Yeterince katlanmayı başarınca her şeye alışmak kolay oluyordu. Biz de soğuğu ve karanlığı kabullendik. Gecenin farklı ışığını, solgun mavisini sevmeyi öğrendik. Ay ışığı altında dünya daha masum görünüyordu. Dünyayla ve karanlık günlerle barışık olmak, mutlu olmanın tek yoluydu. Hepimizin güneşi tekrar görmekten bile çok istediği tek şey de avuçlarımızda, kalplerimizde birazcık huzur bulunmasıydı.
Sayfa 242Kitabı okudu
Tamam, haksızlıklara uğradığını kabul edelim. Hatta işin içinde yaralamalar, incitmeler, belki de kötü niyet bile vardı. Peki, bu insana ömrünün so­nuna kadar senin hayatına hükmetme hakkını ve­ recek misin? Aff etmekle kendimize iyilik yapmış oluruz. Eğer affetmezsek, yerimizde saymayı ka­bullendik demektir! Olduğumuz yerde kalırız ve başkalarına hayatımıza hükmetme hakkını veririz. Belki bu insanlar çoktan ölmüştür ya da başka bi­riyle mutlu bir evlilik yaşıyordur. Bir tek biz bu af­fedemeyenler dönemecinde takılıp kalmışızdır.
Reklam
- "Bizler.." dedi, "Kanımızı terleriz. Bunu bir alışkanlık haline de getirdik. Terimiz sizinki gibi histeri kokmaz ama, kan kokusunu sevmeyi de öğrenebildik bu arada. Hah, itildik, övüldükçe! Uçlarda, sınırda yaşamaya zorlandıkça, horlandıkça, kabullendik bunu!."
Pişmanlık
Ben sana yeterince babalık yapamadım. Geçmişte atalarımız bize ne öğrettiyse hiç sorgulamadık, doğru bildik, kabullendik, yaşadık, yaşattık. İşte bundan kaybettik. Saçını okşamak, sevgi göstermek ayıp dedik, şımartmayalım dedik. Sevgimizi yok saydık. Başlık parası aldılar zamanında, o kültürü sürdürdük. Sanki evladımız malmış gibi teklif ettik, yetmedi pazarlık yaptık. Evlendin hiç sormadık mutlu musun? diye. Eşi dövdü, görmezden geldik. Kocasıdır, döver de sever de dedik. Yetmedi, ekledik. Beyaz gelinliği ile giren beyaz Kefeni ile çıkar diye. Kızım, beni affet demeye yüzüm yok, çok çektirdim canını çok yaktım. Senin küçük yaşta bunları yaşamana neden oldum. Babam içeride oturanlara gözleriyle işaret ederek devam etti, bu insanlar kadar seni ne düşündüğünü, ne istediğini anlamadım ve sana aile sıcaklığını yaşatamadım. Ama Allah'a şükürler olsun, onlar olmasaydı, halimiz nice olurdu. Şimdi, belki gecikmeli de olsa, müsadenle sana babalık yapmak istiyorum.
Sayfa 131 - Alaska YayınlarıKitabı okudu
Sen ve ben çoğukimse değiliz. Demek ki çoğukimsenin durumu bize uymaz. Dünyada rahatlık aramıyoruz, dünyanın katılığını olağan karşılamıyoruz ve bu katılığa katılıkla cevap vermek gerektiğini düşünmüyoruz. O halde dünyada rahatlık aramıyoruz diye eziyeti onayladığımız söylenebilir mi? Dünyanın katılığına katılıkla cevap veremeyeceğimize göre yumuşaklık gösterip ezilmeyi mi kabullendik? Yenilmeyi göze mi aldık? İşte diyalektik tuzağı. Sen ve ben bu tuzağa yakalanmadığımız kadar insanız. Çoğukimse bu tuzağa düştüğü için insanlığından uzaklaşıyor.
Sayfa 2 - PdfKitabı okudu
Yıldırımlardan, yer sarsıntısından ve dibe çökmekten korkan kişi, kendisine çok değer veriyor demektir. Oysa farkına varmalı zayıflığının ve korkmalı kayıtsızlığından! Öyle kutlu organlar tahsis edilmiş şekilde doğduk ve kabullendik ki bu büyüklüğü, dünyanın parçaları hareket etmedikçe, gök yankılanmadıkça, toprak çökmedikçe, ölemeyeceğiz, öyle mi!
Sayfa 222
Reklam
203 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.