Kitap 18. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı'nın ve Konya'nın sosyo-ekonomik durumunu konu almaktadır. Kitabın başlarında genel olarak Osmanlı döneminden bahsedilmiş daha sonra da Konya ele alınmıştır. Tarih derslerinde 18. yüzyılda Osmanlı dönemini görmekle birlikte ayrıntı diyebileceğimiz ama aslında bir devletin, kültürün izlerini taşıyan
1899'da Kadının Özgürlüğü [Tahrirü'l Mer'e] adı altında Arapça muhteşem bir kitap çıktı. Yazarı Paris'te eğitim görmüş ve kendisini etkilediği belli olan Fransız bir kız arkadaşı olan genç Mısırlı avukat Kasım Emin'di. Paris'teyken Kasım Emin tutkulu bir kadın hakları savunucusu olmuştu. Kitabının ana konusu kadınları eğiterek konumlarını yükseltmek ve böylelikle sosyal ve mesleki hayata girişlerini sağlamaktı. Emin özellikle örtünün kaldırılmasını ve çokeşliliğe, cariyeliğe ve talaka onay veriyormuş gibi görünen Kur' an ayetlerinin yeniden yorumlanmasını öneriyordu. Ona göre Müslüman toplum sadece kadınları özgürleştirerek özgürleşebilirdi çünkü özgür bir toplum bütün mensuplarının özgür olduğu bir toplumdur. İslami bakımdan bu devrimsel önerilerini meşrulaştırma çabalarına rağmen Kasım Emin' in kitabı Mısır ve diğer yerlerdeki gelenekçi yapıların ciddi tepkisini doğurdu.
Üç Silahşor
Roman meşhur 3 silahşör Athos Porthos ve Aramisin yanına; Gaskonyalı genç, hırslı, güçlü, inançlı D'artagnan'ın yanlarına katılmasıyla olayların gelişmesiyle başlıyor. 3 silahşör'ün yanlarına katılma süreci biraz sancılı olan d'artagnan babasının bizzat eski silah arkadaşı olan D'essarts birliğinin komutanı
"Maddie dünyanın nasıl bir yer olduğunu, kadınların bu dünyada nereye ait olduklarını çok geç anlamıştı. Gizli olduğu sürece erkeklerin kızlarla takılma hakkı vardı anlaşılan. Erkeklerin, bazı erkeklerin, ilgilerine cevap vermeyen kızları öldürme hakları da vardı."
Herkese selamlar @arkadya_kitap tan çıkan taptaze, gizem türünde
“Saç Örgüsü”
Coğrafya kader midir? Evet bence coğrafya kaderdir. Ama bu kaderi umutla ve azimle yeniden inşa etmek çok büyük ve övünülecek bir başarıdır. Hele de kadınsan…
Kitabımızda birbirinden hiç haberi olmayan ama birbirine saç örgüsü ile bağlanmış üç kadın karakter var. Saç bir metafor olarak kullanılıyor üç tutam saçın birbirine dolanması
Yine Kadınlar ve yine bir mücadele. Bu öyle bir dünya ki, sanırsınız günümüzün Afganistan'ı. Bazıları bu öyküleri gelecekten bir şeymiş gibi yazıyorlar bakınız Margaret Atwood, bazıları ie günümüzden bir şeymiş gibi yazıyor bakınız Khaled Hosseini - Bin Muhteşem Güneş. Ortak fikir yine aynı, ezilen, hakları elinden alınan ve aşağılanan kadınlar... Distopik öykülerin en çok bu kısmını beğeniyorum, hayatlarımızdan o kadar uzak ve hayatlarımıza bir o kadar yakın olmaları. Bir kadının eşini seçememesi, kiminle ne kadar yakınlaşabileceğinin kararının onun eline bırakılmaması ve bir yerde tecavüze varan zorlamalar ve psikolojik kısıtlamalar tüm bunların en sinir olduğum kısmı. Hayatınızda size de neyi nasıl yapmanız gerektiğini sürekli söyleyip duran insanlar yok mu? Müdürünüz, kocanız, sizden üst bir pozisyonda (iş anlamında ya da hayattaki statü anlamında) olmasına gerek bile yok, bazen arkadaşlarımız bile bize bunu yapıp duruyor. Hepimize diyorum ki içimizdeki direnişçiyi ortaya çıkarmalıyız ve kimsenin bizi bizden iyi bilmediği gerçeğini kafamıza sokmalıyız artık. Cinsiyetinizin bir önemi yok, ben benim, siz sizsiniz ve kendimizi en iyi biz biliriz. Kullanılabilecek ne kadar kişi zamiri varsa hepsini kullandıktan sonra, belirtmek istediğim şey şu ki: hislerinize güvenin... Ne istediğinizi bırakın onlar söylesin ve sonra istekleriniz için gözünüzü kırpmadan savaşın!!!
“Bazı planlar ahlaksızlığın ötesindeydi. Hint Hakları Derneği , vasisi mal varlığının çoğunu alarak kaçan dul bir kadının durumunu ayrıntılarıyla anlattı . Daha sonra vasi, Osage İlçesinden taşınan kadına, artık parası kalmadığını söyleyerek, onu iki küçük çocuğunu yoksulluk içinde büyütmek zorunda bıraktı. Dul kadının bebeği hastalandığında, vasi, kendisi için yalvarmasına rağmen yine de parasının herhangi bir kısmını vermeyi reddetti. 'Uygun gıda ve tıbbi bakım olmadan bebek öldü.' Osage'ler bu tür planların farkındaydı ama onları durdurmanın hiçbir yolu yoktu. Dul kadın bebeğini kaybettikten sonra dolandırıcılığın kanıtı bölge hakiminin önüne getirildi ancak göz ardı edildi.
Sığlıklar // Minna Canth
Fin edebiyatının güçlü seslerinden, kadın hakları savunucusu Canth ile günaydın.
Yazar’ın Zola etkisinde kaldığı bilinmekle birlikte Fin edebiyatı kurucusu olması, kadının toplumdaki yerini sağlamlaştırmaya, bir birey olduğunu vurgulamaya çalışması dikkat çekici.
#sığlıklar yazıldığı dönem de göz önünde bulundurulursa Alma karakteri ile güçlü kadının sesine odaklanmaya çalışan bir metin. Özgürleşme yolundaki adımlarda “elalem” örgütü yine iş başında.
Satır aralarında arka plana atılan sorumlulukların getirdiği vicdan muhasebesi ile Alma’nın hikâyesine odaklanır okuyan.
Kısa ama öz bir metin.
SığlıklarMinna Canth · Kanat Kitap · 201225 okunma
•°•°•°•
Babacığım, sevgili babacığım... Ben güçlü müyüm? Birine bağlı olmamaya, sevmediğin insanın denetimi ve gözetimi altında yaşamamaya, bağımsız olmaya çalışmak, ben olmak istemek güçlülük mü?
•°•°•°•