Açıklamalar Cildi

Günlükler

Franz Kafka
7.8/10
59 Kişi
365
Okunma
76
Beğeni
16,6bin
Görüntülenme
Günlüklerden Max Brod ve Heinz Politzer'in ortaklaşa hazırladığı bir seçme Günlükler ve Mektuplar ismiyle ilk kez Prag'daki Heinrich Mercy Sohn Yayınevi'nden çıktı. Günlüklerin tamamı, Günlükler 1911923 ismiyle Max Brod tarafından baskıya hazırlanarak 1951'de S. Fischer Yayınevi'nce yayınlandı. Bu baskının Türkçe çevirisi 1985 yılında Cem Yayınevi'nde çıktı. Çeviri üç Kafka araştırmacısı Hans-Gerd Koch, Michael Müller ve Malcolm Pasley tarafından hazırlanıp 1990 yılında yayınlanan "edisyon kriti" baskısı temel alınarak yeniden gözten geçirildi, yine her üç araştırmacı tarafından hazırlanan Kommentarband'da (açıklamalar cildi) yer alan açıklamalardan bir seçme yapılarak çeviriye eklendi.
776 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Ağustos 1997
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

406 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Ama artık onu kurtaracak bir şey de yoktur yeryüzünde; dolayısıyla davranışı insana, bir akıntının su yüzüne fırlattığı, yanı başında yüzen yorgun birine toslayarak ellerini uzatıp ona tutunmaya çalışan boğulmuş birinin cesedini anımsatır... Kitap bitmeden bir şeyler yazmak istedim. Günlük okumak öykü okumaya benzemez. Herkese zevk vermez çünkü yazarın üslup kaygısı yoktur vs vs ancak biricik Kafka'mızın günlüğü öyle değil! Şu ana kadar okuyup altını çizmeden geçtiğim çok az sayfa var. Kafka günlüğünde o kadar güzel betimlemeler yapmış ki öykü kitabı tadında. Hem hayatını öğreniyorsunuz hem de Kafka'nın güzel cümlelerinin zevkine varıyorsunuz.
Günlükler-1
Günlükler-1Franz Kafka · Cem Yayınevi · 2000365 okunma
%16 (112/678)
1/10 puan verdi
ben böyle rezalet bir kitap görmedim,bir kitap insanı bu kadar mı kendinden nefret ettirir.bıraktıktan sonra direkt çöpe gitti,kütüphanemde görmeye bile dayanamam.
Günlükler
GünlüklerFranz Kafka · Öteki Yayınevi · 2017365 okunma
678 syf.
·
Puan vermedi
Kafka, uyumsuzu belirtmek istediği zaman, tutarlılıktan yararlanır. Banyoda balık avlayan delinin öyküsünü biliriz; akıl hastalarını iyi etmede kendine özgü düşünceleri olan bir hekim sormuş: “Ya balık oltaya gelirse?” Sert bir karşılık almış: “Hadi oradan, budala, burası banyo”. “Barok” türden bir fıkra bu. Ama uyumsuz etkinin bir mantık aşırılığına ne kadar bağlı olduğu burada elle tutulur biçimde kavranıyor. Kafka’nın dünyası, anlatılmaz bir evrendir, insan burada hiçbir şey çıkmayacağım bile bile banyoda balık avlamak gibi işkenceli bir lükse sapar.
Günlükler
GünlüklerFranz Kafka · Öteki Yayınevi · 2017365 okunma
776 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Cem Yayınevi kitabı ikiye önce mi böldü yoksa önce bütün yaptı sonra mı ikiye böldü bilmiyorum ama tek kitapta toplamaları çok iyi olmuş. Bazı sayfaları tavşan gibi geçerken bazı sayfaları kaplumbağa daha hızlı geçebiliyor. Belirli bir üslup takıntısı olmadan, içinden geldiği gibi her konudan bahsederek geçiyor yazar. Okunması da çok kolay öyle başladığı andan sona kadar paragraflar yok. Parça parça ilerliyor ve sevdim. Felice ah Felice beni öyle etkiledi ki, bu kitap çerez gibi geldi yani. Edebi değer taşıyor mu? Her yana çekilir. Yani kitap oldukça sıkıcı ilerliyor ki bu da normaldir çünkü yayımlamak için yazmamış. Kaçınız günlüğünü en yakınlarına bile gösteriyordur? Tahmin edeyim, sıfır? Yani bu tamamen onun özeli ama artık yayımlanmış, vefatının üzerinden de uzun zaman geçmiş adam ne yapsın, nasıl düzenlesin. Gene de dikkat çekici bir kitap olduğunu düşünüyorum, çok fazla beklentiye girmeden, yazarın iç dünyasını tanımak adına okunabilir. İyi ve sabırlı okumalar dilerim..
Günlükler
GünlüklerFranz Kafka · Cem Yayınevi · 2012365 okunma
678 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı okuduğumda Kafka'yı bir sinek gibi gözetliyormuş gibi hissetmiştim nasıl yazı yazdığını, ailesiyle ilişkilerini, politik düşüncesini, tiyatroya gidişini hatta tiyatroya sadece arkadaşının oynadığı gösteriyi izlemek için gittiğini değil karakter analizi yapmak için gittiğini de düşünüyorum. Benden iyi röntgenci olurmuş:D
Günlükler
GünlüklerFranz Kafka · Öteki Yayınevi · 2017365 okunma
·
Puan vermedi
Günlüklerden Max Brod ve Heinz Politzer'in ortaklaşa hazırladığı bir seçme Günlükler ve Mektuplar ismiyle ilk kez Prag'daki Heinrich Mercy Sohn Yayınevi'nden çıktı. Günlüklerin tamamı, Günlükler 1911923 ismiyle Max Brod tarafından baskıya hazırlanarak 1951'de S. Fischer Yayınevi'nce yayınlandı. Bu baskının Türkçe çevirisi 1985 yılında Cem Yayınevi'nde çıktı. Çeviri üç Kafka araştırmacısı Hans-Gerd Koch, Michael Müller ve Malcolm Pasley tarafından hazırlanıp 1990 yılında yayınlanan "edisyon kriti" baskısı temel alınarak yeniden gözten geçirildi, yine her üç araştırmacı tarafından hazırlanan Kommentarband'da (açıklamalar cildi) yer alan açıklamalardan bir seçme yapılarak çeviriye eklendi.
Günlükler
GünlüklerFranz Kafka · Öteki Yayınevi · 2017365 okunma
678 syf.
8/10 puan verdi
Kafka'nın özel zevkleri ve aile-arkadaş ilişkileri, dini kaygıları ve ilgisi açısından bilgilendirici, kimi yarım bıraktığı fragmanlar var (sonunu getirmesini dilerdim) nitekim düzensiz bir günlük tutma alışkanlığı, düşünceleriyle beraber biz de sürükleniyoruz. Aşk ilişkileri açısından ise pek fazla bilmediğimiz bir durum yok.
Günlükler
GünlüklerFranz Kafka · Cem Yayınevi · 2012365 okunma

Yazar Hakkında

Franz Kafka
Franz KafkaYazar · 138 kitap
Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka'nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor. Kafka'nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka'nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı. 1883 yılında Prag'da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi'si annenin çocuğu olan Franz Kafka'nın, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka'nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası'nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu. 1893 yılında öğrenim görmeye başladığı Avusturya Lisesi, yalnızlığını ve kendi içine kapanmasında büyük etken oldu. Çek kökenli bir aileden geldiği halde Almancayı anadili olarak kullandığı için tam bir Çek sayılmayan Kafka'yı, Almanlar da tam anlamıyla kendilerinden görmediler. Ufak yaşlarda da Çekçe konuşan Kafka gittiği Alman okullarının da etkisiyle Almancada ustalaştı. 1901 yılında Altstädter Gymnasium lisesini bitirdikten sonra Prag'daki Karl Ferdinand Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne girdi. Buradaki eğitimi sırasında Alman edebiyatı derslerini takip etmeye başladı. Öğrenciliği sırasında Yiddiş tiyatro çalışmalarında yer aldı ve bu çalışmalara destek verdi. Kafka ilk eseri olan 'Bir Savaşın Tasviri' adlı öyküsünü bu dönemde yazdı. 1902 yılında Max Brod'la tanıştı. Max Brod, Kafka'nın yaşamında önemli rol oynayan isimlerden biri olacaktı. 1906 yılında hukuk öğrenimini doktora ile tamamladı ve bir yıl süren avukatlık stajını yaptı. 1907'de Sigorta Şirketi'nde memur olarak çalışmaya başladı. Gündüzleri sigorta şirketinde sürdürdüğü çalışma hayatının yanı sıra geceleri ölümden bile daha derin bir uykuya benzettiği yazma işine yoğunlaşıyordu. Aynı yıl 'Taşrada Düğün Hazırlıkları' adlı öyküsünü kaleme aldı. 1912 yılında nişanlısı Felice Bauer'le tanıştı. Onunla ilişkisini, üç kez ayrılıp yeniden nişanlanarak, 1919'a kadar sürdürdü. Evlenmemesine neden olarak hastalığını gösteriyordu. Oysa güncesinde evliliği bir burjuva bağı olanak nitelendirmiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Nişanlısıyla bu ilişkisinden geriye beş yüzün üzerinde mektup kalmıştır. Bunlar, Kafka'nın ölümünden çok sonra 1967'de 'Felice'ye Mektuplar' adıyla yayınlandı. 1917'de Kafka, verem olduğunu öğrendi. 1919 yılında geçirdiği ağır gripten dolayı hastaneye kaldırıldı. 1920 yılında Milena Jesenska ile tanıştı. Mektuplaştığı dört kadın arasında en ciddi ve önemli olan Milena Jesenska'ydi. Milena'yla mektuplaşmaları önce bir arkadaşlık gibi başladı, daha sonra tutkulu bir aşka dönüştü. Fakat Milena evli olduğundan bu mutsuz ve imkânsız ask Kafka'yı derin acılara sürükledi. Mektuplaştıkları üç yıl boyunca sadece iki üç kez görüşebildiler ve bu görüşmeler Kafka'yı üzmekten başka bir işe yaramadı, yine de onun yaratıcılığını olumlu yönde etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Daha sonraları edebiyat tarihinin güzide eserlerinden biri sayılacak olan "Milena'ya Mektupları”nda Kafka şöyle dile getirir durumunu; "En çok seni seviyorum diyorum ama gerçek sevgi bu değil sanırım, sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki..." Milena bu mektupları 1939 yılında yayınlaması için yakın arkadaşı Willy Haas'a verdi ve kendisi 17 Mayıs 1944'te Almanya'da toplama kampında öldü. 1922'de emekli oldu, maddi durumu kötüydü ve sağlığı gittikçe bozuluyordu. 1923`de ailesinin etkisinden kaçmak ve yazmaya yoğunlaşmak için Berlin'e taşındı, orada da Dora Dymant adında bir sevgilisi oldu. Dora, Milena`dan daha şanslıydı Nazi Almanya'sına direndi ve 1952`de Londra'da öldü. 1924 yılı 3 Haziran gecesi, 1917 senesinde kaldırıldığı Viyana yakınlarındaki Keirling sanatoryumunda hayata gözlerini yumdu. Kafka'nın eserlerinin hepsinde görülen yabancılaşma olgusu, onun kendi yaşamında da belirgin bir biçimde izlenir. Ona göre ne kadar küçük ve basit bir yaşamı olursa o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır. Nazilerin Çekoslovakya'yı işgali sırasında Kafka ile ilgili birçok belge yok edildi. 20 yıl süren dostluklarının sonunda Kafka bütün yazdıklarını ölümünden sonra yakması için Max Brod'a vermişti. Yazdıklarının gereğinden fazla kişisel ve değersiz olduğunu düşünüyordu. Tabii Max onunla ayni fikirde değildi ve Kafka'nın ölümünden sonra, karışık halde bulunan binlerce sayfa metni toplayıp düzenleyerek yayınladı. Yaşamının ve yapıtlarının ortak yani, Camus'nün dediği gibi, "Her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir". Çünkü yaşamayı bir savaş, ama önceden yitirilmiş bir savaş olarak görür. Çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.