Vaaz ederken amacın vaazı dinleyenleri ürkütmek, vecde getirmek, seni dinlerken yaka bağırını yırtmalarını sağlamak, insanlara “Bu ne güzel bir meclismiş!” dedirtmek olmamalıdır. Çünkü bunların tümü dünyaya meyletmektir. Dünyaya meyletmek ise gafletten kaynaklanır. Bütün çaban ve uğraşın insanları dünyadan âhirete, isyandan itâate, hırs göstermekten zühde, cimrilikten cömertliğe, aldanıştan Allah’a karşı saygı göstermeye çağırmak olmalı. Sen onlara âhireti sevdirmeli, fânî dünyanın çekici câzibesinden soğutmalısın; ibadet ve zühd konusunda bilgilendirmelisin.
Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan, nev'-i beşeri itaate irşad, isyandan zecr ve men'etmek üzere kullandığı üslûb-u âlîsine bak: ﻳَﺎ ﻣَﻌْﺸَﺮَ ﺍﻟْﺠِﻦِّ ﻭَﺍﻟْﺎِﻧْﺲِ ﺍِﻥِ ﺍﺳْﺘَﻄَﻌْﺘُﻢْ ﺍَﻥْ ﺗَﻨْﻔُﺬُﻭﺍ ﻣِﻦْ ﺍَﻗْﻄَﺎﺭِ ﺍﻟﺴَّﻤٰﻮَﺍﺕِ ﻭَﺍﻟْﺎَﺭْﺽِ ﻓَﺎﻧْﻔُﺬُﻭﺍ ﻟﺎَ ﺗَﻨْﻔُﺬُﻭﻥَ ﺍِﻟﺎَّ ﺑِﺴُﻠْﻄَﺎﻥٍ Yani: "Ey ins ve cin cemaati! Mülkümden hariç bir memlekete çıkıp kurtulmak için semavat ve arzın aktarından çıkmaya kuvvetiniz varsa çıkınız. Amma ancak bir sultanla çıkarsınız." Kur'an-ı Kerim bu âyet ile pek geniş saltanat-ı rububiyete karşı ins ve cinnin aczlerini ilân zımnında nida ediyor: "Ey insan-ı hakir, sağir, âciz! Ne suretle, şeytanları recmeden melaike ile necimlerin, şemslerin, kamerlerin itaat ettikleri Sultan-ı Ezel'e isyan ediyorsun! Nasıl kocaman yıldızları mermi, kurşun yerinde kullanabilen bir askere sahib olan bir sultana karşı isyan etmeye cesaret ediyorsun!" Mesnevi-i Nuriye - 205
Reklam
ONBİR TEMEL USÜL
6) Sefer Der-Vatan Manası, halktan kaçıp Hakk’a gitmektir. Hak yolcusu, devamlı seyir ve sefer halindedir. اِنّ۪ى ذَاهِبٌ اِلٰى رَبّ۪ى O, “Ben Rabbim’e gidiyorum” (Sâffât 37/99) âyetiyle anlatılan durumda olmalıdır. Gidilecek yer cennettir, aranacak şey ilâhî rızadır. Bunun için Hak yolcusu kötü huyları terkedip iyi huylarla süslenmelidir. Haramı bırakıp helâle koşmalıdır. İsyandan takvaya kaçmalıdır. Bu sefer, kalp ile yapılır. Bu yol, gönül ile katedilir. Kalp uyanmadan önünü göremez, terbiye görmeden Rabb’ini tanıyamaz, manevi kirlerden temizlenmeden Hakk’ı müşahede edemez. Bunun için Hakk’a gitmek isteyen kimse, önce güvenilir bir rehber bulmalıdır. İlk sefer mürşide olmalıdır. Sonra onun terbiye ve nezaretinde kalbin manevi seyri gerçekleştirilmelidir. Mürşid elindeki seyrü sülûk ile kalp aynası temizlenir. İlâhî sevgi ve feyiz ile kalp kuvvetlenir. Nefsin sıfatları değişir. Böylece insan gösterişten ihlâsa, gafletten zikre, zulümden adalete, isyandan itaate adım atar. Buna gerçek hicret denir. Kısaca yüce Allah’a gitmektir. Tasavvufun hedefi, bu hicreti gerçekleştirmektir. Bir de Hak yolcusu bir halde çakılıp kalmamalıdır. Devamlı hayırlarda yol almalı, güzel ahlâkta ilerlemeli, manen terakki etmelidir. Hak yolunda seyir devamlıdır, durmak, usanmak ve oturmak yoktur.
Eğer kişideki Allah aşkı samimiyse, bu aşk o kimseyi Allah’a tam bir ibâdet ve itaate yöneltir, O’nun yolundan gider; Allah’ın hoşlanmadığı şeylerden kaçınır, günahtan ve O’na isyandan hep uzak durur.
Sabır, nefsi yüce Allah’a itaate yönlendirmek, Allah’a isyandan alıkoymak, Allah’ın kaderlerinden rahatsız olmasını, usanmasını, sıkılıp öfkelenmesini önlemektir. •Şerhu Selaseti’l Usul/Dinde Üç Temel Esas ve Delilleri, İbn Useymin #tercüme #pdf
Arapça tövbe kelimesi "geri dönmek" ve “yönelmek" anlamlarına gelir. İnsana uygulandığında, onun isyandan itaate döndüğü anlamina gelir. Allah'a atfedildiğinde, O'nun kuluna yönelip affettiği anlamına gelir.
Sayfa 66 - İnsan YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.