Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
kitabın son sayfasını okuyup kapağını kapatırken içimde yalnızca Fûzûlî'nin Leyla ve Mecnun'unu okuma arzusu vardı. kitabı ne kadar övsem az olur. divan edebiyatına ilginiz varsa muhakkak okumalısınız.
aslında kitabın ana karakteri Leyla ve Mecnun mesnevisinin kaleme alındığı, çilek olarak başladığı hayatına hurma lifleriyle kaynatılıp kağıt olarak devam eden ve kendi Leyla'sının üzerine dokundurduğu dudaklarını 450 yaşında bile hasretle anan Kays. kurgu dahilinde Fûzûlî'den Hayalî Bey'e, Nef'i'den Nabi'ye, Nedim'den Şeyh Galib'e birçok üstadı anmış oluyoruz eser bittiğinde. hakikaten hayran kaldım. İskender Pala okumayı zaten seviyordum, bu eserini de geç okumakla birlikte iyi ki okumuşum diyorum. muhabbetle kalın...
480 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Lalenin zarafeti
Vatani görevimi Beylerbeyi Deniz Okulunda yapmaktayken okuduğum güzel bir İskender Pala eseridir. Aynı zamanda bu kitabı okuduktan sonra komutanlık kütüphanesine bağışlamıştım. Yazar bu kitabın dünyasını Lale Devri dönemi içerisinde oluşturmuş ve lalenin o dönemde insan hayatında nasıl bir yer edindiği, lale yetiştiriciliği meşguliyeti hakkında bilgiler verirken aynı zamanda o dönemde yaşanan bir aşk sergüzeştini anlatmakta.
İskender Pala'dan Osmanlı esintili bir aşk hikayesi...
I.Ahmet döneminde Sultanahmet Camii'nin açılışının olduğu günler... Caminin yapımında emeği olan ustalardan Dülger Bahşi birdenbire kalabalık içinde aşina olduğu bir yüze rastlar. Bu yüz yirmi yıldır aradığı sevgilisi: Kaknusia.
Bahşi ile Kaknusia kavuşur mu? Evrennik İhsan ve Gunalia bu hikâyenin neresinde?
İskender Pala bu aşk hikayesinin arka perdesine I.Ahmet dönemini, İstanbul'un en güzel camilerinden Sultanahmet Camii'nin yapılış hikayesini sunmuş.
Kitabı sevdim mi emin değilim. Beklediğim bu muydu bilmiyorum. Tam bir aşk hikayesiydi ama işte ama'larla dolu bir eser oldu benim için.
Aşık dört kişinin de sığındığı tek cümle "Her şey aşktan" cümlesiydi. Kimin aşkı doğru kiminki yanlış bilmiyorum, belki de aşkta doğru yanlış etiketi olmamalı ama kitaptaki dört aşk da beni mutlu etmedi hepsinin sorunlu tarafları vardı.
Aşk beklemek mi?
Aşk aramak mı?
Aşk sabretmek mi?
Aşk köle olmak mı?
Aşk kavuşmamak mı aslında?
Aşkın Kitabı
Kitab-ı Aşk... Adı üstünde, Aşkın Kitabı. İskender Pala'nın kitaplarını okuyan bilir ki, bir solukta okunacak bir kitap. Aşkla ilgili şiirler, divan şiirleri ve hikayeler mevcut kitapta. Bunlara bir de Üstadın yorumlarını ekleyince okunması çok zevkli bir eser çıkmış ortaya. Okunmasını tavsiye ederim.
İnce Detaylar,
Spoiler vermeden kitabın ana hatlarını anlatalım önce.
Kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm olan Altın'da kitabın gidişatında okurken aklınızda bulunursa kitabı daha çok "yaşamanızı" sağlayacak tarihi olaylar ve karakterler var. Üç farklı hayatı tanıdığınız bu bölümde aslında tanımanız ve anlamınız gereken her şeyi kavrıyorsunuz fakat kitabın ilk bölümünün çok da hızlı ilerlemediğini söyleyebilirim. Verilmek istenen mesaj ilk bölümden tamamen verilmeye çalışılmış gibi bu yüzden size belirli bir ana fikir dikte ediliyor gibi hissedebilirsiniz. Yine de bu durum olayların önüne çok da geçmemiş. İkinci bölüm olan Ayna'da tamamen siyasi olayların yazardaki tezahürünü görüyoruz. En azından bana anlatım şekli böyle hissettirdi. Kİtabın bu bölümünde 12 Eylül Darbesi dönemindeyiz bunu da es geçmemek lazım. Tarihi figürlerin isimlerinin tersten yazılışı ile 12 Eylül Darbesinde işlenen karakterlerin isimleri oluşturulmuş yani aslında yeni hayatları değil daha çok tekerrürleri okuyoruz. Son Bölüm, Aşk. Bu bölümde de olayların iç yüzünü daha iyi öğreniyoruz ama bana baş karakterimiz Sadullah hakkında yeterince şey bilmediğimizi, beşer olduğunu tam göremediğimizi hissettirdi kitabı kapattıktan sonra bu son. Tüm eleştirilerime rağmen bir çırpıda bitirdim, bir sürü yeni şey öğrendim, Uşak'ı ve Karun Hazinelerini çok merak ettim kitap sayesinde. Tarihi roman olarak bence olayları ve mekanları daha çekici hale getirmesi, insanı araştırmaya itmesi açısından çok güzel bir kitap olmuş. Benim eleştirilerim daha çok fikirlerin verilme şekli ve kurgudaki karakterlerin çizgisinden yana.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Şah ve Yavuz arasındaki (Osmanlı ve Safevi) çekişmeyi anlatırken birde araya aşk yerleştirmiş. Anlatılan hikayenin gelişimi ve sonuçları dünya görüşüne göre değişkenlik gösterdiğinden insanlar farklı yönleriyle eleştirmiş (ya övgü ya yergi)..Yavuz kardeşlerini ve babasını bertaraf edip tahta çıktıktan sonra hedefi Doğudaki Safevi idi..."Şah İstanbul'u istiyordu,Sultan Tebriz'i. Neden birbirlerine çattılar, neydi düşmanlık? Ömer'in kimseye düşmanlığı olmazdı. Sen hiç hatırlıyor musun Şahın Hristiyanlarla savaştığını! Peki ya Sultanın? Ama her ikiside ordularında Hristiyanları savaştırmaktan geri kalmadılar ve kafirlere Müslüman kanı döktürdüler. Şah Kızılbaşlara sırtını dayamıştı, Sultan Sünnileri yönetiyordu. İkiside Türktü ikisinin de hükmündekiler Türk idi..."
"Gönül ne gezersin seyran yerinde
Alemde herşeyin var olmayınca
Olura olmaza dost deyip gezme
Bir ahdine bütün yar olmayınca.."
