Hayat kitaplarda yazılanlar gibi değilmiş. Kitaplarda her kelimenin altında başka bir kelime gizliymiş. Her yüzün altına başka bir yüz… Böyle gidiyormuş; bunun sonu yokmuş. Geç de olsa şimdi anlıyorum. Beni aşar bu kelimelerin altındaki kelimeler, bu yüzlerin altındaki yüzler… Ben içimdeki acıya bakarım. İçimdeki enayiliğe bakarım. Evet, kelimelerin altındaki kelimeyi, yüzlerin altındaki yüzü biliyorum ama ben seni içimde hissederken, sana inanmışken, şehrin her tarafında yanan bir ışık vardı. Yollarda, bahçelerde, hiç durmadan yanan bir ışık…
Saat bire çeyrek vardı. Okulun fizik laboratuvarındaki deney masası üzerinde yürütülen uzun ve başarısız deneylerden sonra, gerilim dolu an gelip çatmış, deney lambasının renksiz alevinde zümrüt yeşili, hoş bir ışık belirmişti. Öğretmen, böylece aleve yeşil bir renk verecek kimyasal bileşimi gerçekleştirmiş oluyordu. Başarısını kanıtlayan bir işaretti bu. Dediğim gibi, saat bire çeyrek kala, işte bu anlı şanlı başarı anının tam ortasında...
Reklam
-Evet, kastettiğin buysa, tünelin sonunda ışık var. Ama bazen, insan karanlığı aşıp öteki tarafa ulaştığında arkasına döner ve geçtiği yerlerde müthiş bir tahribat yarattığını görür.
İçinde kemik biçiminde nur çubukları mı var Şebnem? Yüzündeki ışık nereden geliyor? Gözlerindeki ayet derinliğini, hayrına tefsir etsen ya? Şebnem... Ayak parmaklarının aralarına papatyalar koydurayım yeter.
İnsan bedenleri, dünya tarlasına ekilmiş birer tohumdurlar. Bu tohumlar çimlenebildiği takdirde, kendisine hiç benzemeyen insan üstü, muhteşem bir varlığı ortaya çıkaracaklardır. Kimileri de bunu başaramayıp çürüyüp gideceklerdir.
(İnsanlar) kendileriyle birlikte maddeye de evrim yaptırmak için gelmelerine rağmen, bunun tam tersi olmuş, madde ve eşya ön plana geçmiş ve insan maddeye bağımlı ve onun esiri haline gelmiş.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.