Ben bağımlıları takdir ederim. Herkesin kör bir kaza kurşununa veya ani bir hastalığa kurban gitmeyi beklediği dünyada, bağımlıların yolun sonunda kendilerini neyin beklediğini bilmek gibi bir lüksü vardır.
Ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için, hayat hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ama hiçbir şey çok tekrarlamaz kendini… Aslında çok az tekrarlar. Çocukluğunuzun bir öğleden sonrasını, öyle ki, hayatınızı onsuz düşünemediğiniz, sizi derinden etkilemiş bir öğleden sonrayı, daha kaç kez anımsayabilirsiniz ki? Belki dört, beş kez daha, belki o kadar bile değil… Dolunayın çıkışını daha kaç kez izleyebileceksiniz? Belki yirmi… Ama yine de her şey sonsuzmuş gibi gelir…
Hayat pis şakalar yapmayı çok sever, beş gündür tanıdığın bir adamla evleniverirsin, ertesi sabah kalktığında yanında bulamazsın, bir not bile bırakmadan sırra kadem basmıştır. Babanla hayatının en büyük kavgasını edersin o kavga seni olmak istediğin adam yapar. O kavga seni ailenden uzaklaştırır. Bundan daha mutlu olamam dediğin anda, abinin öldüğünü babanın yoğun bakımda olduğunu duyarsın. Hayatının aşkını, sırf ona bir zarar gelmesin diye bilmediği bir şehirde yapayalnız bırakıp gidersin. Dönmem dediğin eve dönersin.
Arzu Pazarlaması: BMW Markasının Çukur Dizisindeki Fantezi Sahnelerine Yönelik Bir Lacan Okuması
Bazı duygular ehliyetsizdir.
Bazı durumlar ruhsatsızdır.
Bazı yaradılışlar kimliksizdir.
Bazı intiharlar işgal edilmiştir.
Bazı fotoğraflar hep tek kişiliktir.
Bazı bedenlerde ten velinimettir.
Bazı doğumgünleri kötü geçer.
Bazı aşklar bitmesi için yaşanır.
Bazı aşıklar sadakati hiç tatmamışlardır..
Toplumun kabul ettiğinin aksine, erkeklerden çok kadınların aldattığına inanan ve bunu hayatın çok normal bir gerçeğiymiş gibi vermeye çalışan Demirkubuz, kadınları, arzuları için mücadele eden, hedeflerine ulaşana kadar yılmayan portreler olarak çizer. ‘Aykırı’ olarak nitelendirilebilecek bu kadın karakterler, gazinolarda şarkıcılık, fahişelik yaparak hayatlarını idame ettirirler veya evli oldukları halde kocalarını aldatırlar. Hayatlarındaki erkekler bunalıma girip intiharın eşiğine sürüklenirken bu kadınlar, birlikte oldukları erkekleri avuçlarının içine alıp hayatlarına kaldıkları yerden devam etmekte, deyim yerindeyse bildiklerini okumaktadırlar. Bu temsil biçimlerinden yola çıkarak Oktan ve Küçükalkan (2013), Demirkubuz filmlerinde kadınların adeta şeytani varlıklar olarak tasvir edildiklerini dile getirmektedirler.
Toplumsal Sorunlardan Bireyin Dünyasına Zeki Demirkubuz Sineması
Bizi meraka teşvik eden kötülüktür. Kötülüklere bakarken ya da onlar nedeniyle acı çekerken başlar anlama çabası. Bu anlama çabasının kaynağı olması nedeniyle kötülük olgusuna ilgi duyduğumu söyleyebilirim. Hatta daha da ileri gidip bugün insan hayatına yön veren anlamların tümünün kaynağında kötülük olduğunu düşündüğümü söyleyebilirim... Her şey kötülükle yüzleştiğimiz anda bir soru olarak ortaya çıkıyor, ya da bir kuşku olarak beliriyor. Kötülük son derece sorgulayıcı ve insani olmanın anlamını belirleyici bir şey.
Zeki Demirkubuz Sinemasında Şiddet: Masumiyet ve Kader