"İnsan en dibe düştüğünde bile ne zaman çıkacağını düşünür çünkü umut etmek en güzel teslimiyettir. Toparlanmamız hatta her şeye yeniden başlamamız gerektiğini biliriz. Tam da bu noktada geçmiş anıların yansıması ile iyi olacak yarınları düşlemeye başlarız. Bazen ufak bir cesaret kırıntısı her şeyi düzeltmeye yeter. En zor anda bile bir çıkış yolu vardır her zaman. Kendini bırakma karanlığa, gitme kendinden; sen kendinden gidersen kimse uğramaz kalbine. Gülümsesin yarınların. Bu beşinci mevsimi en çok sen hak ettin."
" Her insan kendi mevsimini taşır yüreğinde. Yaşanmışlığın getirdiği tecrübe ile beşinci mevsimi sığdırır dünyasına. Kimine yaz kimine kış kimine bahardır hayat. Ve sabredenlerin sonu çiçekli yollardır her zaman. Dua, umut, sabır ile güzel insanların sonu hep bahar olur."
Bu kitapin arka kısmı okuduğum zaman sabirsiz bir şekilde almak istedim. Kendime anlatiyor sanki içimdeki olanlar söyliyor kitapin her sayfasinda her satirda.
Kendim anlatmayi bilmiyorum bu kitap kendime anlati belki sadece ben değil diğer insanlar vardir muhtemelen.
Kitapi tavsiye ederim okumasini gereken bir kitap
Keyifli okumalar dilerim...
Uzun bir yolda yürüyorum
Bu kez ne yaz ne kış
Ne güz ne ilkbahar yolu
Aptalca yinelenip duran
Mevsimlerle ilişkim yok
Değişip durmalarına
İçten içe
Yine de sevinsem de
Ama bu mutlak değişmezlik
Değişmenin içindeki
Bu mutlak değişmezlik
Değişimin değişmezliği
Benim hayatıma ait değil
Hayatım bana ait değil
Dialog
Nasıl net gözlem yapa biliriz?
Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz?
Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız?
Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız?
Derler insan çözülmez kutu bağlı.
Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
kendime diyorum bazen seni buldum
çekerken ağları sudan
suyu bulursun öyle oldum
sana baktım bir bulutlar, davullar
şiirlerde gezdirdiğin çocuklar ve öğleler
atlar için sular soğuttuğum
orman büyük ve karanlıkmış, böcekler ateşliymiş, olsun
güç verir bana seni aramak için uzaklaşmak
orman yolu mutluluk veriyor’u çalarım ıslıkla
içinden geçerken dikenlerin gövdemi dinlerim
yaban meyvalarını burnuyla iten ceylanları bir mısrada severim
bunda ne var ki seni bulurum
defne yaprağı çiğniyorsundur ya da bir şey onu andıran
bir yağmur bitiyorsa başlıyorsundur yenisine
güzelsindir, iyisindir ve yaratılmış çamurdan
Yalnız olduğumu bilmiyordum. Ta ki yalnızlığım sona erene dek.
Bir Kış Gecesi Masalı serisinin ikinci kitabı ile geldim.
Kuledeki Kız ,Vasya ilk kitabın sonunda babasının öldürüldüğünden sonra yaşadığı yeri terk etmesinden itibaren başlıyor. Atı Solovey ile yeni dünyalar görme isteği ile yola çıkıyor. Morozko'nun yanına gidiyor ve gezgin olmak istediğini söylüyor. Fakat Morozko kabul etmiyor. Vasya kararından dönmeyip yola çıkıyor.
Atı ile birlikte yolu yanan bir köyün önünden geçiriyor.
Köyler ateşe verilmiş ve yağmalanmış. Köylerden kaçırılan kız çocuklarına tanık oldu. Köylülün haline üzülüyor ve o çeteyi takip edip kızları ailelerine kavuşturacak. Fakat kadın olduğu için onu herkes küçümseyecekti. O da bunun üzerine bir yalan söylemek zorunda kaldı kendini erkek olarak tanıttı. Abisi ve ablasını da bu yalana ortak etti.
Vasya okuduğum en güçlü kadın karakterler arasına girdi diyebilirim . Gözü karalığı ve cesareti beni kendine hayran etti.
Serinin ilk kitabına göre daha fazla sevdim.
Morozko Vasya'nın ona her ihtiyacı olduğunda çıkıp geliyor. Aralarındaki bağ çok güzel.
Ablası ve abisi de sinir etti beni. Özellikle ablası, rahibin her dediğine inandı. Umarım son kitap da Vasya' nın arkasında durur.
Vasya' nın atı Soloveyle birbirlerine yoldaşlık etmeleri, birbirlerini canı gönülden sevmeleri çok güzeldi
Serinin son kitabını da okumak için sabırsızlanıyorum.
Felsefe yüksek bir dağ yoludur... ıssız bir yoldur ve yukarı çıktıkca daha da ıssızlaşır. Bu yolu her kim izlerse hiç korkmamalı, her şeyi geride bırakmalı ve kış karında güvenle ilerlemelidir... Kısa süre içinde altındaki dünyayı görür; kumsalları ve bataklıkları gözünün önünden kaybolur, düzgün olmayan noktaları düzelir, yırtıcı sesleri artık kulağına ulaşmaz. Ve yuvarlaklığını da görür. Kendisi her zaman saf ve serin dağ havasındadır ve güneşi görür, oysa aşağıdakı herkes gecenin karanlığıyla kuşatılmıştı
Passion başını kaldırarak Mark'ın 12 hatlarını dikkatle inceledi. Ne görüyordu? Mark onun yüz Halesinde açlık ve ihtiras görüyordu. Açlık ve ihtirası başka bir by yumuşatıyordu. Mark bunun ne olduğunu bilmiyordu ama onm boş hayallere kapılmasını da istemiyordu.
Mark onun clinin üzerindeki elini sıkarak avucunu bastırdı. Hurada bulunmamın
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.»
Uvertür
Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük.
*
Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.