4 KASIM 2009
Kocatepe Kültür Merkezi Konferans Salonu/Ankara
Bulunduğumuz nokta, bir kırılma noktası, bir dönüm noktasıdır. Biz 21. yüzyılın başında bir dönüm noktasındayız. Tarihin kırılma noktası.
𝙐𝙔𝘼𝙉𝘼𝙇𝙄𝙈: İŞ𝘽İ𝙍𝙇İ𝙆Çİ𝙇𝙀𝙍𝙀 𝘿𝙀𝙎𝙏𝙀𝙆 𝙊𝙇𝙈𝘼𝙔𝘼𝙇𝙄𝙈 !!!
Okuduklarımızın ne anlamı kaldı, kütüphanelerimizin ne anlamı kaldı k?
Dün Gazze, bugün Refah..
Lanet olası siyonizme sadece isyan paylaşımları yapabiliyor olmanın vicdan azabıyla kahroluyorum.
Biz bu imtihanı kaybettik..
"Kaldı silinmez yaşamak suçu üzerimizde..."
Sabret! Bir gün göklere çekilen perde aralanır
Așikar olur tüm masalsı sırlar
Bir gün hüzün rıhtımından sis perdeleri de çekilir
aradan
Ne göğün maviliği kalır ne de denizin sakinliği
Zaman bile durduramaz hislerini
Kar gibi beyaz sanma bu ihtişamlı yanklyı
Bir gün karanlığı örten perdeler de aralanır
Ve Bir Sakın bir bir basiret gün aiin yalan havnt hayatın sanma makamıdır un an ikiye gözlerin oueerin ötelerin ayiran bir görmediği ardinı ardını gölge görmek gerçeği düşer
hüzünlü çığlıklar ülkesine
Zamanın uçurumunda intihar eden kayip bir yolcu var
içimizde
Ne yolcu kayboldu nede yol değişti
Sadece biz kaybettik...
Alıntı
Biz İSLÂM RUHUNUN gerçek sahibi ve vârisi iken kıtalara medeniyet ulaştıran bir millettik.
Arap taklitçiliği yaratıcı şuuru gölgelediği devirlerde ululuğumuzu kaybettik.
Şu güzelim toprakların kaderi hep acı, hep kavga, hep trajedi mi? Anadolu insanı en eski çağlardan bu yana neden hep gözyaşı yahut kan ile imtihan olunuyordu? Hattiler yahut Akalar, Asurlular yahut Hititler, Troya ve Frigya, İyonya yahut Karya, ardından Roma ile Bizans, Selçuklu ve Osmanlı, sayısız beylikler ve isyanlar... Paylaşılamayan bir coğrafyada kardeşin kardeşle savaşı... Tıpkı şimdiki gibi. Aynı evin iki oğlundan biri İslamcılar yahut ülkücüler içinde, diğeri komünistler... Çığlık... Her zaman ve her yönde çığlık...
Ne diyordu Solon,"cultura" yani sanata bilime müziğe tiyatroya yer vermeyen toplumlar günün birinde yıkılıp giderler. Halkına güven vermeyen ,Adaleti ayakta tutmayan, baskıyla zulümle halkına eziyet eden hangi yönetici ayakta kaldi ya da halkının hafızasında güzel anılacak şekilde yer edindi.
Cumhuriyet tarihine bakılırsa kaç muktedir hafizamizdan kaldı. Bu ülkenin gencecik evlatları sağ sol denilerek neden tirpanlandi.
Halbuki bilimde sanatta tiyatroda müzikte belki zirvede bugün anılacak insanlar kavgalara ideolojilere saçma sapan davalara kurban edilme di mi?
Neden bu topraklarda bir şeyler değişmiyor Neden sorgulama becerisini kaybettik...
Kitabı okurken bu soruları sorup durdum kendime.
O yüzden okuyun okuyun okuyun!!!