Hosseini “Afganistan’ın kadınlarına adayarak” başlıyor kitabına.
Afganistan yakın tarihi ve bu süreç içerisinde kadınların durumunu bir kurgu etrafında yedirerek anlatan güzel bir roman. Yazarın dilini ve anlatımını çok beğendim. Zira bu kadar ağır bir konuyu, Talibanı, kadınları anlatmasına rağmen olayları o kadar güzel bir birine bağlamış ki
1978 lerde afganistanda devrim oldugunda babra karlma hükümetinin 1 nolu devrimci maddesi kadın erkek eşittir oldu..bu maddeye ilk kabile yani hayvansı hayat yaşayan ortaçağ barbarları karşı çıktı .. çok geçmedi sovyetlerin insancıl elini uzattıgı afganıstana kan gözyaşı ve sömürü nün sembolu amerika el attı adına mücahit dedikleri insan bile denmeyecek hayvansı talibanı ve diğer mücahit denilen insan sefaletlerini silahlandırdı. bunun için pakistanda 25000 adet medrese acarak burda amerikan şeriatınına bağlı militanları yetiştirip özgürlükçü yenilikçi afgan hükümetini düşürttü insan sefaleti dyebileceğimiz taliban insanlığın ortak kültür mirası başta iki buda heykeli olmak üzere ne varsa yaktı yıktı yok etti kadını aşağıladı müslümanlar birbirilerine ait mahalleri bombalayıp kadın çoluk çocuk demeden yok etti bu kitaptada çeşitli kesitlerle bu insanlık dramı anlatılmaktadır ker bayan arkadaşın bu kitabı okumasını şiddetle tavsiye ediyorum okusunlarki ülkemizdeki laikliğe cumhuriyete daha fazla sahip çıkacaklardır ...
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,7bin okunma
'Ölümün ucunda şiir varsa, okuyalım.
Hangi satır daha az öldürür ki adamı,
Hangi kadın ya da hangi erkek sevdim diyebilir?
Öldürmek, şiirin nabzı.
Bilhassa sevmeye eşittir!
Sevmek öldürmektir aslında..
F.G
Kapitalist toplumda eşitliğin anlamı değiştirilmiş
tir, Eşitlikle kastedilen, bireyselliğini yitirmiş insanların,
otomatların eşitliğidir. Bu gün eşitlik birlikten
Çok ayrılık anlamına gelmektedir. Bu soyutlamaların
aynılığı, aynı işte çalışan, aynı biçimde eğlenip aynı
gazeteyi okuyan, düşünceleri, duyguları ayın olan
insanların
Birlikte yaşadığı sevgilisine "Kadın erkek eşittir, bir gün bulaşıkları ben yıkarım bir gün sen" diyen kadın, neden cafe-barlarda gezerken, hesaplar geldiğinde eşitlikten bahsetmeyip, "erkek arkadaşımsın, tabi ki sen ödeyeceksin" diyebiliyor?
Görünüşe bakılırsa, çoğu erkek, kadına başka yoldan sahip olamayacakları için evlenirler; çoğu kadın da, bir erkeğe sahip olmadan evlilik durumuna geçemeyecekleri için kocaya varırlar. Amaçları apayrı olmakla birlikte, iki tarafca kullanılan yöntemler birbirine eşittir.
Özgürlükçü çağdaş anlayış: Kadın ve erkek sosyal saygınlık ve yasal
yönden eşittir. Kadının sosyal düzen içindeki yerini tanımlamada
demokratik süreç yer almalı, kadın kendi işlevlerini tanımlamada en
önemli güç olmalıdır. Kadın hakları ve kadın özgürlüğü önemlidir
ve güncelliğini kaybetmeden sürekli söz konusu edilmelidir.
Geleneksel otoriter kültür: Kadın ve erkek eşit değildir, çünkü eşit
yaratılmamışlardır. Erkeğin sosyal, yasal, psikolojik üstünlüğünü kabul
etmeyen kadın aile mutsuzluğunun ve toplumsal çöküntünün kaynağıdır.
...Kadınla erkegin birbirine eşit olup olmadığını tartışmak elma ile armudun aynı olduklarını iddia etmek gibidir...Mahiyetleri farklı olan şeyler birbirlerine eşit olmazlar. Olsalardı ayrı olmazlardı.
...Hem bu feministler kadın erkeğe eşittir diyorlar da; neden erkek kadına eşittir, demiyorlar. Bununla, zihinlerinde irtifa kaybeden kadını erkeğin derecesine yükseltmeyi talep ettiklerini ilan etmiş olmuyorlar mı?
Farklılıkların giderilmesi doğrultusunda giderek
artan eğilim, ileri sanayi ülkelerinde, gelişmekte olan eşitlik kavram ve deneyimiyle yakından ilgilidir. Dinsel açıdan eşitlik, tanrının evlâtları olduğumuz, aynı ilâhı insan özünü taşıdığımız, hepimizin bir olduğu anlamına gelmektedir, Bu aynı zamanda insanlar arasındaki büyük farklılıkların