Kitap binlerce yılın ötesinden gelen ve binlerce yıl öteye taşan ses...
Kitap, zekâ çeşmesi...
Kitap, kâinata açılan kapı...
Kitap, mağaramıza akseden ışık...
Ruh, yazının icadından sonra ölümsüzleşti.
Cebinden bir yirmi beş sent çıkardı.. İşte onun üzerinde de, küçük, sade harflerle aynı sloganlar yazılıydı, arka yüzde büyük biraderin portresi vardı.. Paranın üzerinden bile o gözler insanı izliyordu.. Paraların üzerinde, pullarda, kitap kapaklarında, bayraklarda, posterlerde, sigara paketlerinde, her yerde sizi izleyen gözler ve sizi sarıp sarmalayan bir ses.. Uyurken ya da uyanırken, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıdayken, banyoda ya da yataktayken, fark etmezdi, kaçamazdınız.. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey size ait değildi..