Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
Bir insan nasıl çığırından çıkar? Kötülük bir insanın kanına nasıl böylesine yoğun işler? İşte Ruh Koleksiyoncusu kitabı da bize bunun gibi sorular sorduruyor.
Yanımızdan geçen, normal, eli yüzü temiz olan insanlara farklı bir bakış ile bakmanıza sebep olacaktır. Zira kötülüğün kimden geleceği belli olmaz.
Tess Gerritsen her zaman ki gibi bu kitapta da harikalar yaratmış. Tadında bilimsel açıklamalar ile insanı sıkmadan bir sonraki sayfayı merakla heyecanla yönlendirmiş. Evet bu kadının gerilim kitaplarında geriliyorum. Kolay kolay yaşamadığım adrenalini bu kitabı okurken iliklerime kadar yaşadım.
Dehşet mi ? Evet bu kitapta baştan sona göreceğiniz bu.
Vahşet mi ? Evet yine bu kitapta bulacaksınız.
Panik mi ? Evet yine bu kitapta bulacaksınız.
Gizem mi ? Her sayfasında çözmeye çalışacaksınız.
Okumanız gerekiyor mu ? Gerilim tutkunuysanız evet kesinlikle okumalısınız.
Yazarın uzun ve sıkıcı cümleleri, kimden bahsettiği anlaşılamayan, konu bağlamaları kopuk anlatımı ile niye aldım dediğim bir kitap oldu maalesef. İsmine aldanıp aldığım ama hiç alakasız çıkan bu kitap, büyük sabırla sonuna kadar ne amaçla yazıldığını anlamaya çalışarak okuduğum bir kitap oldu.
Okuması da incelemesi de kolay olmayan bir kitap...Kitabı okuyunca objektivistlerin kimden etkilendiğini daha iyi anlıyorum. Felsefe dünyasında bazı çevrelerce herhangi bir felsefe akımına sahip olmadığı iddia edilse de Nietzsche; "Güç istenci" ve özellikle "üstün insan" teorileriyle kendine özgü felsefi düşüncelerini gayet iyi şekilde aktarmış. Her ne kadar genel düşünceleri benim gibi hümanistlere ters düşse de kendine özgü güçlü savlarıyla önemli bir kitleye kendini kabul ettirmiştir. Merhamet duygusunun yerini aşağılamanın aldığı, acımanın zayıflık göstergesi olarak aktarıldığı kitapta ünlü filozofun paradoksları da dikkat çekmektedir. Güçlü olmayanın ezilmeye mahkum olduğunu hatta bir tekme de kendisinin vurmak istediğini ifade eden filozofun yaşama dair katı bir gerçekçi yaklaşımda bulunduğu zaman zaman okuyucularını karamsarlığa sürüklediği de yadsınamaz. Bu anlamda derin felsefi zeka ürünü olan kitabı felsefeye ilgi duyan yeni başlamayı düşünenlere önermenin doğru olmayacağını düşünmekteyim. Bunun yanında felsefeyle yakından ilgilenenlerin de kütüphanesinde olması gerektiği kanaatindeyim.
‘’Ya Tahammül Ya Sefer’’ ve yine yeniden Mustafa Kutlu kitabı... En son Mustafa Kutlu’nun ‘’Uzun Hikâye’’ kitabını okumuştum ve çok sevmiştim. Bu kitabını da sevdim. Öncelikle kitabın ana konusundan bahsetmek istiyorum. Aslında bunu birçok şekilde tanımlayabilirim, haydi bakalım başlayalım; Kitap genel olarak kişiliklerinden, benliklerinden,
Okurken Azra Kohen'in Fi-Çi-Pi sini okuyormuşum gibi hissettim.Kitap bölümlerinin bitiş kurgusu ve cümle bitişleri neredeyse aynı izlenimi verdi..Kim kimden esinlenmiş diye düşündüm:) Bu kitap yazarların meslekleri açısından bakıldığında da benzerliği net bir biçimde ortaya koyuyor.Fakat diğer 3 kitaba göre Gitme Zamanı,daha kısa ve net cümlelerin olduğu,içeriği boğmayan sizi yormayan dolu bir kitap.İlişkiler üzerine günümüz açısından bir değerlendirme yapıldığında da mutlaka okuyun derim.Sizi mutlaka düşündürecek,aydınlatacak ve dönüştürecektir..
Yazar John Everson 2004 yılı Bram Stoker Ödülü'nü kesinlikle hak etmiş. Yazarın dili akıcı ve sade. Eserinde okuyucunun bir sonraki sayfayı nasıl merak ile çevireceğini bilerek yazmış...
Joe, çalıştığı Chicago Tribune'de ki işinden ayrılıp okyanus kıyısında bulunan Terrel'de haber yazmaya başlamıştı. Bu güzel kasabayı araştırması için hiç
Stefan Zweig'in okuduğum ilk kitabı. Kitap ünlü bir yazar olan R'nin, kimden geldiği belli olmayan bir mektubu açmasıyla başlıyor. Yazar R. Bu el yazısını tanımıyordur. Fakat okumaya başlar. Mektup 13 yaşından beri kendisini seven bir kadın tarafından yazılmıştır. R'nin belki de hayatı boyunca kim olduğunu bilmediği, hatta ismini bile bilmediği bir kadın tarafından. O kadın ömrünün sonuna kadar, hiç bıkmadan hiç vazgeçmeden R'yi sevmeye devam edecektir.
Ben bu kitabı çok sevdim. Kitap 55 sayfadan oluşuyor. 1 saatte bitebilecek bir kitap. Dili oldukça anlaşılır ve konusuda ilgi çekici. Nasıl bittiğini insan anlayamıyor bile. Keyifli okumalar.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,8bin okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
Yüzyıllık Yalnızlık, Gabriel Garcia Marquez ile ilk tanışmamdır ve net olarak söylüyorum; büyülendim! Şimdiye kadar bu kitabı okumamış olmam büyük kayıpmış meğer.
Anlatım tarzına hayran kaldım. Roman beni öyle bir içine aldı ki memlekette tatilde olmama rağmen kitabı okumaktan başka hiçbir şey yapmak gelmedi içimden. Karakterlerden çok hikayenin ön planda olduğu bir roman olmasına rağmen karakterler o kadar içten ve gerçekçi anlatılmış o kadar benden, senden, bizden ki yazar kimden bahsediyorsa ana karakter o oluyor. Romanda belirli bir baş kahraman yok.
Bu romanda etkilendiğim konulardan biri ise hemen hemen bütün karakterlerin isminin aynı olmasına rağmen okurken de, bittiğinde de hepsini çok net ayırabilmem oldu. İşte bakın bu çok enteresan, büyülendim demiştim.
Çok beğendim efenim, okuyunuz :)
