Sene 2009… Üniversite hayatımın ilk yılları… “Topluma Hizmet Dersi” kapsamında körler okuluna gideceğimiz söylendi. Tam adıyla “Gaziantep GAP Görme Engelliler Ortaokulu”. İlk duyduğum anda gitmek istemedim çünkü dersine gireceğimiz sınıf, görme engellilerden oluşan bir sınıftı. İsteksiz olma sebebim o hüzün dolu duygu dolu atmosferi bünyemin
13 yaşından beri kağıt topluyorum Ankara'da. Niğdeliyim. İlk okula başladığım yıl geldik Ankara'ya. Orta okulu bitirebildim yalnızca; hep taktir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
Birbirinden renkli kişiliği olan üç insan bir araya gelirse ne olur ?
Renée 54 yaşında, 27 yıldır aynı apartmanda kapıcılık yapan dul bir kadın. Kapıcı klişelerine ters düşen bir hayatı var. Daha doğrusu görünürde klişelere uygun ama sadece rahat bırakılmak için. Onun dışında o apartmandakilerin tahmin edemeyeceği kendine ait bir dünyası vardı
5 yıldır 1000 kitap üzerinden düzenli olarak kitap okuyorum. Şükür elimden geldiğince tatlı bir sayıya eriştim, çok fazla kitap tavsiyesi aldım, etkinliklere girdim, etkinliği kendim düzenledim, arkadaşlarımın önerilerine uydum, canım sıkıldı ilk önüme geleni okudum, yeri geldi en alakasız kitapları okudum; ancak hiçbir kitapta bu kitabı okurken
"Bir gün aklına gelecek olursam,
Bana şiir ısmarla.
Eylül'ü konuşalım."
Artık sadece kıyıda köşede kalmış kitaplar için inceleme yapma kararı almıştım. Yalnız beni şiire gerçek anlamda bağlayan bu kitabı da incelemek istedim.
Ortaokulda iken yaklaşan Anneler Günü için okulda bir şiir yarışması düzenlenmişti. Elbette ben de