...
Böyle geçer ömrümüz,
Bir gün gelir ölürüz,
Haberimiz olmadan.
Ve o zaman, o zaman,
Hayat neymiş görürsün!
Bırak, keyfini sürsün,
Şehirlerin, köleler!
Yeter bizi tuttuğu!
Tükensin velveleler!
Kalk arkadaş gidelim!
İnsanın unuttuğu
Allah'ı zikredelim;
Gül ve sümbül hırkamız,
Sular, kuşlar,halkamız...
İki arkadaş varmış. Biri zengin, öbürü fakir! Beraber yolculuğa çıkmışlar. Bir mola yerinde fakir olan uyumuş. Bir süre uyuduktan sonra zengin arkadaşı onu uyandır- mış, "kalk, gidelim artık" demiş. Fakir çok kızmış ve bay- kırmış: "Niye beni uyandırdın? Oysa ne güzel bir rüya görüyordum!"
Arkadaşı "Ne görüyordun?" deyince fakir olan, "Rü- yamda öyle zengin öyle zengindim ki her ne istiyorsam alabiliyor ve her ne istersem yapabiliyordum ama sen uyandırınca kayboldu" demiş.
Arkadaşı "Uyanınca kaybolan zenginliği ne yapacak- sın?" demiş.
Fakir olanı bozulmuş ve sormuş:
"Sen zenginsin şu anda değil mi?"
"Evet!"
"Peki sen öldüğünde bu zenginliğe ne olur? Senin için bir anlamı kalır mı? Bir zenginlik var, gözünü açınca kayboluyor; bir zenginlik var, gözünü kapatınca yok olu- yor. Bunların hangisi gerçek zenginlik?"
...
Böyle geçer ömrümüz,
Bir gün gelir ölürüz,
Haberimiz olmadan.
Ve o zaman, o zaman,
Hayat neymiş görürsün!
Bırak, keyfini sürsün,
Şehirlerin, köleler!
Yeter bizi tuttuğu!
Tükensin velveleler!
Kalk arkadaş, gidelim!
İnsanın unuttuğu
Allah'ı zikredelim;
Gül ve sümbül hırkamız,
Sular, kuşlar, halkamız...
(1926)