Kitabı ilk okuduğunuz anda ben nereye düştüm demeyin, okumaya devam edin. Dili argo olabilir ancak su gibi akıp okutturuyor kendisini. Üstelik kitabın ana karakteri olsun işlediği olaylar olsun, insanın en karanlık doğasına çok güzel parmak basmış. Bu kitabı okurken kendinize de meydan okumuş gibi hissedebilirsiniz, okuyun derim.
(SPOİLER)
Başta bir karaktere kesinlikle iyi ya da kötü damgasını yapıştırıyoruz genelde bir kitabı okurken. Nitekim bende de aynısı oldu. Ancak sona geldiğimde "iyi" olarak etiketlediğim karakterlerin öyle olmadığını farkettim.
Ama "kötü" de değillerdi.
İnsanlardı. Ve insanları okuyordum. İnsan iyi de olabilirdi, kötü de olabilirdi. İyiliğin nereden geldiğini sorgulamamamız, söz konusu kötülük olunca olmuyordu.
İnsanı insan yapan da "iyi" oluşu değildi. Kötü oluşu da değildi. İradeye sahip oluşuydu. İrademiz olduğu için insandık. Evet, ne kadar doğru tartışılır, kitabı bitirdiğimde bunları düşündüm.
Ayrıca karakteriyle bütünleşemediğim ve yer yer tiksinti duyduğum bir kitap olsa da beğendim ve bana farklı bir bakış açısı kattığını düşünüyorum.
Tavsiye edilir.
Siz ne düşünüyorsunuz?