Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Her zaman kendi içine bakmak en emin yol. Başkalarıyla uğraşmayı bırak. Her gazap, her kahır ağır bir çanta. Niye taşıyasın? At onları. Sıcak hava balonu gibi hayat. Yukarı mı gitmek istersin, aşağı mı? Hiddeti, intikamı, rekabeti bırak. Torbalardan kurtul."
İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi. Sevgi bile. Her şeyin bedelini ödüyordun. Ve eğer yoksulsan, elindeki tek nakit, kahır çekmekti.
Reklam
Çayları doldurdu Pembe. Bir yudum çay, bir lokma börek, tepsiler dolusu kahır! Sıra sıra dizildi boğazlarına...
Yiğidi gül ağlatır gam öldürür. Nice namert ava çıksa, tuzak kursa, kurşun atsa; Yiğidi çökertmezse kahır. Bir dem yar hüzünle baksa Bir gönül gözüyle baksa Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür. Düşman yılan olup soksa, Dokuz kavim taşa tutsa; Yiğidi çökertmez kahır. Bir dem yar hüzünle baksa, Bir gönül gözüyle baksa Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür
''İnsanlar gülüyordu de. Trende, vapurda, otobüste... Yalan da olsa hoşuma gidiyor. Söyle... Hep kahır hep kahır. Bıktım be.....'' Nazım Hikmet....
Hep kahır, hep kahır, hep kahır Bıktım be...
Reklam
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
Elde var hüzün diyorum: çünkü; geçenlerde sokaklarda yapılan bazı anketvari röportajlarda, gençlerimizin tamamına yakını, erişkinlerimizin ise kahir ekseriyeti, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanının kim olduğunu bilmemekte veya tereddütlü cevap vermekte; öte yandan Polat Alemdar sorulduğunda ise, istisnasız herkesin Polat'ı tanıyarak doğru cevap verdiği, esefle gözlenmiş ve tespit edilmiştir. (M. Hakan Alşan)
ŞAH BEYİTLER-118 ŞAFAK VAKTİ Dağılın karanlıklar, şafak sökme vaktidir!... Kem gözlere şiş sokma, kurşun dökme vaktidir
biliyorum, şarkı bitti: kuş öldü kahır dolu bir balkonda indin sen atından kendim için bense tanımadığım bir odada yüzüğümdeki yalnızlığı içtim yenik ama onurlu bir sultan değilim oysa ilerde, gözlerimi kullanarak baktığım yerde kamaşan ırmaklar var yeniden ve en güzelinden: aşk böyle diyor insanlar, değil oysa dipte, derinlerde bir koroya yaslıyorum kulağımı: özlemek... İsmail Kılıçarslan
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
Siyasetin temeli olduğu söylenen "toplumsal tecrübe" diye bir şey yoktu. Yalnızca insanoğlunun daha az çaba yani daha az enerji harcamak, tasarruf etmek yönünde değişmez bir eğilimi vardı. Nesilden nesile bir tek bu eğilim aktarılıyordu. Toplumlar için de böyleydi bu. Osmanlı'dan başlayarak Batı'ya öykünmemiz bile bu yüzdendi. Batı'daki imparatorlukların astarı yüzünden pahallıya gelmeyen düzenli ordularına öykünmüştü Osmanlı. Daha az bedel ödeyerek daha kalıcı, daha işe yarar bir orduyu nasıl kurabilirim sorusunun yanıtı Batı'da olduğu için oraya yönelmişti. Batılılaşma diye büyüttüğümüz, yücelttiğimiz kökeninde bu vardı. Oysa Batı dünyası "tasarruf etmek" eğilimiyle birlikte "yaşamak" fikrinin de üzerine kurulmuştu. Yaşamamayı bir halt sanan biz mistik Doğulular Batı'nın asıl bu özelliğine öykünsek daha manidar olurdu. Bizi biz yapan bu "yaşamamak" fikri nedeniyle hiçbir şeyin peşinden gitmiyorduk, kahır çekiyorduk, ekşiyorduk, Eşreflişiyorduk.
Sayfa 138Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.