Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fikriye Hanım
O akşam, Kız Muallim Mektebi’ne giderek müdire ile konuşurken beni bir hanımın görmek istediğini haber verdiler. Pencerenin ışığı altında, güzel ve ince yüzlü bir kadınla karşılaştım. Ellerini uzatarak bana geldi. Bunun, bir defa Mustafa Kemal Paşa’nın arabasında gördüğüm yeğeni Fikriye Hanım olduğunu anladım. Bu güzel kadın her türlü yardıma hazırdı. Çok tatlı ve mahzun bir sesi vardı. Epeyce konuştuk. Her hâlde Mustafa Kemal Paşa’ya çok derin bir suretle bağlıydı. Onun kadın dostlarından çekiniyordu. Bu kadın, Mustafa Kemal Paşa’nın evini gayet iyi idare ediyor ve hemen herkesin saygısını kazanıyordu. Kendisini almak isteyen birçok, adamakıllı erkek olmasına rağmen, kabul etmiyordu. İnanıyorum ki, Mustafa Kemal Paşa’nın anası müstesna, kendisine mevkii için değil, sırf şahsı için bağlı tek kadın bu idi. Ne var ki, kendisini nikâhla aldıracak kadar becerikli değildi. Bununla beraber bir gün alacağına inanıyordu. Ömründe tek bağlandığı erkek Mustafa Kemal Paşa idi. Onu kaybederse insan hissediyordu ki, hayatını da kaybedecekti. Gözlerinin ve ağzının garip cazibesi hâlâ hayalimdedir. Nihayet toplantı oldu. Ön sırayı İstanbul kadınları işgal ediyorlardı. Hepsi iyi giyinmiş, bir kısmı genç ve çok güzeldi. Bunlar İstanbul’da nutuk vermiş olduğum kadınlardan başkaları değillerdi. Onların arkasında Ankara kadınları, en arkalarda da bana büyük bir heyecan veren köylü kadınlar vardı. Ömrümde hiçbir dinleyici bu kadınların vermiş olduğu şeref ve gururu bana hissettirmemiştir.
Fikriye Hanım
O akşam, Kız Muallim Mektebi’ne giderek müdire ile konuşurken beni bir hanımın görmek istediğini haber verdiler. Pencerenin ışığı altında, güzel ve ince yüzlü bir kadınla karşılaştım. Ellerini uzatarak bana geldi. Bunun, bir defa Mustafa Kemal Paşa’nın arabasında gördüğüm yeğeni Fikriye Hanım olduğunu anladım. Bu güzel kadın her türlü yardıma hazırdı. Çok tatlı ve mahzun bir sesi vardı. Epeyce konuştuk. Her hâlde Mustafa Kemal Paşa’ya çok derin bir suretle bağlıydı. Onun kadın dostlarından çekiniyordu. Bu kadın, Mustafa Kemal Paşa’nın evini gayet iyi idare ediyor ve hemen herkesin saygısını kazanıyordu. Kendisini almak isteyen birçok, adamakıllı erkek olmasına rağmen, kabul etmiyordu. İnanıyorum ki, Mustafa Kemal Paşa’nın anası müstesna, kendisine mevkii için değil, sırf şahsı için bağlı tek kadın bu idi. Ne var ki, kendisini nikâhla aldıracak kadar becerikli değildi. Bununla beraber bir gün alacağına inanıyordu. Ömründe tek bağlandığı erkek Mustafa Kemal Paşa idi. Onu kaybederse insan hissediyordu ki, hayatını da kaybedecekti. Gözlerinin ve ağzının garip cazibesi hâlâ hayalimdedir. Nihayet toplantı oldu. Ön sırayı İstanbul kadınları işgal ediyorlardı. Hepsi iyi giyinmiş, bir kısmı genç ve çok güzeldi. Bunlar İstanbul’da nutuk vermiş olduğum kadınlardan başkaları değillerdi. Onların arkasında Ankara kadınları, en arkalarda da bana büyük bir heyecan veren köylü kadınlar vardı. Ömrümde hiçbir dinleyici bu kadınların vermiş olduğu şeref ve gururu bana hissettirmemiştir.
Reklam
iyi dinleyici
Her ağzımızı açtığımızda, bizim için o an önemli olan bir yönümüzü, duygu ve düşüncemizi dile getirmekteyiz. İyi bir dinleyici, söylediklerimiz içinden hangisinin önemli olduğunu anlayabilen ve bizimle ilişkisini bu anlayışı temel alarak kurabilen kişidir.
Sayfa 217
Dinlemek zarafetin en büyük göstergelerinden biri olsa da herkese borçlu olduğun bir şey değildir. Bu mümkün değildir. Mümkün olduğunca çok insanı, elinden geldiğince yoğun bir merakla dinlemek senin için faydalıdır fakat çizgiyi çekmen gereken yere karar vermen gerekir. İyi bir dinleyici olmak aptal insanları memnuniyetle, sonsuza dek dinlemen anlamına gelmez; bu daha çok, aptalları daha kolay tanıyabilmeni ve aptallıklarından uzak duracak kadar bilgece davranabilmeni sağlar. Ve belki de en önemlisi, dinlemek senin aptal durumuna düşmeni engeller.
Sayfa 200Kitabı okudu
Birine karşı açık ve meraklı olmak bir zihin durumuyken, biri- nin bakış açısını algılamak ve ona güven ve özeni artıran, duyarlı bir tepki vermek geliştirilen bir beceridir. Noesner'in iyi bir dinleyici olmasının sebebi, çok pratik yapmış bir dinleyici olmasıdır. İletilen şeyin gerçekten ne olduğunu ortaya çıkartmak ve anlamak için farkındalık, odaklanma ve deneyim gereklidir. İyi dinleyiciler bu özellikle doğmaz; bu hale gelirler.
İyi bir konuşmacı olmak istiyorsanız, dikkatli bir dinleyici olmalısınız. İlgi çekmek için ilgi gösterin. Karşınızdakinin cevap vermekten mutluluk duyacağı sorular sorun. İnsanlara kendilerinden ve başarılardan söz etmeleri için cesaret verin.
Reklam
İNSANLARIN SİZDEN HOŞLANMASINI SAĞLAMANIN ALTI YOLU BİRİNCİ PRENSİP Başkalarıyla içtenlikle ilgilenin. İKİNCİ PRENSİP Gülümseyin. ÜÇÜNCÜ PRENSİP Kullanılan dil ne olursa olsun,kişi için en önemli ve kulağa en hoş gelen söz kendi ismidir. DÖRDÜNCÜ PRENSİP İyi bir dinleyici olun. Diğer insanlara kendilerinden söz etmeleri için cesaret verin. BEŞİNCİ PRENSİP Karşınızdaki kişinin ilgilendiği konulardan söz edin. ALTINCI PRENSİP Karşınızdaki kişiye önemli biri olduğunu hissettirin ve bunu içtenlikle yapın.
Paraya tahvil edilemeyen şeyler giderek daha değersiz addedilmeye başlıyor. Mesela anne babalık. Bugün Batı dünyasına baktığınız zaman, paraya tahvil edilebilir bir şey olmadığı için hükmünü, değerini giderek kaybediyor. İyi dost olma, iyi ahbap olma, yâren olma, "Kalpten kalbe bir yol vardır, bilinmez," diyor ya Neşet Ertaş bir türküsünde, işte o kalp- ten kalbe giden yol günümüzde günbegün kaybediliyor. Neden? Çünkü, iyi bir dinleyici olmanın çoğu zaman size getirisi yok; bir bakış açısından bakarsanız, za- man kaybı.
Sayfa 244Kitabı okudu
Dost kazanma ve insanlara tesir etme üzerine yazdığı kitapla meşhur olan Dale Carniege'nin insanlarla dost olabilmek için tavsiye ettiği altı prensipten bir tanesi ve belki de en önemlisi iyi bir dinleyici olmak, söyleneni dikkatle dinlemek, karşınızdakine kendini dinlettirmek imkanı vermektir. Amirlerini niçin sevdikleri sorulan binlerce memur ve işçi şu cevabı vermiştir: "Çünkü o beni dinler. Ben onunla istediğim gibi konuşabilirim."
Zoey'i çok önemsiyormuşsun gibi yapıyordun ama o küçük egonu incitti diye birden uyuz kıçlı bir köpek gibi saldırıya geçiverdin. Ve dinleyici arkadaşlarımız için egonun ne kadar küçük olduğunu kolayca doğrulayabilirim. Amacına ulaștın; șimdi artk gitsen iyi olur."
Sayfa 299 - PEGASUSKitabı okudu
Reklam
Kendine şefkat duymama belirtileri
• Diğer kişiler problemlerini anlatmak için genellikle sizi ararlar. • Çoğu zaman size iyi bir dinleyici olduğunuzu söylerler. • Kendi hatalarınız için çok az hoşgörüye sahipsinizdir. • Kafanızın içinde eleştirel bir ses sizin hatalarınızı ve eksikliklerinizi söyler. • Kendinize, başkalarına karşı olduğunuzdan daha sert davranırsınız.
Sayfa 127Kitabı okudu
Kişisel bir deneyimi anımsıyorum. Acıdan gözlerim yaşarırcasına (yırtık ayakkabılar giydiğim için ayaklarımda berbat bereler oluşmuştu), kamptan işyerine giden grupla birlikte birkaç kilometre topallamıştım. Acı soğuk ve rüzgâr içimize işliyordu. Acı­ nası yaşamımızın sonsuz küçük sorunlarını düşünmeye kaptırmıştım kendimi. Bu gece yemekte ne
Sayfa 89
Başka insanların sizi aşağıladığını varsayar buna da öylesine ikna olursunuz ki, araştırma gereği bile duymazsınız. Diyelim ki, mükemmel bir konferans veriyorsunuz ve öndeki dinleyicinin uyukladığını fark ettiniz. "Dinleyiciyi çok sıktım" diye düşünebilirsiniz. Aslında, sıktığınızı düşündüğünüz dinleyici bir gece önce sabaha kadar bir partide eğlendiği için sizi izleyememektedir ama aklınıza ilk gelen onun "Bu sıkıcı adamı dinleyeceğime uyurum daha iyi" diye düşünerek uykuya daldığıdır.
Sayfa 57
Duygusal yönden olgunlaşmamış ebeveynler, diğer insanları istedikleri gibi yönetmeyi istedikleri için çocuklarının içsel deneyimleri onların ilgisini çekmez. Çocuklarını, ebeveyninin bilmelerini istedikleri şeylerle doldurulması gerekilen boş bir kutu olarak görürler. Empati ve merak duygusundan yoksun olduklarından dolayı onlar için önemli olan ne hissettiğiniz ya da düşündüğünüz değil, onlara karşı nasıl davrandığınızdır. Olgunlaşmamış ebeveylerin diğer insanların iç dünyasıyla ilgilenmemesi, neden iyi bir dinleyici olmadıklarını açıklanmaktadır. Sizin çok önem verdiğiniz bir şey, onlar için bir anlam ifade etmeyebilir, bu nedenle onlara göre bakış açınızı anlamaya çalışmanın hiçbir anlamı yoktur. Çocukluktaki öznel deneyimlerinize karşı kayıtsız tutumlar, size iç dünyanızı önemsiz görmenizi öğretir.
Sayfa 149Kitabı okudu
360 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.