Yavuz un bir an önce savaşa tutuşup işi bitirme arzusunun temelinde Şah İsmail'in fikirlerinin Anadolu'da yankı bulması yatar. Hatai mahlaslı Şah İsmail o kadar etkilidir ki, onu Çaldıran'da yenen yeniçeri arkasından “Biz sana n'ittik şahım” diye dövünen şiirler yazmıştır.
Sayfa 105Kitabı okudu
Türkiye'de anti-komünist bir tavır ve hafızalarda yaşatılan güçlü bir Turancılık imgelemi bu tarihle sabitlenmiştir. Bu sebeple bu olayın tek bir sebebe ve tek bir sonuca müteallik nitelikte değil farklı işlevlere ve sonuçlara bağlanan boyutlarını da değerlendirmeliyiz. Öncelikle belirlememiz gereken bazı özgün vasıflara sahiptir ki bunlar: Cumhuriyet tarihinde devlete karşı ilk açık mektuplar yayınlanmıştır (tekin, 2000: 98) 74. Sisteme yönelik ilk protesto hareketleri baş göstermiştir. Sistemi koruma iddiasındaki seçkinci sosyal tabaka ilk defa fiili olarak temayüz etmiştir. Sistemin dost ve düşman kategorileri somutlaşmış, bu bağlamda Atatürk'le belirginleşen sistemin Türk milliyetçiliğine içkin vasfı büyük bir dönüşümün ilk kırılmalarını yaşamıştır. Siyasal yapı içerisinde kendine eylem alanı bulamayan toplumsal hareketler bu alanı kendilerine kısıtlayan kişi, grup ve kurum yanında doğrudan bu aktörleri meşrulaştıran siyasi düzenin bizatihi kendisini hedef alırlar. Bu sebeple Türkçülük ve kısmen Türk milliyetçilikleri "devlet” ve “sistem” arasında işlevsel bir ayrıma giderek mücadele biçimlerini ve yöntemlerini oluşturmuşlardır. “Yaşasın- Kahrolsun” uranlarının karşılığının “devlet-düzen” olması bu köklü-radikal değişim taleplerinin membaını oluşturur.
Reklam
Mayıs bir uyanıştır. Bir tehlikenin habercisi, o tehlikeye karşı bir dur deyiştir! Tıpkı Atsız’ın o günü özetlediği şu cümlelerdeki gibi: “3 Mayıs, bir kâbustan silkiniştir. Daha sonraki yayınların da belgeleriyle ortaya koyduğu gibi komünistler bazı bakan ve mebuslardan himaye görerek bazı satılmış kalemlerin teşvikiyle hareketteydiler. Köy Enstitüleriyle, liselere sokulan öğretmenlerle, üniversitedeki sabıkalı profesörlerle Türkiye’yi bir Marksist ihtilâle hazırlıyorlardı. Bütün bunları önleyen şey, 3 Mayıs 1944 günü birkaç bin meçhul gencin yaptığı sert yürüyüş olmuştur. Bundan dolayıdır ki 3 Mayıs bizim günümüzdür. 3 Mayıs bir ruhtur. Bugünkü parti dincilikleri, Nurculuk ve Moskofçuluk safsataları geçerek ve ortada yalnız 3 Mayıs yürüyüşünü yapan Türkçüler kalacaktır. Bu yürüyüş devam ediyor. Türk orduları ata ruhlarının dolaştığı Altay ve Tanrı Dağları eteklerinde resmî geçit yapıncaya kadar devam edecektir.” 3 Mayıs ruhu ebediyen yaşasın.
"İnsan okyanusta yüzmeye kalkınca, tabiî ki derinliklerin üzerinde görünür. Aslında derinlik kendisinde değil, içinde yüzdüğü okyanustadır."
Sayfa 119Kitabı okudu
Her kimsesizin bir kimsesi olduğunu anlamıştı. Çünkü Allah, yetim ve öksüz iken de kendisinin sahibi idi.
Sayfa 110 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Bir toplantıda genç bir hanım İskender Öksüz'e sorar: “Atsız Beğin şiirleri beni çok etkiliyor. Sizce de büyük bir şair mi?" Öksüz'ün cevabı şöyledir: “Atsız Beğ, arada sırada şiir de yazan bir fikir adamı ve romancıdır.” “Sonra” diyor İskender Öksüz: “Sonra, günlerce vicdan azabı çektim. Çünkü aslında soruyu soran gencin duygularını paylaşıyordum. O şiirler beni de ta yüreğimden etkiliyordu. Şaheser değildiler ama öyleydi işte: Birçok şaheserden daha etkiliydiler."
Sayfa 328 - Ahmet Bican ErcilasunKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.