“Safi araştırma, daha iyi bir sigara filtresi ya da daha yumuşak bir kâğıt mendil türü ya da daha uzun ömürlü cephe boyası bulma arayışı değildir. Herkes araştırmadan söz ediyor ama bu ülkede kimsenin bunu pratikte uyguladığı yok. Biz, insanlara salt araştırma yapmaları için para ödeyen ender şirketlerden biriyiz. Araştırmalarıyla böbürlenen çoğu şirket, beyaz önlükler giyen, işini tarifnamelere bakarak yapan ve sonraki yılın Oldsmobile’inde daha geliştirilmiş bir silecek olacağı hayali kuran zavallı teknisyenlerden bahsediyor aslında.”
Claire ona doğru yaklaştı, bir kâğıt mendil uzattı.
-Kendinizi koyuvermemeniz lazım,dedi,Jeanne’ın ağlamasını yanlış yorumlayarak.
Başkalarını da gördük.
Jeanne başıyla onayladı. Sunt lacrimae errum.
“Mutsuzluklarımız için gözyaşlarımız vardır.”
Çaresiz misin?
"...Hadi ordan.
Çaresiz falan değilsin sen.
Şımarıksın sadece.
Çaresizlik nedir gerçekte biliyor musun? Kimdir biliyor musun aslında çaresiz? 800 lira maaş alıp 300 liralık gaz faturasını ödeyemediği için kendini asan babadır çaresiz.
Öpe koklaya askere uğurladığı oğlunun bayrağa sarılı tabutuna sarılıp aklını kaybeden annedir çaresiz.
On yaşından beri kendi evinde her gece tecavüze uğrayan ve daha fazla dayanamadığı için evden kaçmaya yeltendiğinin gecesi otogarda ‘namus’ cinayetine kurban giden kızdır çaresiz.
Koca dayağından bunalıp baba evine sığındığında babası ve abileri tarafından çocuklarının gözü önünde öldüresiye dövülen kadındır çaresiz.
Torunu yaşında çocuklara titrek elleriyle kağıt mendil satmaya çalışırken kalp krizi geçiren ve bir saat ambulans gelmesini bekledikten sonra ağzı köpürerek ölen seksen yaşındaki dededir çaresiz..."
“Çaresiz misin? Hadi ordan. Çaresiz falan değilsin sen. Şımarıksın sadece. Çaresizlik nedir gerçekte biliyor musun? Kimdir biliyor musun aslında çaresiz? 800 lira maaş alıp 300 liralık gaz faturasını ödeyemediği için kendini asan babadır çaresiz. Öpe koklaya askere uğurladığı oğlunun bayrağa sarılı tabutuna sarılıp aklını kaybeden annedir çaresiz. On yaşından beri kendi evinde her gece tecavüze uğrayan ve daha fazla dayanamadığı için evden kaçmaya yeltendiğinin gecesi otogarda ‘namus’ cinayetine kurban giden kızdır çaresiz. Koca dayağından bunalıp baba evine sığındığında babası ve abileri tarafından çocuklarının gözü önünde öldüresiye dövülen kadındır çaresiz. Torunu yaşında çocuklara titrek elleriyle kağıt mendil satmaya çalışırken kalp krizi geçiren ve bir saat ambulans gelmesini bekledikten sonra ağzı köpürerek ölen seksen yaşındaki dededir çaresiz. Çaresizmiş. Bi siktir git başımdan.
..."Ankara için övgüden başka bir şey gelmiyor aklıma, hem Ankara, işime yarar
tek şeyin bir kağıt mendil olduğu o dükkan değildir, Ankara kendine mahsustur,
eskiye mahsustur, eski çocuklara mahsustur. Ankara'da vefa diye bir semt
yoktur, Ankara baştan aşağı bir vefa semtidir, onda vefa vardır, bizde vefa
yoktur. Hem vefa böyle bir şey değil midir, aşk gibi, birimizin aşkı ikimize
de yeter de, gün gelir insan yorulur. Ankara'nın yorulduğunu sanmıyorum. Vefa
aşktan da beterdir, aşkın bile bir sonu varken, vefa'nın hiç sonu yoktur,
vefasızlar oldukça vefanın sonu olmayacak! Haydar Ergülen