öyküleriyle direnen irade gücü ile sebat eden mahkumlar bir zaman sonra avlunun lanetini dağıtırlar. Lanetli havlu iradenin sınırları ile hesaplaşan bir zirve anlatısıdır. Andriç için iradeyi zorlu bir imtihanla sınayan hapishanesi idealist, sapkın hayalperest, düpedüz yalancı karakterlerle doludur. Mahkumları birbirine bağlayan tutkal, suçluluk duygusudur. Lanetli Avlu suçluluk duygusunun öykülerin yardımıyla pekala aşılabileceğini öykülerine sarılan insanın cezaevinin lanetiyle baş edebileceğini gösterir.
Lanetli Avlu
Lanetli Avluİvo Andriç · İletişim Yayıncılık · 2020352 okunma
Reklam
173 syf.
·
Puan vermedi
Her anlatıcı içinde bir öfke birikimiyle başlıyor anlatıma. Sıkılmış, bunalmış ya da hayatın kısır döngüsünde debelenip duran insanların öyküleri. Böyle bir öykü kitabının ismi de anca "Kabuk" olabilirdi herhalde. Kabuğunu kıramayan, kabuğunda sıkıştıkça sinirlenmiş ve kabuğu sırtında sürekli söylenmeye başlamış kadınların öyküleri. 3 kadının kendi dilinden dökülen hikayeleri. Hep şikayetçiler her şeyden hem de durumlarından memnunlar. Etrafındaki herkes onlara düşman ve bunun farkındaymış gibi de kendilerinden memnun. Biri çocukları için, biri geçimi için biri de kilolarından kurtulmak için yaşıyor. Öyküler bölüm bölüm sırasıyla devam ediyor. Bir öykü yarıda bırakılıp diğerine başlıyor. Aslında üç hayatın birlikte anlatılması gibi. Bir evin içinde üç oda gibi. Kaba ama dobra üç kadın... Ve üç kadın üç ayrı nesil. Anneanne, anne ve kızı. Bir ailenin tarihini, deliliğini, derinliğini, karanlığını, neşesini, acayipliğini kumaşlar ve yiyeceklerle çevrelenen üç kadının gözünden anlatıyor Zeynep Kaçar Kabuk’ta. "Bir arada. Beraber ve mutlu. Kim bilir, kim bilebi­lir sıradan bir ailede büyümenin verdiği o dünyalara sığmaz güveni. Kim bilebilir... annenin asla delirmeyeceğini, babanın her akşam eve döneceğini ve kardeşinin hiç terk etmeyeceğini bu kabuğu? Öyle sarsılmaz bir inanç. Öyle keskin bir bilgi. Ve genç kız olmak o kabukta, yeryüzünün tek ele geçirilmez ka­buğu, duvarları beş metre kalın, çatlamaz, kırılmaz." kitabın özeti aslında bu kısım. Güvenilir bir kabuğun içinde yaşamak isteyen insanların öyküsü.
Kabuk
KabukZeynep Kaçar · Sel Yayıncılık · 20173,188 okunma
183 syf.
·
Puan vermedi
Doğum travması Sonda olanı başta yazmak gerekirse benim için baya zor bir okuma oldu. Yarıda bırakmayı çok düşündüm hatta. Kitabı okumak isteyenlere tavsiye, konuyla ilgili alt bilginiz yoksa okumayın. Psikoanaliz konusu başlı başına bir bilim konusu. Bu konuya özel ilgisi olanların okuması gereken bir kitap. Yorum kısmı tamamen alıntılardan
Doğum Travması
Doğum TravmasıOtto Rank · Metis Yayınları · 2014192 okunma
257 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın daha önce "Karahindiba" öykü kitabını okumuştum. Kırlangıç dönümü ilk kitabı. Açıkçası karahindiba'nın etkisinde kalarak okudum fakat o tadı alamadım. Çok yüksek bir beklentide olunmadan okunması gereken bir kitap. Okunması kolay ve yorucu değil. Ali ve Verda'nın içimizi ısıtan temiz aşkı.Ali, katıldığı bir eylemde işlemediği bir suçtan maruz kaldığı işkencelerin etkisiyle suçunu kabul etmesi sonucu on sene hapiste kaldıktan sonra hapisten çıkmasıyla hikaye başlıyor. Kırlangıç dönümü, aşkın o aradığımız halini en saf, en yalın biçimde cümleleriyle ilmek ilmek işliyor. roman karakterleri arasındaki sınıfsal farklılık bir çatışma unsuru gibi değil sadece. bu farklılıklar aslında bazı karşılaşmaları ve rastlaşmaları bütünlüyor. "ayrı dünyaların insanları", "aynı duyguların arayışçıları" na evriliyor. Devrim gençliğine ve sosyalizme güzellemeler de yer alıyor kitapta. Tabi en saf haliyle. Kitabın içerisine serpilmiş rüyaların orjinalliği ve merak uyandıran havası kitaba ve konuya çok güzel bir tat vermiş.
Kırlangıç Dönümü
Kırlangıç DönümüSinan Sülün · İletişim Yayıncılık · 2015360 okunma
339 syf.
·
Puan vermedi
Cemil Meriç in en değerli eseridir Bu ülke. Belki de en çok bizi anlattığı için seviyoruz dur. İçinde altı çizilecek yüzlerce yer var. Yazarın gözleri görmeden bu eseri yazması da takdire şayan. Eser Cemil Meriçin otobiyagrafisi ve onun yaşamını ifade eden bir kronoloji ile başlıyor. Ki eserini okumadan önce Sayın Cemil Meriç hakkında bilgi sahibi olmak gerek. Onu bilmeden tanımadan düşünce dünyasını ve eserinde anlattıklarını anlamak daha doğrusu doğru anlamak zor. Önce O'nu tanımak, tanışmak sonra yavaş yavaş düşünce dünyasına adım atmak gerekiyor. Tüm bunlardan sonra Bu Ülke, 73. sayfada karşılıyor bizi. Fakat yazarını bir nebze olsun tanıyarak, onun kitabı yazarkenki sancılarından , gayelerinden haberdar olarak. Bu Ülke, sağ ile sol, ilerici ile gerici, aydınlık ile karanlık, doğu ile batı gibi ikilikleri araştırıyor, doğrusuyla yanlışıyla tarafsız bir biçimde söylüyor aklından geçenleri. Meriç'in denemelerinden oluşuyor, fakat denemeden çok daha öte. Çünkü tespitleri, tecrübeleri, kısaca bir hayat karşılıyor okuru. Meriç’in “aynı kaynaktan fışkırdılar” dediği eserler dizisinin önemli bir halkası. Bir çağın, bir ülkenin vicdanı olmak isteği Meriç’in bütün çabasına her zaman yön vermiştir: “Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim; etimin eti, kemiğimin kemiği.” Bu Ülke, Meriç’in sürekli etrafında dolandığı Doğu-Batı sorunu yanında, sol-sağ kutuplaşmasına ve kalıplaşmasına ilişkin önemli tesbit ve aforizmalarını da içeriyor.
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821,1bin okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
25.milliyet haldun taner öykü ödülüne layık görülen öykü kitabı. hemen her öyküde bir şekilde tekrarlanan "buluşlar" bir yerden sonra yeknesaklaşsa da modern toplumun bireye ettiklerini anlatmak icin kurduğu fantastik dunya ile ilgiye, övgüye değer... Kara mizahı bol bir yazar Kerem Işık. Toplam 11 öykünün yer aldığı eserde göze çarpan ortak özellikleri; özgün, mizahi yönü güçlü, deneysel öyküler olması. Toplum Böceği bugünün kalabalık, çıkar çatışmalarına dayalı dünyasını anlamaya yönelik, güncel bir damardan ilerleyen, değişen teknoloji ve hız çağında bireyin açmazlarını odağa alan öykülerden oluşuyor. Toplum Böceği ironiyi, mizahı, dil oyunlarını da devreye sokarak, topluma uyumlu birey yetiştirme, kariyer yapma, mutluluk arayışı karşısında cinnet eşiğinde dolaşan bireyin küçüldükçe küçülen, böceksi yaşamını odağa alan öykülerle bizi hapsolduğumuz derin uykuda ısırmaya hazır, bıyık altından gülen bir kitap.
Toplum Böceği
Toplum BöceğiKerem Işık · Yapı Kredi Yayınları · 2012142 okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
"Benim İki Dünyam" da anlatıcının ikircikli arayışı üzerinden bir hayal kırıklığına doğru yine anlatı içinde çizilen güzergahı görüyor; anlatıcının korku, kafa karışıklığı ve belirsizlik arasında gidip gelen ruh hali ile biçimlenen o yolu izliyoruz. Anlatı boyunca güvensizlik ya da kafa karışıklığı gibi durumlar, yeni bir cümlede bir anda ortaya çıkıp bize kitabın (nihayetinde kendisinin de anlamlı bir yorumu da olan) yeni anlam merkezi gibi görünse de birkaç paragraf sonra kaçınılmaz olarak yine çözülüp kayboluyor. Yazar Güney yarım küre'de bir şehri ziyaret ediyor ve gelmişken şehrin en sembolik parkını da görmeye karar veriyor bu yürüyüş gezinti neredeyse tüm kitabı dolduruyor. Orada kendi geçmişiyle kendi durumuyla kendi kimliği ile bağları olduğunu keşfettiği unsurlarla karşılaşıyor sınırları belirlenmiş bir alana kapatılmış doğanın eşgali bu kendi halinde gezgini heyecanlandırıyor. İçinde kuğu biçiminde gemiler, tutsak alınmış kuşlar, balıklar, kaplumbağalar olan bu yarı terkedilmiş parkta kendi eksik durumuna dair işaretler herhangi bir özgürlüğün imkansız olduğunun kozmik bir kanıtını görüyor.
Benim İki Dünyam
Benim İki DünyamSergio Chejfec ·  Jaguar Kitap · 2019148 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
İki sıkıcı eser okuduktan sonra böyle tatlı bir eser okumak bana çok iyi geldi. Dilinin ve kurgunun yumuşaklığı üç günde bitirmeme sebep oldu. Tabi bu eseri titizlikle araştıran @okumus_adam ve https://1000kitap.com/vacilando.kitap 'a ayrı olarak teşekkür etmek gerekiyor. Çok bilinmeyen ya da benim dikkatimden kaçan böyle bir yazarı tanımak çok iyi geldi bana. Osman Cemal Kaygılı ismini mutlaka bir yere not alın. En beğendiğim eserler arasına girdi bile. Konusuna kısaca değinirsek eğer kendini Diyojen'e benzeten bir adamın komik ve trajik hikayesi. Diyojen'i bilenler bilir, bilmeyenlere de özet geçeyim hemen. Kendi döneminde dünya nimetlerine sırtını dönmüş ve kendisini tarihe mal eden bir fıçının içinde yaşayan, deli mi dahi mi olduğu tartışılan bir filozof. Karakterimiz de fıçı olarak bir kovuku tercih ediyor. Dönem itibariyle İstanbul'u ayrıntılı anlatması benim çok hoşuma gitti. Dönem derken bir yanda İstanbul beyefendileri bir yanda kabadayıları ve dönemine uygun asil konuşma tarzları ve komik yerine cuk oturan deyimler. Çok da uzatmanın anlamı yok aslında bu tür güzel eserleri yorumlarken çok zorlanıyorum o yüzden eserin güzelliğini bozacağımdan korkuyorum. Keyifli okumalarınız olsun.
Kovuk Palas’ın Esrarı
Kovuk Palas’ın EsrarıOsman Cemal Kaygılı · Vacilando Kitap · 202026 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
Tanizaki'nin daha önce "Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın" kitabını okudum. Kendi kültürü içerisinde kadın erkek ilişkisini yumuşak bir dille anlatan bir kitaptı. "Anahtar" kitabı da benzer bir konu ve dile sahip. 60'lı yaşlarda bir adam ve 45 yaşındaki eşinin günlüklerine aktardıkları ilişkilerini yorumlama sürecini anlatıyor Tanizaki. Her ikisi de günlüklerinde geçen en mahrem kısımlarının okunması taraftarı. Günlüklerde yazanlar genel olarak cinsel ilişkilerine dair beklentiler ve fantaziler. "Bu tarihten itibaren, eskiden günlüğüme aktarmakta tereddüt ettiğim bir konuyu çekinmeden yazmaya karar verdim. Kendi cinsel yaşamım, karımla olan ilişkimle ilgili ayrıntılara girmekten kaçınırdım. Elbette, karım bu günlüğü gizlice okuyuverir, öfkelenir, diye korkardım." Japon edebiyatının önemli isimlerinden Tanizaki’nin olgunluk dönemi eserlerinden olan bu ilginç roman, görücü usulü evlenen bir karı-kocanın cinsel yaşamları hakkında tuttukları günlükler şeklinde kurgulanmış.  Rahatsız edici bir ilişki de söz konusu. Karısının başka birini düşünerek sayıklaması ve bunu bilmesine rağmen erkeğin eve gelmesine izin vermesi beni rahatsız etti. Tabi bu edebiyat da sıkça yer alan bir kurgu.
Anahtar
AnahtarCuniçiro Tanizaki · Can Yayınları · 2011561 okunma
99 syf.
10/10 puan verdi
Kitapta ne ararsanız var. Genç bir yazara göre oldukça sağlam okumaları olan Uğur, kitabında bunu ustalıkla göstermiş. Perec'ten, Tolstoy'a, Dostoyevski'den Sadık Hidayet'e ve şu an aklıma gelmeyen bir çok yazardan izler görebilirsiniz kitapta. Kendisinin de sağlam Sadık Hidayet hayranı olduğunu bildiğim Uğur'un üslubu da bana direkt Sadık Hidayet'i hatırlattı. Henüz ilk kitabında bu kadar cesur bir üslubu seçmesi çok hoşuma gitti. Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse eğer, varoluş sancısı çeken, içine kapanık ve bolca asosyal ve biraz da ağzı küfürlü karakterimizin ölmeden önceki bir kaç günlük hayata bakışını anlatıyor. Ha bu arada değinmezsem kitaba haksızlık olacağını düşündüğüm Azrail ve sadık köpeği Bükbük'le metaforik gezisi de kitaba cuk diye oturmuş. İçin de "a" harfinin olmadığı kısacık öyküsüyle de "Perec" e selam göndermeyi de unutmamış Uğur.
Cehennemde Kahvaltı
Cehennemde KahvaltıUğur Karabürk · Sapiens Yayınları · 202067 okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın bir karşılaşmadan sonra araya çağrışım yapan bir durumu uzun uzun uzadıya anlatması - hatta baya uzun- sonra pat diye tekrar karşılaşmaya dönmesi konuya odaklanmayı zorlaştırıyor. Kitapla ilgili bir diğer sorun ise, karakter isimlerinin olmaması. Kardeşlerini anlatırken 1. Kız kardeş, 2. Erkek kardeş diye anlatması da beni yoran başka bir mesele oldu. Kısıtlı bir konunun bu kadar uzunca anlatıldığı bir kitabı çok nadir gördüm. Kitaba ismini veren Sütçünün ölümünü anlatmaktan ibaret bir konu fazlaca uzun tutulmuş, küçücük bir hatırlatma ya da anekdot çok fazla ayrıntıyla boğularak anlatılıyor. Dilinde kendine ait bir tarzı olması okumayı gerçekten zorlaştırıyor. Edebiyat var mı "Evet" dil ve üslup var mı "Evet" ama bunlar beni tatmin edecek bir tat vermedi.
Sütçü
SütçüAnna Burns · İthaki Yayınları · 2020263 okunma
193 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.