“Demek ki insan, yaşıyorsa nasıl olsa iz bırakıyor, bir zeytincinin paslanmış tabelasında bile olsa. İlla birilerinin kalbini dağlamanın lüzumu yok iz bırakmak için demek ki.”
Herşeyi zamana bırakmak...
Ne var ki zaman, pratik olarak yani ona müdahale ederek, ancak ve ancak zamanın getireceği şeyi zamanından önce isteyerek değil, salt kuramsal olarak ve etkisinin önceden görülmesi yoluyla öncelenmelidir. Çünkü, bunu yapmaya kalan biri, zamanının en kötü, en acımasız bir tefeci olduğunu ve avans vermeye zorlandığında, bir Yahudiden daha ağır faizler aldığını görecektir. Örneğin bir ağaç sönmemiş kirecin ve aşırı sıcağın yardımıyla, birkaç gün içinde yapraklanmaya, çiçek açmaya ve meyve vermeye zorlanabilir, ama sonra kuruyup gider. Bir yeni yetme, erkeğin döllenme gücünü şimdi hemen şimdi kullanmak isteyebilir, 30 yaşında çok iyi yapabileceği şeyi 19 yaşında yapmak isteyebilir; belki bu durumda zaman ona avans verecektir, ama, gelecekteki yılların gücü, yaşamının bir bölümü bu avansın faizi olacaktır. İnsanın ancak kendi doğal akışına bıraktığı zaman tam ve kökten bir biçimde iyileşebildiği hastalıklar vardır, sonra kendiliklerinden, bir iz bırakmadan giderler ama hemen ve şimdi sağlığına kavuşmak istediğinde; burada da zamanın avans vermesi gerekir: Hastalık uzaklaştırılır, ama bunun faizi zayıflık ve ömür boyu kronik bir biçimde rahatsız olmaktır. Kendi halinde akan zamanın gidişini hızlandırmak istemek en pahalı girişimdir. Bu yüzden, zamana faiz borcu yapmaktan kaçınılmalıdır.
Sayfa 191
Reklam
"Birinde bir iz bırakmak, birinin canını yakmak... Acıtıyor, biliyorsun.."
Sayfa 44 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Bazı insanları bırakmak istemeyiz, onlarsız yapamayız.
Sayfa 32 - Destek Yayınları
Şu ana kadar kısaca değindiklerimizi, binlerce kanıtı ve ayrıntılı itirazı bir kenara bırakarak özetlersek, mimarinin on beşinci yüzyıla kadar insanlığın temel kayıt defteri olduğunu, bu dönemde dünyada yapıya yansımayan tek bir karmaşık düşüncenin var olmadığını, her halk düşüncesinin tıpkı dini yasalar gibi bir anıtı bulunduğunu, insan türünün taşa yazdığının dışında önemli bir düşünceye sahip olmadığını belirtmemiz gerekir. Peki neden? Çünkü dini olsun, felsefi olsun her düşünce varlığını sürdürmek, harekete geçirdiği kuşağın ötesinde gelecek kuşakları da etkilemek, iz bırakmak ister. Oysa el yazmalarının ne eğreti bir ölümsüzlüğü vardır! Bir yapı çok daha sağlam, kalıcı ve dayanıklı bir kitaptır! Yazılı sözü yok etmek için bir meşale ve bir barbar yeterlidir. İnşa edilmiş sözü ortadan kaldırmak için toplumsal bir devrim, bir dünya devrimi gerekir. Belki Kolezyumun üzerinden barbarlar, piramitlerin üzerinden tufan geçmiştir. On beşinci yüzyılda her şey değişir. İnsan düşüncesi varlığını sürdürmek için mimariden sadece daha kalıcı ve dayanıklı değil, aynı zamanda daha sade ve kolay bir yöntem keşfeder. Mimari tahtından inmiş, Orpheus'un taştan harflerinin yerini Gutenberg'in kurşundan harfleri almıştır. Kitap yapıyı öldürecek.
Sayfa 194Kitabı okudu
Benim Adım Feridun, Mahir Ünsal Eriş
Demek ki insan, yaşıyorsa nasıl olsa iz bırakıyor, bir zeytincinin paslanmış tabelasında bile olsa. İlla birilerinin kalbini dağlamanın lüzumu yok, iz bırakmak için demek ki...
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.