"OD" yani kor ateş. Kitapta şöyle bahsediyordu; Dağdan odun getiriyordum. Herkes ona odun diyordu; iki heceyle, od-un işte, ateş veren şey... Ama ben onun ilk hecesiyle ilgilendim, ateş olan kısmına gönüllerde aşkı tutuşturan alevli kısmına,'od'a talip oldum.(syf.142)
Kitapta Molla Kasım aracılığıyla Yunus Emre'nin ve
Mezardan Çağrı
(*) Küfr Kasım kemikliğinin anısına
1
Varır ölümüm sekiz yıl öncesine.
Babamla yaşımız bir.
Ey sağ kalanlar.
bu çağrı sizedir.
Uzun yaşamak isteyen kim varsa,
toprağın üstünde yaşamak isteyen,
toprağın altında değil.
bu çağrı onadır.
Bu çağrı herkese.
Bekleyene bu çağrı ,
toprakta buğdaylar olsun d iye bekleyene,
ekmek pişirmek icin, ekmek yemek için
hamur kabarsın diye evlerde
ekin ekene bu çağrı, ekin biçene.
...
----------------------------------------------------------------
Mahmut Derviş
----------------------------------------------------------------
(*) Küfr Kasım : Bir köy. Kanlı bir olay geçti bu köyde. 2 Ekim 1956 günü, kadın erkek, çoluk çocuk, tam elli bir kişi, tarlalarından dönerlerken, sınırdaki İsrail birliklerinin mitralyözleriyle öldürüldüler.
“Bir kişi çünkü, dünya demektir. Dünya da hikâye…”
Haruki Murakami’nin kitaplarla ilgili çok sevdiğim bir sözü vardır; “Rüyada bile olsa kitapları anlamak, onları okumak harika bir şeydir” diye. Bu söz okuduğum her iyi kitabın akabinde aklıma gelir. Rüyada bile harika olan bu his gerçekte çok daha harika olduğunu tekrar tekrar anlamış, birebir
İnsan, evrende gövdesi kadar değil, gönlü kadar yer kaplar.
Bir haftadır kafamda evirip çevirip bir yazı düşünüyordum.
Başlığı da şuydu: "Çirkef denizinde yüzmenin mutsuzluğu."
İnsan soyunun en seviyesiz, haysiyetsiz kişileriyle mücadele etmenin ne kadar ağır, yıpratıcı, onur kırıcı olduğunu anlatacaktım.
Diyecektim ki, ölmek bir şey değil, ölmeye kurban olayım, öldürülmekse hiçbir şey değil…
Onlara mücadele ederek vakit geçiriyorum , fakat onlar donmuş avuçlarıyla zamanı da yakalıyorlar, durduruyorlar ve hayatımın serbest akışına mani oluyorlar. Kanım soğuyor . Kireçleniyorum.