"Ah Milena: Mektuplarını; tüylerini kabartıp tetikte bekleyen bir kedinin dikkati ile okuyorum."
"Belirli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya erişmek de gerekir."
Franz Kafka'nın 
Aforizmalar kitabını okumaya başlayıp, bunalıp, yarım bırakamayışımı anlatan alıntı ile başlamak istedim incelememe. Kitabı iki günde okudum ama bu kitap akıcı olduğu için değil, bitsin artık bu çile diyeydi. Kitabı okurken, kendimi Müslüm Gürses konserinde jiletlerle kollarını çizenler gibi hissettim sık sık:)
Aforizmalar kitabına, umarım 
Milena'ya Mektuplar gibi olmaz diyerek ve korkarak başladım. Milena'ya Mektuplar kitabı beni o kadar bunaltmıştı ki Kafka okuma cesaretini toplamam epey zaman aldı. Bu kısa kitabıyla Kafka okuma cesaretini belki geri kazanırım dedim ama olmadı malesef. Birkaç güzel alıntı dışında kitabın bende bıraktığı olumlu bir şey olmadı. Bu puanı da o alıntılar için verdim.
İncelemelerimi okuyan, beni takip eden okurlar bilir, kitapları olumsuz yönde eleştirdiğim çok çok nadirdir. Bu da o nadir kitaplardan biri. Kitabı tavsiye edemiyorum, kitapla kalın kitap dostları.
Kalbime kazıldı adın
Bir an olsun silinmedi.
Yeryüzünde hiçbir kadın
Senin kadar sevilmedi.
Ne Ahmed Arif'in Leyla'sı,
Ne Kafka'nın Milena'sı,
Ne de Nazım'ın Vera'sı,
Senin kadar sevilmedi.
Vurdun beni sevdan ile
Dolaştırdın dilden dile
Zühre, Aslı, Şirin bile
Senin kadar sevilmedi.
02.10.2021
Mehmet Baran Baykara
Ha bir şey daha: on sekiz yaşında bir sevgilim var!
Evet, benden tam on iki yaş küçük! Fakat bunda bir şey yok bayım; Kafka ile Milena arasında da tam on iki yaş vardı. Abelard ile Heloise arasında yirmi yaş. Çok sevdiğim Oğuz Atay ile Pakize Kutlu arasında da on sekiz yaş vardı. Peki Dostoyevski? Ah evet, karısı Anna Grigoryevna ile arasında tam yirmi dört yaş vardı. Ah tabi, onlar başka adamlar, diyeceksiniz. Bize gerçeklerden söz et! Gerçek şu ki, ben atalarımın yolunda gitmekten gurur duyuyorum: büyükbabamla büyükannem arasında tam on beş; babamla annem arasında on bir yaş var.
