Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebu Zeyd Belhi bir nasihatinde şöyle der: "Ölüm kaçınılmaz bir şeydir. Ondan korkma. Eğer ölümden sonra başına gelecek olan şeylerden korkuyorsan halini ıslah eyle. Allah'ın emirlerine gücün yettiğince tam uymaya çalış. Böylece ölümden sonraki ebedi hayata hazırlan ..."
İbn-i Haldun - Konfüçyüs
_Benzer hadiseleri benzer şartlar veya benzer şartları benzer hadiseler meydana getirmektedir. _O, senin mutluluğunu senden daha çok ister ve senin çıkarlarını da senden daha iyi bilir. Çünkü o, senin idrakinin ve aklının sınırlarının üstünde bir varlıktır _Türkler, savaşçı karakterleri ve kahramanlıkları nedeniyle islâmın kurtarıcısı olmuşlardır.
Reklam
_Değişmeyen tek şey değişimdir. Heraklit _Tüm canlılar, ortak atadan geldikleri için akrabadır. İnsan ve diğer tüm memeliler, yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşamış sivri faremsi bir canlıdan evrimleşmiştir. Memeliler, kuşlar, sürüngenler ve balıkların ortak atası 600 milyon yıl önce yaşamış su solucanlarıdır. Tüm hayvanlar ve bitkiler, yaklaşık 3
Her uygarlığın ilk bakışta göze çarpan yönleri olduğu gibi, ancak dikkatli araştırma ve gözlemle fark edilebilecek bir takım özellikleri de vardır. Uygarlıkların ilk bakışta görünen yüzü, ortadaki refah ve zenginlik, ihtişam , bilim, edebiyat, sanayi, ticaret, sosyal yapısı, gelenek ve görenekleridir. Araştırmayla ortaya çıkan gerçekler ise uygarlığın , halkına ve tüm insanlığa getirdiği saadet ve huzur, açlık ve yoksulluk gibi olumlu veya olumsuz sonuçlardan oluşur.
Sayfa 19 - İletişim Yayınları, İstanbul, 5. Baskı 2016
İslam filozofu matematikçi, astronom, vb alanda eşine az rastlanır bilim insanı
' Hace lbni Sina'nın ''lşarat'' adlı kitabının şerhini yirmi yıl kadar süren tutsaklık ve çetin şartları içinde yazmıştır. Nitekim kitabın sonunda şöyle demektedir: ''Bu kitabın büyük bir kısmını o kadar güç şartlar içinde yazdım ki, daha gücü olmazdı. Yazdığım zamanın çoğunluğunda her lahza bir tasa, bir azap ve sıkıntı içinde, cehennemi şartlar altında idim. Her lahza yüreğim burkulup gözlerim doluyor, kaderim artıyordu. Şairin dediği gibi idi: Çevreme baktığımda öyle görüyorum ki / Bela yüzük, ben de o yüzüğün taşı gibiyim''. (Tusi) Bütün bu kötü şartlara rağmen kitabı eşine az rastlanır birtitizlik ve derinlikte yazmış, Fahr-i Razfnin lbni Sina felsefesine karşı ileri sürmüş oduğu itirazlara tam bir kesinlikle cevap vermiştir.
Sayfa 436Kitabı okudu
Yoktan var eden O'dur
El-Kindi şu kanaattedir: Dünyanın yoktan yaratılışı, cismani ba's ve haşr (ölümden sonra dirilişin cismani oluşu) ve peygamberlik gibi konular, akli diyalektik ile üstesinden gelinebilecek konular değildir. Bu sebeple el-Kindi'nin irfan öğretisi "ilm-i insani" ile "ilm-i ilahi" ayrımını yapar. Ilm-i insaninin kapsamına mantık, felsefe ve dört bilim (quadrivium) hesap, hendese, heyet, musiki (aritmetik, geometri, astronomi, müzik) girmektedir. Ilm-i ilahi ise ancak peygamberlere vahy yolu ile bildirilen ilimdir. Bununla birlikte biribirine karşıt olmayıp tam bir uyum içinde bulunan iki ma'rif et (bilgi) tarzı veya derecesi sözkonusudur. El-Kindi yoktan yaratılma (creation ex nihilo) görüşünü kabul ettiği için, kainatın yaradılışını (ibda.', l'instauration) bir zuhur ve sudur (emanation) olmaktan çok bir ilahi fiil ile açıklamaktadır.
Sayfa 282Kitabı okudu
Reklam
makale notları:
Galtung, batı insanının bilgi ile ilgili temel önermesini "dünya az boyutlu ya da nihai olarak tek-boyutlu bir bakış açısı ile anlaşılabilir" şeklinde özetlemektedir. Bu tek-boyutlu bakış açısı batı medeniyetinin zihniyet yapısını dokuyan epistemolojik ayrışma ilkesinin en önemli dayanağı olmuştur. Bilginin kaynağını tek-boyutlu bir
Daha önce de çeşitli yerlerde işaret ettiğimiz gibi, bir kısım batılı yazarlar ve doğubilimciler Müslümanların veya Arapların bilim ve eğitime çok az katkıda bulundukları, söz konusu bilimleri yalnızca Yunanlılardan aktarmış oldukları ve orijinal bir katkıda bulunmadıkları inancı ve düşüncesindedirler. Üstelik bunlardan birileri bu yanlış tezle de yetinmeyerek Müslümanların Yunan ilimlerinin orijinalliğini bozarak çevirdiklerini iddia edecek kadar ileri gitmişlerdir. Şaşılacak şey, bu düşünceler, bağnazlık ve hoşgörüsüzlüğün geçerli olduğu devirlerde ortaya çıkmış ve günümüz yüzyılının başlarına kadar gelmişken, bunun araştırılmasına veya eleştirilmesine yönelik Araplardan veya Müslümanlardan hiçbir bilimsel çalışma yapılmamış olmasıdır.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.