Hocam, göstergesi ayrı, göstereni ayrı, gösterileni ayrı bir olay. Jacobson edebiyat için "bir dil olayı" demiş. Daha göstergeden ileri gidemedim. Erdem Bayazıt'in dili sözmüş, bu sözü inceleyecek olursak tözsel bir değer atfedemeyeceğiz. Zira dil, değerler dizgesidir. Bir bütünün oluşmasıyla değer yani anlam kazanır. Dil ve dil öğeleri bir cevher değildir. Öz nitelikleri önemsizdir. Ancak diğer göstergelerle bir araya gelince değerleri olur.
Zamanında demiştim, insanın bir değeri olmalı. Yerinden edilemeyen, yeri doldurulamayan bir değer... Muhyiddin Arabî de buna değinir. Her harfin, sesin yani gösterenin ve göstergenin bir anlamı vardır. Bunu herkes bilmez. Her harfin sözlü, yazılı ve zihinsel olarak üç niteliği (havass) vardır. Bunlar, Saussure'ün töz ve biçim görüşlerine eleştiridir. Zira dil, yalnızca göstergeler bir dizge (bütün) oluşturduğunda değil, asıl varlığıyla değer kazanır. Dil bir değerler dizgesi değil, bir değerdir.
Özetle, dil cevherdir (Tözsel değeri vardır.) ve var olmak için diğer göstergelere ihtiyacı yoktur. Dil öğelerinin de öz nitelikleri önemlidir. Bunun nedensizlik ilkesiyle açıklanması öze halel getirmez. Nedenini bilmesek de özünde bir değeri (anlamı) olmadığını söyleyemeyiz.