Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
157 syf.
·
Puan vermedi
Rastlantı, dünyanın en eski ilahi gücüdür..
"İnsan önyargısızdır: İster canlı olsun ister cansız, tıpkı dün­yanın geri kalan bölümüne yaptığı gibi kendini de kobay olarak görür. Tıpkı diğer türlerin kaderinde rol aldığı gibi, kendi türünün kaderini de keyifle oynar. Kör bir istekle daha fazlasını bilmek iste­diği için, diğer türler karşısında gösterdiği kayıtsızlık ve yırtıcılıkla
İmkansız Takas
İmkansız TakasJean Baudrillard · Ayrıntı Yayınları · 2012158 okunma
Baştan çıkarma, nesnenin doğrudan ve ölümcül ışıması, eğretilemenin sonu, büyülü bir dünyanın stratejisi, anlamın diyalektik kendinden geçişlerine ve tarihin fazlaca saf kurnazlıklarına son veren bir yanılsamanın muzaffer dirilişidir. Eğer kurgudan söz ediyorsanız, metnin her tür referansı ortadan kaldırması gerekir. Eğer simülasyondan söz ediyorsanız metnin, bütün gerçekliğini muhafaza ederken anlama meydan okuması gerekir. Eğer baştan çıkarmadan söz ediyorsanız dilin, eksilti yoluyla her şeyi yolundan saptırması gerekir. Aksi takdirde dil ne işe yarar ki? Dil kadındır: Kendi söylediklerine dönüşerek sizi baştan çıkarır. Sizi baştan çıkarmayı başaramadığında, sürekli olarak intikam almaya çalışacağı için de kadındır. Yalnızca sizin söylettiklerinizi söyleyerek intikam alacaktır; tıpkı, yalnızca talep ettiklerinizi yapan bir kadın gibi.
Reklam
Jean Baudrillard (Dünyanın Sonu)
...Baudrillard, gerçek dünyanın ortadan kalkmasının kusursuz bir cinayet olduğundan söz eder ve kusursuz cinayetin suç kanıtının “kusursuzluk” olduğunu vurgular. Böylece bu durum, dünyanın eksikliklerini tamamen gidermek, onu mükemmelleştirmek anlamına geldiği kadar dünyanın sonu olduğunu da ifade etmektedir (Adanır ve Yıldırım, 2005: 73). Kusursuz cinayet, tüm verilerin güncelleşmesiyle, tüm eylemlerimizin, tüm olayların katıksız bilgiye dönüşmesiyle, dünyanın koşulsuz bir gerçekleşimidir. Kısaca, gerçekliğin kopyalanması ve gerçekliğin klonlanarak yok edilmesi yoluyla dünyanın hızlandırılmış çözülmesi, yani nihai çözümüdür (Baudrillard, 2006a: 40).(Çağdaş Sosyoloji Kuramları,Bölüm 5-Tüketim Toplumu ,Aöf)
Trans-ekonomik
“Segalen, dünyanın bir küre olduğunu gerçekten anladığımız andan itibaren yolculuk diye bir şey kalmadığını söylüyordu: çünkü bir kürenin üzerindeki bir noktadan uzaklaşmak bu noktaya yaklaşmaya başlamak demekti. ...Segalen’nin dediği gibi, “turizm” başlıyor. Daha doğrusu, yolculuk etmeyip, sınırları çizilmiş topraklar içinde daireler çizerek dönen [hiçbir yere gidemeyen] insanların sonu gelmez turizmi başlıyor. Egzotizm öldü.”
Sayfa 32 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Sonuç olarak iletişim sürecinin dayattığı bir kural olan herkesin gözü önünde zorla içini dökme ve yalnızca dış görünümlerle ilgilenme daha uzun süre başımızı ağrıtacağa benziyor. Acaba bu konuda hastalıklı metaforlardan mı yararlansak? Histeri denilen şey, kişinin kendini parçalayarak varlığını sergileme, kendini ifade etme, bedene tiyatral ve işlemsel bir anlam kazandırma hastalığı; paranoya da dünyanın kesin kurallara uygun bir şekilörgütlenmesi ve yapılandırılmasıysa; bu durumda bizim iletişim, haber süreci, tüm elektrik, elektronik vb. ağlarla suç ortaklığı içinde bulunmamız sonu gelmeyen izleme alışkanlığımızla yeni bir şizofreni biçimine yol açtığımızı söylemek gerekecektir.
Sayfa 89
Gerçek nedir? Ya da gerçek gerçek midir?
Bu soru tarihsel olarak filozofların yanıt aradığı en önemli sorulardan birisidir. İnsanların çoğu aslında toplumsal yaşam içerisinde gerçeği aramazlar, daha doğrusu gerçek diye bir sorunları yoktur. Çünkü çoğu zaman gerçeğe ulaşma çabası riskli ve tehlikelidir. Bu yüzden sistem tarafından kendilerine sunulan sanal gerçekliği yaşamayı tercih
Reklam
Yokoluş Sürecindeki Batı Kültürü
[*Fransız Sosyolog Jean Baudrillard (1929-2007)'ın, "Sessiz Yığınların Gölgesinde ya da Toplumsalın Sonu" (1991) adlı eserinde, Türkiye hakkında yorumu]: ...Batı ile dünyanın geri kalan ülkeleri (özellikle Türkiye gibi ülkeler) arasındaki tarihsel süreç farklılığıdır. Günümüzdeki ulaş­mış oldukları noktada tıkanıp kalan Batılı toplumlar bir yokoluş süre­cine girmişlerdir. Kuramcının deyimiyle sonu gelen her kültür ya da uygarlık gibi Batı kültürü ya da uygarlığı da ortadan kalkacaktır. Bu ise küreselleşme yoluyla gerçekleşecektir. Bu durumda, gelişmesini sürdüren Türkiye gibi ülkeler, tarihsel ve toplumsal açıdan kesinlikle bir duraklama dönemi yaşayan Batılı toplumlara yabancılaşmaya başlayacaktır.
Sayfa 219 - Su Yayınevi, 2005, ISBN: 975-6709-27-8Kitabı okudu
Düşünce Okumaları Üzerine 2.Etkinlik...
Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce İslam Düşünce Okumaları üzerine 1.Etkinliğimizi düzenledik. Yapılan istişareler sonunda bu bağlamda 2.etkinliğimizi de düzenlemeye kara verdik:)) Amacımız; 1-Bir düşünürün kitabı belirlenip belli bir zaman diliminde okunması, 2-Veya kimde hangi düşünürlerin kitapları varsa onların
Okunması Gereken İslami 100 Fikir Kitabı
Çağ ve İlham-I-II-III-Sezai Karakoç İnsanlığın Dirilişi-Sezai Karakoç Diriliş Neslinin Amentüsü-Sezai Karakoç İslam'ın Dirilişi- Sezai Karakoç Bu Ülke-Cemil Meriç Mağaradakiler- Cemil Meriç Kültürden İrfana- Cemil Meriç İdeolocya Örgüsü- Necip Fazıl Kısakürek Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu- Necip Fazıl Kısakürek Müslümanca Düşünme
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Donna Haraway'in 1985 yılında yayınladığı özellikle sosyalizm-feminizm üzerine yeni açılımlar sağlamayı hedefleyen pomo bir metindir. alt başlığı "science, technology, and socialist-feminism in the late twentieth century" (yirminci yüzyılın sonunda bilim, teknoloji ve sosyalist feminizm) idir. ayrıca, haraway'in "simians, cyborgs
Siborg Manifestosu
Siborg ManifestosuDonna Haraway · Agora Kitaplığı · 200641 okunma
Reklam
Nihai Çözüm ya da Ölümsüzlerin İntikamı
İnsan önyargısızdır.İster canlı olsun ister cansız,tıpkı dünyanın geri kalanına yaptığı gibi kendini de kobay olarak görür.Tıpkı diğer türlerin kaderlerinde rol aldığı gibi,kendi türünün kaderini de keyifle oynar.Kör bir istekle daha fazlasını bilmek istediği için,diğer türler karşısında gösterdiği kayıtsızlık ve yırtıcılıkla kendi sonunu programlar.Onu aşırı bencil olmakla suçlayamayız.O güne dek kadere teslim olmuş diğer türler için hazırladığı,sonu bilinmez deneysel bir kadere adar kendini.Kendini koruma içgüdüsü gibi bir şey bu doğal kaderin parçasıyken ,yeni deneysel kader bunu benzer tüm kavramları silip süpürür.Böyle bir durum,özlemle ve pişmanlıkla ilgili,korunmaya ve muhafaza etmeye yönelik ekolojik takıntının ardında bulunan bambaşka bir eğilimin üstün geldiğine işaret eder;"Türün sınırsız bir deneylemeye kurban edilmesi eğilimi."
Sayfa 37 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
43 öğeden 31 ile 43 arasındakiler gösteriliyor.