Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İran Medeniyeti ve Başka İslâm Memleketlerine Te’siri
Fransızca “katil,mânasında olan assasin sözü,Arapça “haşhaş kullananlar,mânasında olan haşişiyyûn sözünden bozmadır.
Reklam
Halifelik ve Arap Medeniyetinin Başlangıcı
Felsefe iki büyük kısma taksim olunuyor:Nazarî ve amelî felsefe.Bazıları mantığı nazarî ilimler zümresine sokmaktadır.Diğer birtakımları ise bunun için hususî bir kısım ayırıyorlar.Üçüncü bir sınıf da mantığa felsefenin âleti ismini veriyorlar.Nazarî felsefenin başlıca üç kısmı vardır:İlahiyat,tabiiyat ve bu ikisinin arasında bulunan Riyaziyat.Riyaziyat şu kısımlara bölünmüştür:Hesap(aritmetik),hendese(geometri),hey’et(astronomi) ve musıkî.İşte Ortazaman Avrupası’nda quadrivium’u teşkil eden bilgiler bunlardır.
Nasıl ki medeniyet, bir dünya görüşünün zaman ve mekân koordinatlarında hayat bulması ve "maddî" bir nitelik kazanmasıysa, aynı şekilde İslâm medeniyeti de İslâm dünya görüşünün böyle maddî ve tarihî bir kimliğe bürünmesidir. İslâm dediğimizde, hem bir inanç sistemini hem de bir kültür ve medeniyeti kastediyoruz.
Sayfa 26
İslam bilim dini, İslam medeniyeti de bilim medeniyetidir.
Sayfa 194Kitabı okudu
Rasathaneler, İslam Medeniyeti'nin meydana getirdiği ve insanlığa hediye ettiği müesseselerdir. İslam öncesi dönemde astronomi ile ilgili çalışmalar olsa da bunu bir müessese olarak ortaya koyan Müslümanlardır. Bunda Kur'ânî emir ve teşviklerin rolü olduğunda şüphe yoktur.
Reklam
İslam'da Allah'ın dışındaki bütün canlılar kuldur. Binaenaleyh insan, kendisine verilen güce dayanarak bu güçten mahrum olan diğer kulları ezemez. Şehirlerin diğer sakinleri olan kediler, köpekleri ve kuşları da düşünerek onların yemeleri, içmeleri ve barınmaları için imkânlar hazırlar. Osmanlı İstanbul'u için denilir ki, İstanbul'daki Müslim, gayr-ı Müslim mahallelerini, mahalleye girdiğinizde kedi ve köpeklerin davranışlarından anlarsınız. Çünkü Müslüman mahallesinin kedi ve köpekleri insandan kaçmaz, gayr-ı Müslim mahallelerinin kedi ve köpekleri ise kendilerini koruyabilmek için sağa sola koşuşurlardı.
Yollar, şehirlerin can damarlarıdır. Ammenin malı olan yollar hem geniş tutulmalı, hem de yola gelip geçenleri rahatsız edici hiçbir şey konulmamalıdır. Hz. Peygamber; "Yol hususunda ihtilaf ederseniz, genişliğini yedi zira'yapınız." vuyurmuştur. Başka bir hadis-i şeriflerinde de "Müslümanların yolundan rahatsızlık veren şeyleri kaldırınız." buyurmuştur. Bu hadis-i şeriflere rağmen İslam dünyasındaki daracık sokakları, esnafın kaldırımlara ve yollara eşyasını koyarak gelip geçenlere eziyet etmelerini anlamak mümkün değildir. Yola tecavüzün bir kul hakkı olduğu konusu ise ayrıca düşünülmesi gereken bir husustur.
Şehirlerin de insanlar gibi şahsiyetleri vardır. Onlar, bu şahsiyetlerini cadde ve sokaklarına dikilen âbidelerle ortaya koyarlar. Bugün ilk bakışta Eski Mısır, Yunan, Roma, Bizans ve İslam şehirlerini bu unsurlarıyla birbirinden ayırıyoruz. Bunun için her kültür, kendi karakterini şehirlerine dikeceği âbidevî yapılarla temsil etmelidir. Hangi kültürü temsil ettiği belli olmayan şehirler şahsiyetsiz şehirlerdir.
Emir ve yasakların asıl amacı, koruyuculuktur; biyolojik ve rûhî yapının korunmasıdır. Mesela, namaz, oruç ve zekat biyolojik ve rûhî yapıyı; Hac ruhi yapıyı, içki kumar ve zina yasakları biyolojik ve rûhî yapıyı korumaya yönelik emir ve yasaklardır. Keza kan, sıhrî ve süt akrabalarla evliliğin yasaklanması da biyolojik koruma tedbirleridir.
Reklam
İnsan kendisinde Allah'tan bir parça taşıyan varlıktır.
İslam medeniyeti, XII. yüzyıldan itibaren eserlerinin Latince’ye tercüme edilmesiyle Avrupa’yı uyandırdıktan sonra yaratıcılığını kaybetmeye, XV. yüzyıldan itibaren de kendini tekrar etmeye başlamıştır.
Sayfa 193Kitabı okudu
Modern dönemde Batı medeniyeti kendi içinde farklı kırılmalar yaşadı. Bu iç kırılmalar, Batılı olmayan dünya ile ve özellikle İslâm dünyasıyla yakın ilişki içerisinde gerçekleşti. Batı'nın modern tarihi, aynı zamanda Batı dışı toplumlarla olan ilişkisinin tarihidir. Avrupa kolonyalizmi, Batı'nın yeni ve modern evren anlayışının siyasî, ekonomik ve coğrafî alanlara yansımasının bir sonucu olarak ortaya çıktı.
İslâm medeniyeti ve kültürü dediğimiz şey de bu ilkelerin müslüman aktörler elinde zamana ve mekâna nüfuz etmiş, ete kemiğe bürünmüş halinden ibarettir. Nasıl ki medeniyet, bir dünya görüşünün zaman ve mekân koordinatlarında hayat bulması ve "maddî" bir nitelik kazanmasıysa, aynı şekilde İslâm medeniyeti de İslâm dünya görüşünün böyle maddî ve tarihî bir kimliğe bürünmesidir.
1.168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.