Bu gecenin hadiseleri, onlara hatıralarımla bile dokunmaktan ürkecek kadar kıymetliydiler.Nasıl biraz evvel ağzımdan çıkacak küçük bir sesin o tasavvur edilmez saadet anının havasını bozacağından korktuysam, bu sefer de hayalimle yapacağım her kurcalamanın, bugün yaşadığım birkaç saatin harikulade vak’alarına ve bu vak’aların emsalsiz ahengine zarar vereceğinden çekiniyordum.
O zaman Paris’te kızın tavırlarının ardında özel bir kurnazlık yakalamaya meyletmiş olduğu gibi, şimdi de sanki bu Fenya’nın tipik özelliği ve imzasıymış gibi onda saf bir masumiyet görmeye meylediyordu.
Peki niçin? Niçin her iki durumda da kızın doğasını daracık bir kalıba sıkıştırıp, böylesine katı bir çerçevenin içine hapsetmeye kalkıştım,diye kendi kendine sordu.Kadınları salt insani zenginlikleri içinde kavramanın, hep cinsiyetleri açısından bakmaktan, hep yarı şematize ederek görmekten kaçınmanın bu kadar zor olması ne tuhaftı.
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
1881-sonsuza kadar
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anıyoruz