.... çaresizlik içinde ölümü bekleyenlere af; umutsuzca ölenlere umut; dermansız dertlere boğularak ölenlere iyi haberler. Hayat vazifelerine çıkmış ama ölüme koşan mektuplar. Vah Bartleby! Vah insanlık!
“Ne cilvedir ki, hayatın ufak tefek işleri peşİnde, bu mektuplar ölüme koşarlar. Vah Bartleby! Vah insanlık!”
Reklam
Bana çok yaklaşmayın!
Dürüst adam olmak istiyor insan, dürüstlüğü elden bırakmıyor, köleler gibi çok çalışıyor, gene de maddî açıdan iki ucu bir araya getiremiyor; çalışmaktan vazgeçme zorunluluğuyla karşı karşıya bu kez, aldığı karşılıktan çok daha fazlasını harcamadan işi sürdürme şansı yok çünkü, suçluluk duygusuna kapılıyor, kişisel eksiklik, verdiği sözü tutmamışlık üzüntüsünü yaşıyor, böylece yaptıklarını uygun, akla yakın bir fiyatla satabilseydi olacağından daha az dürüst oluyor. Yeni dostluklar kurmaktan korkuyor, yerinden kımıldamaktan korkuyor, eski zaman cüzzamlıları gibi insanlara uzaktan seslenmek istiyor: Bana çok yaklaşmayın, benimle kurulacak ilişki üzüntü ve kayıp getirir sizlere; ve yüreğinde bu sıkıntılar, bu ağırlıkla, gene de işe koyulması gerek, gündelik, sakin bir yüzle...
Sayfa 97 - YKY, 19. Baskı - Pınar Kür
"Kavuştuğu özgürlüğün ortasında birden şunu fark etmişti ki özgürlüğü ölümdü. Tek başına kalmıştı, dünya onu korkunç bir şekilde kendi haline bırakmıştı; insanlar onu ilgilendirmemeye başlamış, hatta kendisi bile kendisini ilgilendirmez olmuştu. Dış dünyayla ilintisizliğin ve yalnızlaşmanın giderek büyüyen havasızlığında yavaş yavaş boğulmaya başlamıştı.. Çünkü artık ortada öyle bir durum vardı ki, yalnızlık ve bağımsızlık, istek ve amacı olma özelliğini yitirmiş, onun yazgısına ve mahkumiyetine dönüşmüştü.. İçi özlem ve iyi niyetle dolup taşarak kollarını uzatıp bağlanmalara ve birlikteliklere hazır olduğunu açıklaması boşunaydı, artık tek başına bırakılmıştı. Davetler, armağanlar, sevimli mektuplar alıyorsa da kimse onun yanına fazla yaklaşayım demiyor, kimseyle bağlantı kuramıyor, yaşamını paylaşmaya istekli ve yetenekli biri çıkmıyordu.. Yalnızlık atmosferiyle, sessiz bir atmosferle sarılıp kuşatılmıştı; çevre elinden kayıp gitmiş, başkalarıyla ilişki kurmasını önleyen ve hiç bir istem, hiç bir özlemle giderilemeyen bir güçsüzlük üzerine çullanmıştı."
Bak Milena, yüreğimde sen olduktan sonra her şeye göğüs gerebilirim; mektup almadığım günler korkunç diye yazdığıma bakma, doğru değil pek, zor geliyor, güç oluyor öyle günler, ağır geliyor, su alan bir kayık gibi, battı batacak, gene de yüzüyor senin sularında. Yalnız bir şeye göğüs geremem, senin yardımın olmadan bir şeyle başa çıkamam: "korku"yla; bu konuda alabildiğine güçsüzüm, çaresizim, gücüm incelemeye bile yetmiyor, batıvereceğim dibe.
Sayfa 182
Nesneler, olaylar, ayrılık mektupları bizzat insanların bizde yaratabileceği ıstırabı artıran ve niteliğini değiştiren özel bir tehlike içerirler.
Sayfa 33 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 891 ile 900 arasındakiler gösteriliyor.