Tuhaflık bulaşıcı mı, yoksa şehrin genlerinde mi var?
Yeni yılın kendi adıma ilk kitap incelemesi, geçen yıl okuduğum kitaplar içerisinde beni en çok sarsan, en çok etkileyen, hüzünlendiren, tebessüm ettiren, sorgulatan, çeşitli duygular arasında oradan oraya sürükleyen bu ‘tuhaf’ kitaba kısmetmiş…
Lise yıllarından beri, çeşitli zamanlarda kitaplarıyla hayatıma girmiş bir yazar Orhan Pamuk… Bazen
Kısa bir özet hemen aşağıda. Uzun bir analizini okuyayım derseniz; daha aşağıya yazdım iki satır. İki satır derken epey bir satır. O kadar çok satır ki, belki kitabı alıp okumak daha yeğdir.
KISA BİR ÖZET
Perulu iktisatçı Hernando de Soto, 2000 yılında yayınladığı ve bir dizi saha araştırmasının sonuçlarını irdelediği Sermayenin Sırrı adlı
West World dizisini izlediniz mi bilmiyorum. Ama eğer izlemediyseniz bence bir an evvel başlamalısınız. Çünkü dizide bir tarafta insanların yarattığı robotlar, diğer tarafta kendi benliğini bulmaya çalışan insanlar. Ama aslında zaten var olan benliklerini açığa çıkarmaktan başka bir şey yapmayan insanlar. Kendini insan sanan, insanımsı robotların
Yazılarından keyif aldığım, bir şeyler öğrendiğim yahut zihnimde yeni ufuklar açan ve beni düşünmeye, gözlemlemeye iten her yazarı; din, dil, ırk ayırt etmeden okurum. Amacım ise, hayata elimden geldiğince her yönden bakmaya çalışmak ve öylesine değil, hakkıyla yaşamak. Bu düşüncelerimden hiç şaşmadan inatla yoluma devam etsem de, rahatımı bozan
ÖZETLE,
'Nerede çağımızın altın kalbi, çağımızın altın kalbini arıyoruz.' düşüncesinde bir eser.
-Çocuk işçilere,
-İnsan dışı çalışma saatlerine,
-Düşünce yapısı değiştirilmiş tüm işçilere, ÖĞÜT.
-Kapitalizme,
-Patronlara,
-Siyasilere, TOKAT.
Komünist Manifesto dünyadaki öncü felsefi metinlerden biri olarak, tarihte köklü bir yere sahiptir. Beni şaşırtan ve hayal kırıklığına uğratan şey eserin ülkemizde okurlarla çok geç buluşabilmesi gerçeği oldu. Bunun bilgisini edindiğim uzun önsöz kısmı eser için bir hayli önem taşıyor. Eserin kendisi başlamadan evvel bulunan bu önsöz kısmında
(Nüfus cüzdanlarında eskiden Dini:İslam kısmı vardı. Kendi kendime Türkiye gibi % 99'u müslüman denilen yerde neden koyma ihtiyaçları hissederler ki diye ergenlik çağımın son günlerine kadar zaman zaman merak etmişim ve ne gerek var demişimdir. Birkaç yıl önce kaldırıldı rahatladı. Bence de "içi boş" bir kelimenin nüfus kağıdında olması
Çok geniş kapsamlı bir konunun dar bir alanda konuşulması veya anlatılmaya çalışılması biraz zordur. Fakirlik Problemi Karşısında İslam adlı kitap da bu bağlamda değerlendirilebilir. Akademik anlamda değil, herkes anlasın diye genele yazılmış. 'Fakirlik' kavramı 'İslam'la' açıklanmaya çalışılıyor. Kitap 1966 yılında Arapça yayımlandıktan sonra
Ali Şeriati kitabın başında yine “sizi rahatsız etmeye geldim” diyor ve okuyunca insanı yine rahatsız ediyor.
Kitaba başladığınızda ilk kısımlardan biraz sıkılabilirsiniz. Ama kesinlikle sabredin bırakmayın bir yerden sonra kendinizi bambaşka bir yerde bulacaksınız.
Ali Şeriati müslüman olan biri için islamın, dededen kalma bir gelenek olarak