"Hiç senlik bir kitap değil ki, niye okudun?" "Bu akşamki film de hiç benlik değildi Zeynep ama geldim. Bir insanı seviyorsan onun neyi merak ettiğini merak edersin. Onun izlediklerini izlemek istersin, okuduğu satırları okumak istersin, onu üzen ya da güldüren ne varsa bilmek istersin, onunla her şeyi paylaşmak istersin. Hayatı paylaşmak istersin. O istemese bile... Hani demin gözlerinin içi parlayarak söylediğin replik gibi, hayatının geri kalanını biriyle geçirmek istediğini fark ettiğinde, hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını istersin."
Sayfa 111Kitabı okudu
Hafta sonu geldi ve çok tatlı bir kitapla haftaya veda etmek istedim. “Masal Terapi” içinde kısa masallardan oluşan güzel bir kitap... Kitabın yazarı Judith Malika Liberman farklı farklı masallardan YouTube’da da canlı olarak anlatmaya devam ediyor.. Masallar genel olarak öğretici,ders verici kısa ve öz...Kitabı elinize alın, içinizden bir dilek tutun ve gözlerinizi kapatıp masalınızı seçin.. Bu kitap sıkıntılı bir anımda çizgi film açıp rahatladığım gibi bana farklı bir serinlik verdi.. Mutlu hafta sonları diliyorum
Reklam
Bütün aşklar bir romantik komedi film tadında başlar. Ama kavuşulamayan aşklar dramaya döner. Gün gelir masal prensesi zannettiğin, ölümsüz bir cadı gibi hayatını kötü sihriyle bozar.
Açma düğmesine bastınız mı Televizyon başlar ve devam eder, eder, eder… Oturup bakmaktan başka bir şey yapmanız gerekmez. Oysa kitaba dikkat vermek gerekir. Kitabı hayata okur getirir. Diğer tümünün aksine, kitap sessizdir. Kitap kişiyi fon müziğiyle uyutmaz, banda alınmış kahkaha sesleriyle kulak zorlamaz ya da odanızı silah sesleriyle doldurmaz. Hepsini sadece kafanızın içinde duyabilirsiniz kitap okurken. Kitap, televizyon veya film gibi gözlerinizi, bakışlarınızı bir yerden bir başka yere götürmez. Aklınızı vermezseniz aklınızı, yüreğinizi vermezseniz yüreğinizi etkilemez kitap. Kitap, sizin yerinize bir şeyler yapmaz. İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanı yaşamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır.
O giderken ne yapacağınızı bilirsiniz... Kara gün dostlarınızı arar, yaşamınızı alkol buğulu geyiklere gömer, on bin kitap, yüz bin film izlemeye çalışırsınız... Öğrenciyseniz, okulun en kazık dersine durduk yere niye kafayı takıp, nasıl tek vuruşta o dersi haklayabildiğinize kimse -kendiniz dahil- hiçbir anlam yükleyemez... Deli gibi halı sahada top koşturanlar; çeşitli kurslara yazılanlar; kibritten ev, şişe içinde gemi, marangozluk yapanlar; balık tutmaya kalkışanlar da olur... Bu, unutmaya çalışmanın hüzünlü bir deliliğidir... Onunla birlikte kendinizi de kaybetmeye çalışırsınız aslında... Kendinize " Yaşam devam ediyor, geçip gidecek" dersiniz... Unutur musunuz peki? Bu, zamanla ilgili bir şeydir... Parmağına çekiç vurmuş bir insanın, elini deli gibi sallayıp zıplaması, söz konusu acıyı asla geçirmez...
Sayfa 170 - Geliş GidişKitabı okudu
Film mi iyidir, kitap mı? diye soruyor On üç günün birinde. Boş ver filmi, diyorum, kitap iyidir, tuğla gibi olmadıkça. Herkes kitap okuyabilir mi, diye devam ediyor. Ulu Önder sağolsun, yüzdedoksan, diyorum.
Reklam
562 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.