Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sena

sena
@kirstites
ankara
24 Haziran
9 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Eşitlik aksiyomuna göre x daima eşittir x: Yani ortada hayali bir x varsa bu her zaman kendinin dengi olmalıdır, benzersiz bir varlıktır ve öylesine indirgenemez bir yapıdadır ki değişmez ve mutlak olarak kendine denktir, özü asla değiştirilemez. Fakat kanıtlanması da imkânsızdır. Daima, mutlaka, asla sözcükleri, matematik dünyasının rakamlar kadar hayati parçalarıdır. Eşitlik aksiyomunu herkes sevmez: Dr. Li bir keresinde sevimli yaramaz, aksiyom müsveddesi demişti ondan bahsederken ama o bu aksiyomun uçarılığını, kanıtlanması için verilen çabaların güzelliğine leke sürmesini sevmişti. Insanı delirtecek, benliğini ele geçirecek, kolayca hayatının yerine geçecek türden bir aksiyomdu. Ama şimdi aksiyomun doğruluğundan emin çünkü bizzat kendi, kendi hayatı bunu kanıtladı. Olduğum insan, olacağım insanla hep aynı diyor içinden. Bağlam değişmiş olabilir, bu evde yaşıyor, sevdiği ve iyi maaş aldığı bir işte çalışıyor olabilir, hatta ailesi ve arkadaşları da olabilir. Saygı görebilir mahkemede, korkulabilir bile ondan. Ama özünde tiksinme uyandıran, nefret edilecek bir insan sonuçta. Kendini havada bulduğu, uçmanın heyecanıyla feci olacağını bildiği inişin korkusu arasındaki o mikrosaniyede, x'in ne yaparsa yapsın, manastır kaç yıl geride kalırsa kalsın, Luke Birader'den ne kadar kaçarsa kaçsın, kaç para kazanırsa kazansın ve unutmak için ne kadar çabalarsa çabalasın daima x'e eşit olacağını idrak ediyor. Omzu betona vurup dünya bir anlığına da olsa irkilip ondan uzaklaşırken aklındaki son düşünce bu: x = x diyor içinden. x = x, x = x.
Reklam
birtakım şeyler kırılır, bazen kırılanlar onarılır, fakat çoğu durumda fark edersin ki kırılan ne olursa olsun hayat o kaybı telafi etmek için yeniden şekillenir, bazen de muhteşem olur bu şekillenis.
Sayfa 161
Allahım, ben yok olamam! Her şey olurum, yok olamam. Parça parça doğranabilirim. Nokta nokta lekelere dönebilirim. Tütün gibi kurutulabilir, ince ince kıyılır, bir çubuğa doldurulur, içilir, havaya savrulabilirim. Fakat yok olamam. Mâdem ki bu kadar korkuyorum, yok olamam. Eczahane camekânlarında, ispirto dolu bir kavanoz içinde, düşürülmüş bir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Muvazenemi kaybediyorum, öyle mi? Muvazene dediğin ne? Dünyamı kaybediyorum. Dünya benim için artık o dünya değil. Kırk sene içinde yaşadığım âlem, o âlem değil. Kırk sene inandığım hakikatler, başımı bir yastık gibi dayadığım emniyetler, üstüne binalar kurduğum nisbetler, avucumdan kayıp gidiyor. Hiç bir şey eskisini andırmıyor. Her şeyin içinden bir başka yüz çıkıyor. Şu koltuk, koltuğa; şu ayna, aynaya benzemiyor. Hangi dünya doğru, bu mu, evvelkisi mi? ... Bana hala laf söylüyorlar. Dünyam elimden. gidiyor. Bir el, altımdan bir şey çekiyor. Bir masanın örtüsü gibi bir şey. Onu çekiyorlar. Her şey devriliyor. Her şey onunla beraber kayıyor. Dünyam elimden gidiyor. Yerine bir başka dünya geliyor. Nasıl bir dünya, anlatamam.Etimi cımbızla lif lif koparsınlar, bu dünyayı görmeyim.
Çoğu kez insan yaşamı, yaşanmış coşkuların anısı ile de geçer. Ama yaşamın bazı kesitlerinde bu coşku gece ve gündüz somut olarak kavrar benliğimizi. Bir şarkıyla. Bir resimle. Uzayan bir bulvarla. Sevilen, teni okşanan bir insanla. Yaprakları hışırdayan bir ağaçla.
Sayfa 56
Reklam
-Sana ne oldu? Sensiz yaşayamam. +Yaşarsın. Herkes herkessiz yaşayabilir. Bizim ilişkimiz bitti. Seninle ilk yattığımız gecelerde bile, sanki sevişmenin sonunda kollarımda bir ölü kalıyordu. Birbirimizi boşluğa sürüklüyoruz, öldürüyoruz. -Birlikte ölelim! -Ne farkı var. İstersen bahçeye bir çukur kazıp, ikimizi gömsünler. -Gömsünler, isterim. -Gömmesinler. Gel otur, getirdiğin konyaktan içelim. Sevdiğin kenti anlat.
Sayfa 37
Şimdilerde kimseyi ve hiçbir bulvarı, hiçbir evi kıskanmıyorum. Her yerde kalabilirim. Ama o bizim, önünü gecekonduların kapattığı evimizde bir gece bile oturamam. Hiç düşündünüz mü? Ölen bir insanı gerçekten bir kez daha görebilir misiniz? Ölen bir okula gidebilir misiniz? Ölen bir evde uyuyabilir misiniz? O yıllar öldü. O yılları bize öldürecek biçimde yaşattılar.)
Sayfa 24
Pazar günleri... Şimdilerde... Sokak aralarından geçerken.... gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, git- mek, gitmek, gitmek......... isterim hep.
Sayfa 16
Kâmran, ben senden nefret ettiğim için, yabancı memleketlere kaçmıştım.Şimdi, nefretim o dereceyi buldu ki, bu uzaklık kâfi gelmiyor, senin yaşadığın, nefes aldığın dünyadan uzaklara kaçmak istiyorum.
Sayfa 417
Bir müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bu hayatta kendisini bir çok kayıtların kuşatmasına, ondan istediği gibi hareket imkanlarını almasına müthiş içerledi
Sayfa 177
Reklam
Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.
Sayfa 177
Yine de sıradan bir genelleme yapacak olursam, mükemmel olmayan yaşamlarımızda boşa harcanmış zamanların da yeri önemli değil midir? Eğer bu mükemmel olmayan yaşamlarımızdan tüm bu boşa harcanınışlıkları çıkaracak olursak, yaşamlarımız mükemmel olmama özelliğini bile yitiriverir.
Sayfa 12
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.