Bid'at Ehliyle Arkadaşlık, Kâfirle Arkadaş Olmaktan Fenâdır! Silsilemizin büyüklerinden, iki binin müceddîdi İmam-ı Rabbâni hazretlerinin, "İyi biliniz ki, bid’at sahibi ile konuşmak, kâfirle arkadaşlık etmekten kat kat daha fenadır." sözüne içerlemiş bazı reformistler. (Mektûbat) Bu söze ancak dîne ekleme ya da çıkarma yapan bid'at sahipleri karşı gelir. Allah'ın Peygamberi Muhammed aleyhisselam, ağzı laf yapan ve kelimelerle oynayıp insanları Kur’an ile aldatan bu Kur’an’sızları, 14 asır önce şöyle tarif ediyor; “Âhir zamanda öyle kimseler türeyecektir ki, bunlar dinlerini dünyalığa âlet edeceklerdir. İnsanlara karşı koyun postuna bürünmüş gibi yumuşak ve güzel huylu görünürler. Dilleri şekerden bile tatlıdır, ama kalpleri kurt gönlü gibidir..." (Tirmizî) Pirincin içindeki siyah taşlar kolayca ayıklanır ve atılır. Ama beyaz taşlar pirinçle aynı renkte olduğu için dişi kırarlar. Koyun postu giyip meydana çıkmış olan bu çakallar, Peygambersiz bir dînin gerekliliğini(!) anlatırken, ağızlarından süzülen salyalarını gizleyemiyorlar... Yahudiler ve Hristiyanlar gibi kafir olan (gerçeği örten) kavimlerin İslam’a olan düşmanlığı açıktır. Şeytanın insana olan 'açık düşmanlığı' gibidir. Ama dış etkenlidir. Bunlar gibi kafir olan bir Ateist ya da Budist, 'Kader diye bir şey yoktur!' dese, buna hiçbir Müslüman itibar etmez ve dikkate almaz. Çünkü kafirdir ve kafirler İslam’a göre konuşmazlar. Kendi bozdukları dinlere ve hevâlarına göre konuşurlar.