İstanbul'a öyle gelmek istiyorum ki, bu adeta benim için bir nevi beraat olacak. Hem gelirsem bir hafta on beş gün filan kalı­ rım ve sen beni her gün görmeye gelirsin. Olmaz mı?
Ramprasad Sen (1718-1775)
Kendini gurura kaptırma ey can! Bu tören, bu âyin, bu ibadet boş! Tenhada dua et, kutsal Anne'ye... Gösteriş, debdebe, binbir ziynet boş. Evren baştan başa onun aynası, Yalvardığın put, koştuğun mabet boş. Neden bu mumları yakmışsın, deli? Hidâyetin nuru, içinde doğsun! Dünyayı nimete gark eden, Kali... Sen tutmuş, Kali'ye buğday sunmuşsun!
Sayfa 295 - İletişim Yayınları, 16. BaskıKitabı okudu
Reklam
Kadının eski yönetici rolünden şüphe eden varsa en eski dinsel efsanelerdeki kanıtlara baksın; zira o efsanelerde kadının hükmedici dişiliği, eril rolü fazlasıyla üstlenmiş olduğuna işaret eden son derece zalim sıfatlarla betimlenir. Bu sıfatlar, dehşet saçan bir karakter olarak tasvir edilen Hindu tanrıçası Kali'yi bugün de betimlemektedir. Mezopotamya'nın en eski ilahi varlığı şüphesiz, isyankâr oğullarına klasik Freudçu baba kadar düşmanca davranması ile tanınan, suların ilksel anası Tiamat'tır. Öte yandan–her ne kadar hasat tanrıçası Demeter gibi daha müşfik, daha anaç imgeler ona eklense de–aslanlara hükmeden korkusuz âşık, anaların anası Kibele'ye duyulan inanç da Anadolu'da uzun yıllar boyunca etkili olmuştur..
Sayfa 39 - AyrıntıKitabı okudu
Dördüncü mevki Akif, gideceği her yere yürüyerek gidermiş. Fatih'ten Hal kalı'daki okuluna da yürüyerek gider gelirmiş. Ona göre San güzel'den Küçükçekmece'ye, hatta Edirne'ye bile yürünebilirmiş. Halkalı Ziraat mektebi'nde öğrenciyken ona sorarlar: "Şimendiferde kaçıncı mevki ile geliyorsunuz?" Cevap: "Dördüncüyle..." Tabiî trenlerde dördüncü mevki yoktur. Akif'in dilinde bu nun anlamı yürümektir.
KALİ'YE
Sen ey ıtır, sen ey name, sen ey adem ! Sen ey gecelerin cazibesi ! Sen ey okşamasını bilen yılan Vızgelir sana gözyaşlarımız Azgın buselerinle morarttığın her beden Kurtlarla sineklere sunduğun bir şölen !
Sayfa 144 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Britanyalıların Hintlilere yardımı olmuş muydu?
Britanyalıların Hintlilere yardımı olmuş muydu, yoksa onlara kötülük mü yapmışlardı? Şu tür yardımları olmuştu: Yakıp yıkma tanrıçası Kali'ye tapan ve ona kurban sunmak için insanları öldüren Hindistan'daki haydutları yakaladılar, astılar veya hapse attılar. Köprüler, karayolları ve binlerce kilometre uzunluğundaki Asya'nın en iyi demiryolunu inşa ettiler. (Böylece yiyeceğe daha hızlı bir biçimde ulaşılmaya başlandı ve Hindistan'daki korkunç kıtlık neredeyse ortadan kalktı.) Yerel sanayilere yatırım yaptılar, özellikle de tekstile. (Britanya sermayesinin yardımı oldu ama Hintliler kendi başlarına çok daha fazla şey yaptı. ) Britanyalılar, dul kadınların ölen kocalarının cesetleriyle birlikte canlı canlı yakılmasını öngören bir Hint geleneğine son verdiler. (Britanyalılar bunu yasadışı ilan edince Hintli dini önderler genel valiye itiraz etmişlerdi: "Fakat, Ekselansları, bu bizim dini geleneğimiz." Genel vali şöyle yanıtlamıştı: "Benim ulusumun da bir geleneği var. Erkekler kadınları canlı canlı yaktığında onları asarız. ") Britanyalılar ayrıca okulların gelişmesine destek oldular; 1900'e gelindiğinde on Hintli erkekten biri okuyup yazabiliyordu. Bu o dönemlerde Asya için yüksek bir okuryazarlık oranıydı. Ancak yüz elli Hintli kadından yalnızca biri okuyup yazabiliyordu.
Sayfa 260
Reklam
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.