Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgi sadece bir duygu değil, aynı zamanda evrensel bir enerji birimi. Sevginin tek bir damlası her şeyi değiştirir. Bu İsa'nın söylediği gibi 'Öbür yanağını dönmekle' eşdeğer ama insanlık bunu doğru anlıyor mu emin değilim. Bırak karşıdaki sana ne yaparsa yapsın, sen de onun yaptığının altında paspas ol demiyor. Senin de ona tokat atman, onun yaptığıyla aynı şeyi yapmandır. Cevabını, tepkini seçebilirsin. Seni yargılayanı yargılamak zorunda değilsin, diyor. Yani kim sana ne derse desin, ne yaparsa yapsın, eğer sen sevgiyle cevap verirsen yaralanmazsın. İşte o zaman öbür yanağını dönebilirsin... Ya da diyor ki; sana gelme ihtimali olan 99 zararı hesaplayarak, senden ona gidebilecek 1 faydayı esirgeme. Sana davranıldığı gibi davranırsan hiçbir şey değişmez. Herkes aynı şeyi yapıyor, sadece sebepleri farklı.
#Kükreyen_Arslan_Dövmesi Kazvinlinin biri (mübtedi saliği) bir gün sırtına arslan dövmesi yaptırtmak ister Soluğu bir dövmecide(debbah) alır … Mesnevî-i Şerîf'deki hikâyelerden (1. Cilt ,2981)beyitler Kazvinli sırtına kükreyen arslan dövmesi yaptırtmak niyeti ile usta bir dövmeciye gider ve aralarında şu konuşmalar geçer : Kazvinli;Usta bana
Reklam
130 syf.
10/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Saramago'nun bitiremediği kitabı. Saramago okumayı düşünenler kesinlikle önce bu kitabı okumalı. O kim? Ne demek istiyor? Derdi ne? Neden böyle yazıyor. "Ben tipik olmayan bir yazarım, sadece fikirlerim olduğu için yazıyorum" diyor Saramago. Kitap bitmemiş. Öldüğü için yarım kalmış bir eser. Ancak son bölümlerinde iki metin var ve
Mızraklar, Mızraklar, Tüfekler, Tüfekler
Mızraklar, Mızraklar, Tüfekler, TüfeklerJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2021994 okunma
Osmanlı İmparatorluğu çökmedi. Osmanlı İmparatorluğu bir rejim olarak, imparatorluk, monarşi (mutlakiyet), sonra meşrutiyet ile bir rejim olarak kendini feshetti. Çok açık bir şey. Son padişah bu feshi kabul etti. Yani milletin içinden çıkan bir umumi meclis monarşiyi lağvetti, padişah da bu feshi kabul etti. Çünkü hadise çıkarmadan kendisine sadık olabilecek kuvvetlerle direnebilecekken direnmedi, bunu da çok açık bir şekilde ifade etti. Kanlı bir çatışma çıkmasın diye sığındığı Malaya zırhlısıyla ülkeyi terk etti, bu kadar açık. Bunu da fazla büyütemezsiniz. Gitti orada parasız, sıkıntı içinde, neredeyse sefalet derecesinde yaşadı, öldü. Cesedini bakkal, kasap haciz altına almaya kalktı. Çünkü borcu vardı. Sabiha Sultan pırlantalarını verdi, hacizi kaldırdı. Bu sefer kim gömecek kavgası başladı. Ülkelerden biri, "ben gömmem" diyor, öbürü, "ben almam" diyor. İngiltere, "sokmayız" diyor (koloniler ve manda bölgesi dahi). Fransızlar başta "evet" derken sonra vazgeçtiler. Ne varki o vakit Suriye'de Ayşe Sultan'ın o zamanki eşi, Sultan Abdülhamid'in damadı olan Ahmet Nami Bey (yaverandan) idi, Suriye cumhurbaşkanı olmuştu. Na'şı kabul etti. Lübnan üzerinden (Beyrut) Şam'a nakledildi ve defnedildi. Bu olayı anlamak görüldüğü kadar basittir. Tabii çeşitli şekillerde yorumlayabilirsiniz, süsleyebilirsiniz, ama bu tarihçilik olmuyor.
440 syf.
6/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Sobe
SobeN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20222,949 okunma
Miamili kadınların bayıldığı, El Puma adındaki ünlü şarkıcı beliriyor ekranda. El Puma bel kırıyor. "Viva, viva, viva la liberación!" diyor şarkıda. Kadın izleyicilerçıldırıyor. Çiçek atmaya başlıyorlar. El Puma daha fazla kalça çalkalıyor. "Viva, viva, viva la liberación!" Miamili kadınları şu bana bakmaya tenezzül bile etmeyen, baktıklarında ise çantalarını daha sıkı tutma ihtiyacı duyan, korkudan pergelleri açan kadınları heyecandan titreten adamlardan biri El Puma. İşte huzurlarınızda El Puma! Joyce'un kim olduğunu bile bilmez, bu umurunda da değildir. Coleridge'i asla okumayacak, buna hiçbir zaman ihtiyaç duymayacak. Karl Marx'ın 18 Brumaire'siniasla çalışmayacak. Hiçbir zaman çılgınca, her şeyi göze alarak bir ideolojiye bağlanmayacak; hiçbir zaman onun ihanetine uğradığını hissetmeyecek. Arzuyla sıkı sıkıya bağlandığı bir düşünce asla kalbini paramparça edemeyecek. Lunaçarski, Bulganin, Troçki, Kamenev ya da Zinoviyev'in kim olduğunu asla bilmeyecek. Bir devrimin üyesi olma sevinicini ve onun tarafından yok edilmenin ızdırabını hiçbir zaman yaşamayacak. Sistemin ne menem şey olduğunu, nasıl işlediğini asla bilmeyecek. Bunu asla bilmeyecek
Reklam
368 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Zamir
     Her kitap gibi bu da toplumda var olan ve ne kadar daha anlatılmaya çalışılsa da düzeltilemeyecek/düzeltmek istemeyenlerin çoğunlukta olacağı bir konuya değinmekte. Konumuz kadınların zorla evlendirilmeye çalışıldığı, çocuk yaşta büyük sorumluluk olan gerçek bebek verme mevzusu değil.Elbette kitabın yarısına kadar bu konunun daha baskın olduğu doğru ama ortada daha genel ve ağır bir sorun var ; "...Ama o zaman hiç istememiştim surat naklini! Çünkü ben kendimi görmüyordum ki! Aynaya bile bakmıyordum! Umurumda değildi! Bu suratı görmek zorunda olan ben değildim! Onlardı!" "Onlar da kim?" "Kim olacak? İnsanlar! Paramparça yaptıkları bu suratı görsünler, istedim! Hepsi görsün! Ben hayatta olduğum sürece hiçbiri unutamasın bu surati!" Katliamları  ortaya koyan insanlardı, bu katliamları  kullanarak kendi çıkarları için para kazananlar yine onlardı, bu katliam sonucu acınacak hale gelen canlılara üzülen yine onlardı ?! Bu gerçekliği yüzüme vuran bu kitaba teşekkür etmem gerek. Gelecekte beni, bizleri neler beklediğini bir kere daha okumuş oldum... "Zamir, dünya üzerime yıkılıyormuş gibi yazmak zorunda olduğum bir metne dönüştü. Aslında bir sabah uyandım ve baktım ki dünya zaten üzerime yıkılmış... Bunu sadece tasvir etmek gerekiyordu. Başıma neyin düştüğünü anlamak için yazılmış bir hikaye..." diyor kitabını tanıtırken Hakan Günday.
Zamir
ZamirHakan Günday · Doğan Kitap · 20214,564 okunma
Neler Gördük, Daha Neler Göreceğiz?
Ne Hallere Geldik, Daha Neler Göreceğiz? Bir TV kanalında kadınlar erkekler karışık tartışıyor! Hiç birisinin giyim kuşamı, konuşması Müslüman Türk aile yapısına uymuyor… Sadece bir genç kadının başında yarım başörtü var. Sanırsınız boya kazanına düşmüş, aşırı dar-dıkız kıyafetler, makyaj açıklardan beter… Bir genç kadın konuşuyor… “- Ben daha
240 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Finley'in ilk okuduğum kitabı 'Vazgeçebilmek' adlı kitabıydı. "Vazgeçmeyin, vazgeçmeniz gerekmez sadece geride bırakın." sözü beni çok derinden etkilemişti. Bu okuduğum ikinci kitabı 'Sevebilmek' ise sevmenin gerekliliklerini, bi insanı olduğu gibi sevmenin inceliklerini, ilişkide partnerinizi değiştirmeden sevdiğinizde değişimin geleceğini çok akıcı ve yer yer ağır olmakla birlikte muhteşem bir şekilde anlatmış. Koşulsuz sevmek gerek her ne olursa olsun çıkarsız, şartsız sevmek böyle sevginin önünde hiçbir engel barınamaz. Şair diyor ya "İyilik eden mükafat beklediği an tefecidir." sözü de bunu destekliyor. Her kim olursa olsun karşılık beklemeden yapılan iyilik her zaman yerini buluyor. Yeterki iç huzur dengemizi sağlıklı oluşturalım. Bu kitapta en çok etkilendiğim cümleyle bitirmek istiyorum. Finley ; "Eğer 'gerçek aşkı' istiyorsak, sadece aşina olduklarımızı veya bize çekici gelenleri değil, birisini sevmekle gelen bütün hediyeleri kabul etmeliyiz. " Vazgeçebilmek kitabının öğretisi, 'geride bırakmak' ; Sevebilmek kitabının öğretisi ise, 'tüm hediyeleri kabul etmek' oldu.
Sevebilmek
SevebilmekGuy Finley · Destek Yayınları · 2019891 okunma
248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
YARALIYIZ....
Okur eşleşmesi etkinliği kapsamında okuduğum bir kitap Erdal Öz'den Yaralısın. Bu kitabı okuduktan sonra normal kalan insan varsa emin olun o normal bir insan değildir. Hatta insan bile olmayabilir! Kitap adı gibi yaralayan cinsten. 12 Mart 1971 muhtırasında evinde kitap bulunduğu için gözaltına alınan siyasi mahkumun başına gelenleri
Yaralısın
YaralısınErdal Öz · Can Yayınları · 20191,927 okunma
Reklam
Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, evine dönünceye kadar Allah yolundadır. Birçokları bu ve buna benzer teşviklerle yollara düşmüşlerdi. Engin bir ilme sahip olan Şa'bî, "Bir kimse faydalı bir söz öğrenmek için Şam'ın bir ucundan Yemen'in bir ucuna kadar gitse yeridir. Bence boşa gitmemiş olur diyor ve bunu bizzat hayatıyla isbatliyordu. Birgün sormuşlardı: " Bunca ilmî nasıl elde ettin?" diye. Şu cevabı verdi: " Diyar diyar dolaşmak, güvercin gibi sabretmek, karga gibi de erken davranmak suretiyle."
Sayfa 120Kitabı okudu
Ruh'un İzinde Yürümek
"Ruh sayesinde yaşıyorsak, Ruh'un izinde yürüyelim." (Galatyalılar 5:25) Hayatınızı kim yönetiyor? Benliğinizin arzularını ve bu dünyanın baskılarını mı takip ediyorsunuz? Yoksa Ruh tarafından mı yönetiliyorsunuz? İman yoluyla Ruh'la yaşamak ve günahınızı öldürmek aynı madalyonun iki yüzü gibidir. Ama biri diğerine yön verir.
Sayfa 19 - Karanlıktan Işığa YayınlarıKitabı okudu
Söyle bakalım Meletos! Sen her şeyden çok gençlerin erdemli bireyler olarak yetişmesine önem vermiyor musun? — Evet. — O hâlde şu adamlara, gençleri kimin daha iyi yetiştireceğini söyle! Gençlerin eğitimiyle ilgilendiğine göre, sorumun yanıtını bildiğin açıkça belli. Dediğine göre, onları yoldan çıkaranı, yani beni buldun ve yargıçların karşısına
131 syf.
8/10 puan verdi
İdama karşı biri olarak duygularımı olabildiğince iyi aktarmış bir roman diyebilirim. Romanda anlatılanları gözümde canlandırdığımda medeniyetten uzak ilkel insanların bir etkinliği olarak gördüm idamı. Günümüzde uygulanan idamlar en azından halkın bir eğlencesi olarak sunulmaması bir nebze olsun rahatlatıcı. Yazarında belirttiği idam sebeplerinden sadece biri mantıklı geliyor, o da intikam. Yani cana kıyan bir kişinin yakınının intikam hissiyatının sönümlendirmesi amacı. Ama bunu kim uygulayacak. Diyor ya Hz. İsa "Aranızda en günahsızınız hanginizse ilk taşı o atsın" diye. O misal. Çağımız adalet yapısına asla güvenmediğim için idam cezası tam manasıyla adaletsizlik olurdu. Yazarın mahkeme sürecini anlattığı kısımlar özellikle beni çok etkiledi. Yaşamayan anlayamaz. Umarım kimsede yaşamaz o süreçleri, özellikle idam sürecini. Victor Hugo'ya dönemi için oldukça cesur bir roman olan bu eseri için içten bir teşekkürü borç bilirim. Umarım Hakimlerimizin ve yasa koyucularımızın hepsi bu eseri özümseyerek okuyordur.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,4bin okunma
"Ebubekir, Yemame savaşından sonra beni yanına çağırdı. Kendim gidince baktım ki Ömer de orada. Bana şunu söyledi: Ömer bana gelip, henüz Kur'an ayetlerini bilenler yaşıyorken onları kitap haline getirelim, önerisini sundu. Ben de Ömer'e , Hz. Muhammed'in yapmadığı bir işi nasıl yapalım, dedim. Çünkü kendisi zamanında bunu kitap haline
Sayfa 120 - Berfin YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.