Tek kelimeyle müthiş bir kitaptı!
1866 yılında denizlerde görülen dev bir canavarın varlığı konuşulmaya başlanmıştır. Bu büyük canavar bazı gemilerin batmasına veya küçük kazalar geçirmesine sebep olmuştur. Bu konuyu araştırmak isteyen Birleşik Devletler, Abraham Lincoln adlı fırkateyni bu canavarın peşinden göndermiştir. Bu gemiye dahil olan Paris Doğa Tarihi Müzesi'nden Profesör Aronnax, onun hizmetkârı Conseil ve Kanadalı zıpkıncı Ned Land başlarına geleceklerden habersizdirler. Bir sebepten ötürü gemiden düşüp bu dev canavarın üzerinde gözlerini açan Profesör, bu canavarın canlı olmadığını, nitekim bir insan tarafından yönetilen oldukça gelişmiş bir denizaltı olduğunu anlayacak ve denizler altında yirmi bin fersahlık yolculuğuna 'misafir tutsak' olarak başlayacaktır. Conseil, Ned Land ve Aronnax bu yolculukta binbir çeşit canlıya ev sahipliği yapan denizin bilinmeyen yerlerini keşfedecek, hiçbir insanın ayak basmadığı kara ve buz parçalarına çıkacak, dünyayı resmen denizin altından dolaşarak tarihi savaşları öğrenecek, dünyanın oluşumundan tutun da coğrafi ve biyolojik her türlü bilgiye gözleriyle şahit olacak, denizaltı ormanlarında avlanıp birçok doğa olayına tanıklık ettikten sonra Platon'un anlattığı Atlantis'i bile gözleriyle göreceklerlerdir.
İnanılmaz bir bilgi hazinesi olarak nitelendirdiğim bu macera dolu kitabı mutlaka okumalısınız... Ama unutmayın okurken yanınızda bir dünya haritası, mümkünse ansiklopedi ya da Google amca mutlaka bulunsun çünkü her sayfada bu muhteşem bilgilerin daha fazlasına ulaşmak isteyeceksiniz...
Bir köy nasıl bir adamın olur? Bunlar toprakların çoğunu ele geçirdikleri için biz topraksız kalıyoruz. Şimdi anlayabildin mi milletin beli nerden kırık?
İçing Katun'dan Kara Ozan'ın sözlerini Çince olarak dinleyen Şen-king iğnelenmiş gibi bir irkildi. Fakat Kağan'ın ve bütün Türklerin taş gibi sessizliğini görünce durdu. Katun da öfkelenmişti. İşte bir ozan yüce bir beğ olan kendi kardeşiyle açıkça alay ediyordu. Kağan'a eğilerek:
- Bu bayağı kişinin yüce konuğu kınamasına göz yumacak mısın? dedi.
Kağan aynı taş hareketsizliği içinde cevap verdi:
-Ozanların sözü kutludur, kesilemez.
İstanbul,. düşmanların istilası altında. Padişah ve onun hükümeti istilacıların emri altında. Güya müstakil bırakılan mahdud bir saha da, ecnebi vesayeti altında bulunan hükümetin idaresi altında. Hükümdar ve hükümet şahsi hayat ve menfaatlarını korumak için vasilerinin körü körüne emri altında.
Asil milletimiz istiklal ve hürriyetine kavuşmak
"Kendisi çok uzun zamandır kaçışı uykuda bulamaz olmuştu. Geceler ona dipsiz bir uçurumdan ve temizledği balçık kadar kara rüyalardan başka bir şey sunmuyordu artık. Kim bilir, belki de gidecekleri yerde her şey daha farklı olurdu?
Özgür Rosto, okulumuzun kütüphanesine gelen hediye kitaplardan biriydi. Dikkatimi çektiği için bir süre önce okumaya karar vermiştim. (Her zaman olduğu gibi içimden geldiği şekilde tazecik bir inceleme yazmayı istiyorum.) Öncelikle kitabın kahraman bakış açısıyla yazılması ve keyifli, akıcı bir anlatıma sahip olması çok güzeldi. İçerisinde farklı
Merhaba bugün sizlere farklı ve bir o kadar da güzel bir okuma ile geldim.Sevgili Emre Timur kaleme almış olduğu ve Az kitap yayınlarından çıkmış olan "KUKLACI"
Konusuna gelecek olursak,kitapta
bir bacağı olmayan ve kendisine yapay bacak yapan bir Marangoz Kuklacının içsel yolculuğunu okuyacağız.
Kuklacı denmesinin sebebi kuklalar