Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aynayı eline vereyim, ancak aynanın yüzünde bir kusur görürsen onu aynadan bilme; aynada sonradan olmuş bil! Onu kendi hayalin bil, yahut kusuru kendinde bul! Bâri benim yanımda aynaya bakma. Şart odur ki aynanın yüzünde kusur bulmayasın. Eğer kendinde de kusur bulmuyorsan, bâri o kusuru bende bul ki aynanın sahibiyim. Aynayı kötüleme! Şart ve sözleşme şudur : her kusurunu gördükçe aynayı yere vurmayacaksın, onun cevherini kırmayacaksın! Cevheri kırılmaya elverişli olmasa bile bunu yapmayacaksın. Kendini seven kimse nefsine saygı gösteriyor. Aynayı seven de her ikisinden de vazgeçer. Bu ayna, Hakk'ın kendisidir. O sanır ki ayna ondan başkasıdır. Bununla beraber aynaya dönenlere ayna da karşılık verir. Aynanın eğiliminden dolayı onun da aynaya karşı eğilimi vardır. O tersine olarak aynayı kırmış olsaydı beni de kırardı. "Ben gönlü kırıkların yanındayım," buyurulmadı mı? Sözün kısası, aynanın kendi kendine eğilmesi ve ihtiyat göstermesi imkansızdır. O bir mihenk taşı ve terazi gibidir. Eğilimi daima Hakk'a doğrudur. Bir defa ona desen ki, "Ey terazi! Bu ağırlık azdır doğru oturmuyorsun! Doğru göster!" O ancak hak olan şeyi gösterir; 250 yıl düzen versen karşısında 200 kere secde etsen de faydasızdır. Kendine ve dostlarına karşı daima doğru davranmak yaraşır. Nasıl ki Ulu Tanrı Peygamberine," Emrolunduğu gibi doğruluk göster!" Şûra, 15 buyuruyor. Sen ki doğrusun, doğru kal! Makâlât Şems-i Tebrizî
Melamilik
Dervişin Allah'a dostluk yolunun üç aşamasıanlatılur: Tevhid-i ef'ål, tevhid-i sıfât, tevhid-i zât... Tevhid-i ef'ål, bütün işlerin ve hayat denen olaylar zincirinin aslında Allah'ın eseri olduğunu unutmamaktır. Yağmurun yağı- şından ölüme kadar her şey böyledir. Derviş her işi Hak'tan bil- meyi öğrenince işleri birlemiş olur. Tevhid-i sıfât, bütün sıfatların aslının Allah olduğunu gör- mektir. Yağmurda, karda, yazda, kışta, içte, dışta, kendinde, öte- kinde, kuvvette ve zaafta Allah'ı görmek esastır. Derviş bu birleme yolunda aslında kendini de birler. Şeffaf bir varlık olur. Nefsinin artığından arınır. Benlik perdesi aralanır, ruhunu göstermeye başlar. Benlik aradan çıkar. Nefsi ile ruhu birleştiği gibi, insan da Mevlâ ile birleşir. Böylece yaradılış gayesine erişir. Bu yolda çoğu insanın söz olarak tekrarladığını o yaşamaya başlar: "Lâ mevcûde illâ Hû." Yani, Allah'tan başka hiçbir varlık yoktur. Bu şekilde tevhid-i Zåt mertebesi gerçekleşir. Melâmî dervişi her olanı Allah'tan bildiği için hoşgörü sa- hibidir. Fakat bu hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı birbirine karış- tırdığı anlamına gelmez. Çünkü hayır Allah'tan, şer ise insanın nefsinden gelir.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
İkilik birlik içindir. Bak, iki göz bir görüyor!
Sende seni, sende seni Bil ki budur "allemenî" Birleye gör can-u teni Bak, iki göz bir görüyor! (Sen, kendini kendinde bil. "Bana öğretti" sözünün anlamı budur. Ruh ve bedeni bir olarak gör. Bak, iki göz bir görüyor!")
Budizm’e göre kanjin
​Ouspensky’nin diğer bir önemli saptaması da, resmî psikoloji biliminin insanı sadece “bulduğu gibi” veya “olduğunu düşündüğü gibi” inceliyor oluşudur. Ouspensky, insanı bu haliyle inceleyen sistemler ile insanın ne olabileceği, yani mümkün evrimi açısından inceleyen sistemleri ayırt etmiştir. Kendini bilme çalışması ve bu konuda başarı
Sen, kendini kendinde bil! Çünkü "علمني (Bana öğretti)" sözünün anlamı budur.
Sayfa 106Kitabı okudu
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Geri117
264 öğeden 256 ile 264 arasındakiler gösteriliyor.