Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Okur-Seyirci
Bin kez okunan bir kitap, bin ayrı kitaptır. Hayal gücü sınırsız bir okur, kısa ve öz tutulmuş anlatımları bile bazen yazarın düşündüğünden daha açık görebilir (yazarlar da aslında bu tür genişletilmiş okumalara bel bağlamışlardır ). Çekingen , ahlaki önyargılara sahip, dar kafalı bir okursa, acımasızca anlatılmış bütün ayrıntıları, sahip olduğu ahlâki -etik önyargıların süzgecinden geçirerek atlaya atlaya okuyacaktır. Böylece ortaya, yazar-okur ilişkisinin temel fenomeni olan öznel izlenimlerin garip bir tashihi çıkar. Ancak bu fenomen tıpkı Truva atına benzer, içindeki yazar buradan okurun ruhuna sızar. Sonuç okurun da ikinci bir yazar gibi yaratıcılığa zorlanmasıdır. Bir kitap okumanın bir film seyretmekten çok daha zor ve yorucu olduğu şeklindeki görüş de işte buradan kaynaklanır. Film, genelde tamamen edilgen olarak tüketilir : "Seyirci koltuğuna kurulur, makinist de makaraları harekete geçirir..."
Sayfa 160 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Eyvah misafir geliyor!
Yemekli misafiri kabusa çevirmeyi başaran konuk tipleri üzerinde durmak istiyorum bu noktada: 1. İri yapılı, iştahlı ve kendini çok esprili zanneden erkek misafir: Masadaki alafranga, sağlıklı ve/veya tadımlık yiyeceklerle dalga geçer, ne yerse yesin sofradan aç kalktığını iddia eder, girişle ana yemek arasında birbuçuk dakikadan fazla zaman
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
Ayaz
“Hayat, bir insanın boş bir tiyatro salonunun koltuğunda oturup, sahnede kendi gösterisini izlemesi gibi. Düşüncelerin yansıdığı prizmanın kendisi olduğundan farksız olarak bazen kahkahalar ile güldüğü, bazen ise hüzünlenip ağladığı bir oyun. Her şarkı, her şiir, her kitap, her film… Aslında her şey insanın kendi hikayesini sergileyen tiyatro
Sayfa 279 - Kent KitapKitabı okudu
Okumak istediğim ne çok kitap vardı,görmekte geciktiğim ne çok film,düşünüp de bulamadığım,oysa başkalarını çoktan cevapladığı ne çok soru,dinlemekten,başka hiçbir yerde bulunmayacak tatlar aldığım müzikler,sevilecek insanlar görülecek ne çok yer vardı.
Sayfa 94
"O eylül sabahları güneşin doğuşunu görmeden yataklarından fırlayan insanların uyku dolu gözlerini, donuk, mahsun yüzlerini seyretmek ne tuhaftı! İskelenin yavaş yavaş doluverdiğini hiç farketmezdim. Adım başında bir sigara dumanı gözüme, bildik sesler içime dolardı. O yaşlı yazarı, o bütün yaz mevsimi boyunca sabah ve akşamları, güvertede karşılıklı oturduğumuz kötü kadın rolleriyle ün almış film artistini, yakasına pembe bir gül takarak iskelenin üzerinde dolaşan esmer delikanlıyı görürdüm. İngilizce, Fransızca, Almanca konuşanlar; gözlük, pardösü, şapka taşıyanlar; ayakta durup kitap okuyanlar; benim gibi denizi seyredip kendi dünyalarını yabancı bakışlardan saklamak isteyenlerle karşılaşırdım. Hepsi de burnun ötesinde yandan çarklının dumanının görünmesini, sesinin duyulmasını beklerdi."
"Her gün yeni bir macera gibi başlar ama yaşanan her şey çoğunlukla tekdüzedir ve hemen hepsi hayal kırıklığı ile biter. Bazen gün boyunca yeni insanlar tanırsınız, onlarla ve yarattıkları şeylerle zaman geçirirsiniz, farklı yerlere gidersiniz ve her an bir şeyler olacakmış gibi gelir ama günün sonunda, ta uykunuzun geldiği o istemsiz âna kadar hiçbir şey olmaz. Hayat bir film, kitap ya da tiyatro oyunu değildir çünkü. Çok daha ışıltısız, çok daha plânsız ve çok daha acımasızdır. Ondan yine de keyif alırız çünkü bir şeylerin olacağına dair umudumuz vardır."
Reklam
HAYAT ERTELEMEYE GELMEZ... Hayat akıp giderken... Siz siz olun, bugün aklınızdan geçen güzellikleri asla yarına bırakmayın... Ne yapacaksanız, hemen, ama hemen şimdi yapın... Çiçek mi sulayacaksınız, sulayın... Kitap mı okuyacaksınız, okuyun... Sinemada çok beğendiğiniz bir film mi var, hemen gidin seyredin... Sevgilinizi öpmek mi
Sayfa 131Kitabı okudu
Geri136
549 öğeden 541 ile 549 arasındakiler gösteriliyor.