İslam ahlakının sabır,şükür, af,adalet,eşitlik gibi birçok prensibinin olmasına rağmen gerçekte onun üç temel esası vardır:hürmet merhamet ve hizmet...
Sayfa 45 - D.İ.BKitabı okudu
Bütün insanların eşitliği meselesi İslam'da somut bilimsel ve kesin bir gerçeklik olarak gündeme getirilmiştir. Bu eşitlik ilmi bir felsefeye fikri ve itikadi bir öğretiye dayanmaktadır. Bütün fertlerin ve toplumların eşitliği İslam'ın ileri sürdüğü bir proje, insanları uyumaya davet ettiği bir ahlaki prensip veya gelecekte insan hayatının menfaatleri ve bütün insanlar arasında kurulacak barış ve dostluk için gerekli sayılan bir ideal değildir. Aksine İslam, ilmî ve felsefi bir dünya görüşüne dayanarak "Bütün insanlar eşit olmalıdır." değil "Bütün insanlar eşittir." demek istiyor. Bu ruhun arındırılması ve güzelleştirilmesi sonucu ulaşılacak bir ahlaki veya duygusal arzu değil, doğal ve ilmi bir gerçektir. Maslahat değil, hakikattir.
Sayfa 40 - FecrKitabı okuyor
Reklam
Bütün insanlar eşit değildir ama kardeştirler. Eşitlik ve kardeşlik arasında bir fark vardır. Eşitlik medeni ve yasal bir terimdir. Ama kardeşlik, bütün insanların ortak tabiatini kabul eden bir terimdir.
Bu rejimin kurucusu dünyadan Göçtü Ali'nin mahrumiyeti ve siyasi gruplaşmalarla hilafet duvarının ilk tuğlası eğri konulmuş oldu . Ebubekir de yerine Ömer'i seçti ve böylece İslam rejimine ikinci darbe de indirilmiş oldu . Ömer ve Ebubekir bu bozulmanın sebebi olmalarına rağmen İslam'ın siyasi teşkilatı peygamberin attığı temel üzere kaldı .Sadelik, eşitlik, servetin adilce bölüşümü ve tekelleşmesinin engellenmesi hala gözle görülebiliyordu . Ömer de gitti ve Osman bu yetersiz ama mukaddes görünüşlü yaşlı adam yönetim işlerinin dizginini ele aldı . İslam yönetiminin temelindeki sarsıntı o kadar şiddetli oldu ki Muhammed'in yapısı tümüyle yıkıldı. Onun döneminde hilafet saltanata, İslami yöneticilerin kulübesi Şahinşahlık sarayına, sadelik Muaviye sarayının görkemli ve Osman sisteminin gösterişli teşkilatına dönüştü.
kadının dediğine verdiği cevap pırıl pırıl(!)
Müslüman kadını evinden çıkartıp, tahsil ve iş hayatında erkeğin “paydaşı” yapmayı hedefleyen anlayış, onun rahatsız olacağı ortamlarda bulunmasını “fitne” olarak niteleyen ulemâya “Eğer fitne iki cinsin bir arada bulunması şeklinde oluyorsa, bunu bedelini sadece kadınlara ödetmek adalete aykırıdır.” diyerek itiraz etmektedir. Onlara göre, kadının “arz-ı endâm”ının din adına engellenmesi anlamına gelen bu durum, modern dönem müslüman kadını tarafından, “tecrit” olarak algılanmaktadır. Konu ile alakalı N. Göle’nin, sözlerini naklettiği bir kadın şunları söylemektedir: “(Müslüman erkekler) Sadece haramları öne sürerek kadınları toplumdan soyutlamaya çalışıyorlar. Mesela Müslüman bir erkek, hanımını okula göndermiyor, (hanımı) otobüse binsin istemiyor. Hanımlar açısından haramları öne sürüyorlar… Şayet ben bu durumda Allah’ın emirlerini uygulamama noktasında kalıyorsam, bu erkek için de söz konusudur. Onun da otobüse binmesi sakıncalıdır.” İslâm’ın kadını kadın, erkeği de erkek olarak değerlendiren bakış açısından mahrum olanlar eşitlik adı altında her alanda erkekle boy ölçüşen bir kadın kimliği oluşturmuşlardır. Ne var ki yapay olan bu kimlik, fıtrat realitesine aykırıdır. Nasıl erkek, sahip olduğu özellikler itibarıyle kadınla eşit olamıyorsa; kadın da erkekle eşit olamaz. Çünkü kadın daha duygusal ve kolay incinen, erkekse daha realist ve güçlü yaratılmıştır. “Ay kardeş” diye konuşan erkekle, muhatabına “Gel buraya azizim!” şeklinde hitap eden kadın tiplerinin garabeti, eşitlik iddialarının ne derece havada kaldığını açıkça göstermektedir.
Sayfa 107Kitabı okudu
"Bir hoca, Müslüman ilim erbabı ve Büyük Millet Meclisi mebusu olan Rasih Efendi, içtimai amelin İslam'daki önemli yerini vurgulayarak, siyasi iktidarın icrası, İslam cemaatinin refah ve selameti için en kapasiteli kişi ya da organa emanet edilebilir olduğunu öne sürdü. En önemli mesele Müslümanların istiklalini savunmak ve muhafaza etmekti. İslam Müslümanların mutlak eşitliğini dayanır. Uhuvvet ve eşitlik İslam cemaatinin temelleridir. İslam işlerin yönetimini bir tür danışma olan şura ile yapılmasını telkin eder. Kur'an ayetlerine referansla, makalesinde, Müslümanlar tarafından seçilmiş bir heyetin İslam'ın temellerine dayanan tek geçerli yönetim biçimi olduğunu iddia eder."
Sayfa 64 - KronikKitabı okudu
Reklam
784 öğeden 631 ile 640 arasındakiler gösteriliyor.