Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitabı bitirdim, şu ana kadar okuduklarım içinde en karanlık olan distopya buydu. Irkçı, militarist ve kadın düşmanı bir yönetim hakim. İnsanlara dogmatik bir din haline getirilmiş faşist ideoloji dikte ediliyor. Kadınlara evcil hayvanlardan daha fazla değer verilmiyor. Eğer oğul, hatta kız bile doğuramazlarsa o kadar bile değerleri yok. Paylaştığım alıntılardan daha sert olanları vardı hepsini paylaşmadım. Mesela erkek üstünlüğünü, kendi değersizliğini kabul etmeyen, özgürlük isteyen bir kadının ağır işkence görerek öldürülmesi gibi. Böyle rahatsız edici şeyler çok vardı. Bu kitabı Maynun ve Öz ile karşılaştırdım çünkü o da çok karanlık bir distopyaydı. Swastika Geceleri, Aldous Huxley'in Maymun ve Öz'ünden daha karanlık bence. O post-apokaliptik dünyada da kadınlar değersiz 'kaseler'dir, tek görevleri erkeklere itaat edip çocuk doğurmaktır. Ama sonuç Swastika Geceleri bana daha karanlık geldi.
Hamdi Gülen

Hamdi Gülen

@persona_nongrata
·
27 Nisan 15:21
Belki bunu söylemek için erken olabilir, yeni başladım ama feminist yazar
Katharine Burdekin
Katharine Burdekin
tarafından yazılan
Swastika Geceleri
Swastika Geceleri
en sert, en karanlık distopya olabilir. En azından okuduklarım içinde.
Kadının özgürleşmesi, kurtuluşu, toplumun nerede olduğunu da gösterir. Sizin işçi kadınlarınızı görüyorum sokakta kocalarıyla birlikte. Suskun ve çekingenler. Kimileriyle de konuşuyorum. Hem işyerinde, hem akşam eve döndüklerinde bütün ev işini de kendilerinin yuklendiklerini söylüyorlar. Bu çok yıpratıcı ve sömürücü bir şey. Düşünün, iki insan aynı yerde aynı koşullar içinde ekmek parası kazanıyorlar, sonra birlikte eve döndüklerinde erkeğin işi bitmiş sayılıyor, kadın yeniden evdeki işleri sürdürüyor. Bu dünyanın pek çok yerinde böyle. Ben bu açıdan kaç yıldır erkek olayına da bakarken, kadının özgürleşmesi için onların da çok şeyi göze alması gerektiğini anlamış bulunuyorum. Bu özgürlük, kadınların; cinsellikten siyasal bakışa, çalışma hayatındaki haklardan çocuk büyütmeye, özgür evlilikten babasız çocuk sahibi olmaya değin her noktada vermesi gereken bir savaştır. Kadın erkek ilişkisinin şimdiye kadar yürürlükteki koşulları değişmezse, erkeği ben her şeyi sömürmeye hazır, yapışkan bir balık gibi görüyorum. Üstelik geri kalmış ülkelerin kadını daha da acınası bir durumda...
Sayfa 124 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Özgürlük diye diye neye dönüştü kadınlar:
Kadın ve işdüzeni, kadının özelliğini ve iç özgürlüğünü yok etmeyecek biçimde yeniden düzenlenecek, bugün görülen, kadının özgürlüğü adı altında, yedek bir erkek türüne dönüştürülerek yozlaştırmaya gidiş önlenecektir.
Sayfa 56 - Diriliş yayınları, 47. BaskıKitabı okudu
186 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın incelemesi değil kendi düşüncelerim
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim. Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
İslamda Kadının Çalışması ve Sosyal Güvenliği
İslamda Kadının Çalışması ve Sosyal GüvenliğiFaruk Beşer · Nun · 200921 okunma
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
432 syf.
5/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Kitaba istekli başlayıp zar zor okudum . Çünkü yazarın diğer kitaplarını okuyan biri olarak diğer kitaplarıyla çok benzerlik barındırdığını söylemeliyim. Yağmurlu bir havada karşı karşıya getirmiyorsa olmuyor yazar . Vaveyla, Asi çakıltaşı, ihtilal ve gül kuyusu kitaplarında karakterler yağmurlu bir havada gerçekleşen bir olayla karşılaşıyorlar.
Gül Kuyusu 1
Gül Kuyusu 1Binnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 010 okunma
Reklam
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
İrlanda'da eşit işe eşit ücret mücadelesini kuruşu kuruşuna kazandı kadınlar. İran'da özgürlük mücadelesi "Beyaz Çarşamba" devam ediyor, canları pahasına yeni kazanımlar elde ediyor kadınlar. Arjantin, Afganistan, Şili tıpkı bizim gibi; "Bir kişi bile eksilmeyeceğiz" diyen kadınlar kadın cinayetlerine karşı meydanları dolduruyor. Polonya'da İrlanda'da Arjantin'de kürtaj hakkımız için mücadele, bazen kazanıyor, bazen yeniliyor. Ama yenildiğimizde de "iyi yeniliyoruz." "Sel durulmuyor, kadınlar durmuyor" diyen grevler yayılıyor. Suudi kadınların onca yoksunluk altında cezaları göze alarak o arabaları sürmesi, daha rahat rejimlerde yaşayan kadınları daha çok mücadeleye zorluyor. Dünyada halk düşmanlığını ve adeta kadın düşmanlığını bünyelerinde cisimleştiren erkek liderlere böyle yanıt veriyor kadınlar. Asya'dan Amerika'ya Uzakdoğu'dan Ortadoğu'ya tüm coğrafyalarda birbirlerini görüyor, birbirlerinden öğreniyor, güç alıyorlar. Biliyorlar: Anlatılan hepimizin hikâyesidir.
Sayfa 178Kitabı okudu
.... Porno ve Kadınların Kendi Bedenlerini Metalaştırması Üzerine Moderm Kültürü Zehirleyen Uğursuz Eğlence Öncelikle yazıya geçmeden önce şunu belirtmeliyim ki burada anlatılan her şey kendi düşüncem ve kendi çıkarımlarımdır. Bu konuyu uzun süredir düşünmüş biri olarak bir yazı yazmaya karar verdim. Çünkü çevremden gördüğüm kadarıyla insanlar
Kadın kısmının gerçek durumu böyledir. onun köleleştirilmesi, erkeklerin kadını bir zevk aracı olarak görmelerinden ileri geliyor. Erkeklerin çoğu bu isteklerinin çok isabetli olduğunu sanır. kadınlara özgürlük verilir; görünürde de erkeklerle eşit haklar tanınır. buna rağmen o her yerde, yine bir zevk aracı olarak görülmekten kurtulamaz. O, çocukluğundan itibaren böyle yetiştirilmiş, böyle büyütülmüş; onun da bu durumunu toplum da onaylamıştır. Böylece kadın, küçük düşürülmüş; boynu bükük bir kul ve köle derecesinde süründürülmüş, erkek de rezilce o kulun ebedi sahibi ve ahlaksız efendisi olup çıkmıştır.
Sayfa 87 - Bahar yayıneviKitabı okudu
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
Gözlerine kara gözlükler takıp sonra da güneşi göremediğini söylüyorsun.
Merhabalaaaar! Nevâl El-Seddavî, Mısır'da 1931'de doğan ve 2021'de vefat eden, doktor, yazar, psikiyatrist ve feminist aktivist kimliğiyle tanınan bir şahsiyetti. 20'den fazla roman ve 10'dan fazla öykü koleksiyonu kaleme alan El-Seddavî, eserlerinin 40'tan fazla dile çevrilmesiyle dünya çapında bir üne
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınları · 201613,4bin okunma
176 syf.
8/10 puan verdi
Ölümün Aynası
………….……….………………………………………………………… 1913'te Miguel de Unamuno (1864-1936), 1888'den beri farklı gazete ve dergilerde yayınladığı yirmi altı hikayeyi "Ölümün Aynası'nda" toplamıştır. «Hayır Jose Antonio, hayır! Bu aşk acısı değil, başka bir şey, bu hayat acısı.» S. 8. Hepsi, bazen bizim reddettiğimiz yanlarımıza,
Ölümün Aynası
Ölümün AynasıMiguel de Unamuno · 1984 Yayınevi · 201627 okunma
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
İnsanlığından korkmayan kadın ve erkek güler yüzlü olur.Merhamet duygusu empatinin,insaflı olmanın,olgun insan olmanın belirtisidir.
Sayfa 218Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.